Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
22 Şubat 2018 İstanbul Ahmed abime; Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum onları. Leylâ ablama yazdıklarını. Affet, girdim özeline. Şahit oldum nasıl sevdiğine, fedakarlıklarına, acılarına, hayatına abi. Okuyamadım ama hepsini, mektupların varmış hani; alıcısını bulamayan. Hah işte, onları okuyamadım ben. Ah be, keşke görseydim, okuyabilseydim hepsini. Sövme bana, Leylâ ablamın cevaplarını merak etmedim mi sanıyorsun? Sadece mektuplarını da değil, senin elinden çıkan her şeyi okuyabilseydim keşke. İster miydin ki senin şairliğini böylesine seven bir insan olsun? Senin Leylâ ablamı sevdiğin gibi olamaz belki –belki?!- ama biz de severiz be abi. Seninkinin yanında esamesi okunamayacak olsa da ben de değer verebilirim nihayetinde. Hem de senin gibi görüp tanıyarak, konuşarak da değil. Bak, hiç tanımadan, sadece okuduklarını bilerek hem de. Bu konuda kendimi senden üstte sayabilir miyim? Hayır mı? Öyle olsun. İlk okuyuşum seni. Ne ayıp değil mi ama?! Oysaki sen herkesin -kızma ama evet, herkesin- okuması gereken birisin. Hem de okurken de "bu nasıl aşktır?", "bunu diyebilmek yürek gerektirir", "nasıl bir adamın mektuplarını okuyorum ben" ve "bunların yazıldığı kadın nasıl biri ola ki?" diye sorgulayacağı biri de, aynı zamanda. Aşk, sevgi diyorum ama abi, aşk mıdır seninki? Değildir bence. Hem zaten bizim zamanda aşk ayağa düştü, seninki öyle adlandırılsa seni aşağılamış oluruz. Bambaşka bir şey seninkisi. Yeni paragrafa geçiş yaptım. Çünkü o arada bir sürü kelime karalandı abi. Ne olduğunu bulmaya, adlandırmaya çalıştım senin Leylin'e olan sevgini. Ama yok. Bulamadım. Bulabilecek bir kelime dağarcığına sahip olmamakla birlikte, adlandırmaya gerek de yok hani. Seviyorsun ki işte. Evleneceğini öğrenince, "Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım." diyecek kadar, kendi üzüntünü yazarken Leylâ ablamın üzüleceğini bildiğinden kısa kesip ondan bahsetmeye devam etmek isteyecek kadar, onun kocasına selam yollayıp "Gözlerinden, burnunun, üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm..” diyebilecek kadar. Bak abi bunu yazınca aklıma ne geldi, ya kocası seninle konuşmasını istemeseydi? Ne yapacaktın o zaman? Hep yazdığın -ve okurken bizi (Ne? Bir okuyan benim mi sandın?) kahreden- gibi; öldürecek miydin kendini? Kıyacak mıydın o mücadeleci, haksızlığa göz yumamayan ve tüm o güzel şiirlerin (evet, ablamdan tavsiye istediğin yerleri de biliyorum, şaşırma artık.) arkasındaki ruha? Neler yaşamışsın, bi Leylâ ablamın düzensiz -hep de geç- mektuplarıyla mutlu olurdun tabii. Sürgünlerden kaldırabilseydin başını, mutluluğu da tadabilirdin belki. Hastalıktan bir de bak. Ne çok hasta oldun be abi, sanki sağlıklı olsan mutlu olacakmışsın gibi sağlığına kavuşamadın bir türlü. İkisi de olamadı zaten. Tekrar geliyorum, anımsatmak olacak biraz ama (Unuttuğunu kastetmiyorum hayır, bir anlığına bile unutacağına inanmam, sen söylesen de inanmam abi. Leylâ ablaya yazdıklarına güvenirim çünkü ona yalan söylemezsin sen.) Nasıl sevdin abi? Sadece mektuplarının sonundaki kelimeleri bile toplasak bir aşk mektubu eder. Hiç mi hiç umut vermemesine rağmen hem de Leylâ ablamın. Hep dost gibiydin onun için sen. Ama o sana neler nelerdi... Senin de dediğin gibi: "Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... Hepsi. En çok da en ilk de Leylâ'sın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun." Eh, bu sözün üzerine daha ne diyeyim ki ben? Sana sormak istediğim ama cevabını alamayacağım çok soru var. Sevdiğini görmek için delirip onu gördükten sonra ayrılacağınız ve evinize döneceğiniz zamanı düşünerek kahrolmak ne be abi? Herkes seni tutuyor biliyor musun, ah zalım Leylâ diyorlar onun için. (Ben de diyorum ama seni yeni okuduğumdan, duygularımın tazeliğinden abi, kızma lütfen.) Ahmed Arif seni böylesine severken--- Şimdi. Olmadı ki bu. Sanki sen isminle tanınmışsın da meşhur bir adam Leylâ'yı sever gibi oldu. Yok. Öyle demek istemem ben, çünkü sen ona olan sevginle Ahmed Arif olmuş adamsın. Düzeltiyorum bak: "Seni böylesine seven bir Ahmed Arif varken" Nasıl? Daha uygun oldu mu? Senin gibi cümle kuramıyorum affet. Ben de isterdim burada iki mısrâ döktürmek falan ama işte, olmayınca olmuyor. Dönüyorum şimdi tekrar: Seni böylesine seven bir Ahmed Arif varken, sen nasıl onu onun gibi olmasa da –kimse de beklemiyor zaten bunu- beraber olacak kadar sevemedin diyorlar. Diyoruz işte, neyse. Haklılar be abi. Okurken seni, yazdıklarını, düşündüm hep "Leylâ abla ne demiştir ki buna cevaben?" diye. Ne diyebilmiştir ki? Onu sıktığından değil, hayır. Senin yazdıkların öyle şeyler ki ne cevap vereceğini şaşırır insan. Altta da kalır tabii, her türlü. Mütevazı desen nereye kadar, böbürlense nereye kadar. Çok zor duruma düşmüş benim ablam. Sen düşürmüşsün onu bu duruma ama üzülme, biz sendeki mektupları göremesek de –harbi, ne yaptın onları?- eminim ki üzmemiştir o seni. Hem, nasıl üzsün ki, senin gibi seveni bulmak kolay mı, bir de üzme lüksüne sahip olsun? (Bulmak kolay mı dedim de, kim isterdi senin onu sevdiğin gibi sevilmek acaba, istemezdim bak ben. İki tarafa da yazık değil mi?) Biraz önce son cümlelerimi yazarken yavaşladım abi, aklıma geldi çünkü. 15 Ocak 1957. O gün yazdığın mektup. Daha önce hiçbir kitap okurken ağlamadım abi. Bir seninki işte. Dahası da olur tabii ama ilkler unutulmaz ya... Neyse, konudan saptım bak, mektuba gelelim; Leyla ablanın mektubunu ona geri yolladığını söylediğin olan hani. Maddelemiştin bir de tüm diyeceklerini. Üzmüş seni Leylâ abla ("ablam" değil, "abla", hatırladım çünkü kırgınlığımı. Sana ne oluyor deme, ağladım ya işte, önemsedik demek ki canım, sen de!) ben de üzüldüm. Senin amacının kötü olmadığını biliyorum ama ben, Leylâ abla yanlış anlamış sadece. Üzme sen kendini. Üzülmeseydin keşke. Buz tutmuştu o mektubun bak. Yine sevgi doluydu ama mesafe mi sokmuştun biraz, bir şey olmuştu. Hem Leylâ'yı şiir yazmaya teşvik eden sen değil misin? Nankörlüktür bence bu. Öyle demeyeyim mi Leylin'e? Peki tamam. Diyeceğim çok daha ama seni yormak ve de zamanını almak istemiyorum. Ama son bir düşüncemi dile getireceğim sana karşı, bazen düşünüyorum ki; sen mutlu olsaydın da biz seni bilmeseydik mi daha iyi olurdu, yoksa; bu haliyle, senin mutsuz olman sebebiyle bizim seni tanımamız mı daha iyi? Bilemiyorum. Ne burnun kalkıyor hemen? Bi senden bahsetmiyoruz herhalde. Birçok şair için de derim bunları, tek sanma kendini. Yerin de ayrıdır ama artık, bilesin. Sevdim ama seni. Sen Leylâ'dan başkasını sevmeye değer görmezdin belki ama, olsun karşılıksız sevmenin ne düzeyde olabileceğini okudum zaten senin elinden. Diyarbakır'a benden selam olsun. (Karpuz da yollamak istemiştin bak, canım çekmişti. Biz istesek umurunda olur mu hiç?!) Sevgilerimle, (İmza) *** Buraya kadar olan kısım Ahmed abimeydi. Buradan sonrası ise asıl inceleme denebilecek şekilde; kitap hakkında bilgiler, benim birkaç(!) lafım (çoğunluğu bu oluşturuyor, çaktırmayın) ve teşekkürümden oluşuyor. ^^ *** Sitede takip ettiğim bir okurun bu kitabı okuduklarına eklemesiyle başladı her şey. Hayır, hayır. Hikaye anlatmaya geçmiyorum bu sefer de, merak etmeyin. Ahmed Arif'i hiç okumadım daha önce. Okusam da şiirlerinden başlarım diye düşünüyordum ama işte, o paylaşımı görünce ben de eklemek istedim okuyacaklarıma. Ekledim eklemesine de hemen okumayı düşünmüyordum ki, daha okuyacağım bir sürü kitap vardı sırasını bekleyen. Ama
Yaren
Yaren
yorum yaptı, ben de okuyacağım beraber okuyalım diye. Çok mutlu oldum çünkü kendisi sitede sevdiğim okurlardan birisiydi ve birkaç gün sonra da okumaya başladık. Böyle tanıştım işte Ahmed Arif ile, alelacele. Nasıl hazır olunabilirdi bir kitap veya yazar/şair için bilmiyorum ama erteledikçe ertelediğimi düşününce şans eseri sayabiliriz. Kitabın ön sözünün "Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir." diye başlamasıyla birbirini desteklercesine Leylâ Erbil başta yayınlamak istememiş mektupları. Kendisi öldükten sonra basılması düşüncesindeymiş ki sonradan Ahmed Arif'in oğlu Filinta Önal ile tanışıp onun da onayını alınca yayınlanmasını kabul etmiş. İyi ki de etmiş ama ölmeden önce kitabı görmek istediğini dile getiren Leylâ Erbil ne yazık ki kitabın basıldığını görememiş. Hepsini birlikte kitap olarak okuyabilseydi pişmanlıkları olur muydu acaba, insan düşünmeden edemiyor... Mektuplar 1954-1959 yılları arasında ve 1977'de de son bir mektup olarak yazılmış. Ahmed Arif kesinlikle düzgün konuşan birisi değil, kitabın içerisinde sansürlenmiş bir sürü küfür var. Birkaç tanesini de Ahmed Arif'in kendisi sansürlemiş. Genel olarak mektupları okuduğunuzda üzülüyorsunuz onun için evet ama Leylâ'ya yazdıklarıyla Leylâ'ya da üzülüyorsunuz. Özellikle Ahmed'in yüceleştirdiğini okuyunca Leylâ'yı; Leylâ ne hissetmiştir, ne düşünmüştür, ne cevap vermiştir, ne yapmıştır da bunları hak etmiştir gibi düşüncelerde buluyorsunuz kendinizi. Tanrılaştırmak dedim ama, nasıl bir tanrılaştırma? "Seni Tanrı gibi değil, Tanrı kavramını Leylâ gibi seviyorum. Yoksa korkunç bir şey olurdu. Ömrümce; kıyamete dek elimi bile değdiremeyeceğim Tanrıyı neylerim ben?" kendisinin ağzından tam olarak böyle işte. Okurken sürekli sayfa sayıma baktım, nasıl bağlanacak, nasıl bitecek bu mektuplar diye ve okunmadık sayfa sayısı azaldıkça kalp atışım hızlanmaya başladı. Bittiğinde de o duygu yükünü boşaltmam gerektiğine karar verdim ve işte şu an buradayım. Dört yıla yakındır bu sitede olup da tek bir inceleme yapmadan, sadece takip ettiğim okurların incelemeleriyle yoluma devam eden biriydim ben. İnceleme yazmak bir süredir aklımdaydı ama kendime güvenim yoktu ve utancım vardı. Nasıl yazacaktım ben bir kitap hakkında kendi düşüncelerimi de insanlar okuyacaktı onu? Böyle düşünürken tabii çok sevdiğim cânım okurların da teşvikiyle (üstünkörü geçmeyeceğim bu konuyu tabii ki, huyum değildir) yazdığımı yayınlama kararı aldım. İlk inceleme yazdığım kitap da Ahmed Arif oldu, mutluyum. Teşekkürler iki inceleme uzunluğunda olan bu yazıyı okuma zahmetine katlandığınız için -kaç kişi kaldıysanız artık. Benim için asıl önemli kısım burası ama. Beni inceleme yazmaya teşvik eden insanlara teşekkür ettiğim kısım yani. Başlıyorum: Şu an kendisi burada olmasa da başlıca destekçilerimden Beyza (Horselover), ben tam incelemeye başlamışken bana "neden inceleme yazmıyorsun, yazmalısın" diyen
Tubew
Tubew
, kendisinden inceleme yazmamı istediğini duyunca şok olduğum
Semih Doğan
Semih Doğan
abi, yazıp yazıp sildiğim incelemelerimi bilen ve ben okurdum diyen tek kişi olma özelliğini taşıyan
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
(güzel inceleme okumak istiyorsan git kendinkilerinin üzerinden geç :p), kendisinin hesabı bulunsa hesabına şu an girmeyen ama vakti zamanında yine ısrarda bulunup cesaretlendirmeye çalışan canım https://1000kitap.com/ulalume/Duvar/'m, ilk tanıştığımız zamanlarda bana söyleyen ama benim o zamanlar hiç oralı olmamamdan ısrarı kesen ve sitedeki profilini ne yazık ki boş tarlaya çevirmiş
Freyja
Freyja
, hiç muhabbetim olmadan sadece takip ettiğim ama bana mesaj atıp yazmalısın diyen, kendisi bilmese de benim için çok değerli olan sayın
zeyneb
zeyneb
, kendisinin ilk incelemesine şahit olduğum ve beni de gaza getirmeye çalışan -ki göründüğü üzere işe de yarayan-
Hayriye Ç.
Hayriye Ç.
ve incelemenin puanlamadan çok daha iyi olduğunu söyleyerek benim de inceleme yazabileceğimi ve yazmamı sabırla bekleyeceğini söyleyen https://1000kitap.com/mukkef/Duvar/. Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum. Artık ben de başkalarını inceleme yazmaya teşvik edebilirim. ^-^ Buraya kadar okuyan –ya cidden, gelen var mı buraya kadar, amma uzun oldu- herkese sonsuz teşekkürler. Sabrınızdan ötürü de seviliyorsunuz ayrıca. *-* Ee, nasıl bitiriyoruz incelemeleri? Öylece bırakmalı mıyım? O kadar mı? İyi, kolaymış. Değilmiş. Buradan benim çenemi açtırmamanız gerektiğini anlamış bulunmaktasınız. Son olarak, ama son olmayarak; (buna last but not least deniyor da Türkçede ifade edemedim) bu ilk ve muhtemelen en uzun incelememi de burada arada tartışmalar yaşasak da en uzun süredir konuştuğum şahsa ithaf ediyorum. Üzerimdeki en büyük destek onunkiydi. Özleneceğini bilsin ve var olsun. ^^
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,3bin okunma
··
1.303 görüntüleme
Beyza okurunun profil resmi
Önce sizi teşvik eden herkese teşekkür ediyorum. İyi ki teşvik etmişler ki bu satırları okuma şansına sahip olmuşuz. Abartmıyoruz efendim. Kaleminiz ne kadar hoş ve naif. Aynı zamanda duygu yüklü. Ah, size teşekkür etmeyi unuttum. En çok size teşekkür ederim. Hep yazınız! Kaleminize sağlık *-*
Yağmur okurunun profil resmi
Mutluluktan ağlamak üzereyim ama ben şu an. Çok teşekkürler efendim. Yazdıklarınızın benim için anlamı büyük, umarım siz de beni ne kadar mutlu ettiğinizin farkındasınızdır. Çok ama çok teşekkürler. Var olun. ^^ <3
2 sonraki yanıtı göster
özlem okurunun profil resmi
Ne yazabilirim bilmiyorum. Bildiğim tek şey yazdıklarının kusursuz olduğu. Güzel bir kalbin, kelimelerle bütün oluşu gibi... İlk diyorsun ya hani.. İlk, ufkunda güneşli bir zirve gibi ve sen inanıyorum o zirveden çok daha ötelere, o güzel yüreğinle ulaşacaksın. Teşekkür ederim Varlığın için Yağmur... Teşekkür ederim İncelemen için. - biz yine de inceleme diyelim, kabul yani - İyi ki yazmışsın.. İyi ki sancısını duymuş o inciden yüreğin.. Eksik olma...
Yağmur okurunun profil resmi
Abla öyle güzel yazıyorsun ki yazdıklarını sırıtarak tekrar tekrar okuyorum ve öylece bakıyorum bir süre... Çok teşekkür ederim, senin gönlünün güzelliğinden hep bunlar. İyi ki varsın, hep de yanımda ol. Sağ ol, yürekten ediyorum bu teşekkürümü, sevgilerimle... <3
bhmflzf okurunun profil resmi
Uzun zamandır kütüphanemde durur ben ona bakarım o bana usulca fısıldar ama gidip elime alıp okumak nasip olmadı maalesef sizin bu duygu yüklü incelemenizden sonra okumam şart oldu.Ahmet Arif bu kadar derdi arasında sevmeye nasıl zaman ayırmış ve aslında sizin çok güzel ifade ettiğiniz nasıl bu kadar sevebilir bir insan sorusuna kendimce cevap bulmalıyım.Gönlünüze ve kaleminize sağlık arada karalamalarınızdan mahrum etmezsiniz bizi umarım.
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim vaktinizi ayırıp okuduğunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için. Ahmed Arif okunması gereken birisi kesinlikle, ben mektuplarından başladım ve şiirleriyle yol alacağım. Umarım, var olun. ^-^
Semra okurunun profil resmi
İncelemeniz sayfama düştü düşeli başa sarıp sarıp tekrar okuyorum.Siz gerçekten bir mektup yazmışsın içine kendinizden parçalar serpiştirmişsiniz.Okurken sizi mi okudum ahmed arif'i bilemedim.Ama şu bir gerçek ki keyif alarak okudum.samimi ifadelerinizle kendimi satırlarda kaybettim.Lütfen incelemelerinizi devam ettirin.Yazın hissettiklerinizi yazın hissettirdiklerini yazın inanın sizinle birlikte biz de hissediyoruz.Daha çok şey yazmak isterdim ama sözcükler de belli bir yere kadar ifade edebiliyor düşünceleri.Elinize,dilinize,yüreğinize sağlık.sağlıcakla...
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim, çok mesut ettiniz beni. Kendimi Ahmed Arif'e o kadar kaptırdım ki, yazarken onun yazacağı gibi yazdım, özdeşleştirmiş gibiydim kendimi. Tekrar tekrar okuyacak kadar beğenmenize o kadar sevindim ki... Ayırdığınız zamana ve verdiğiniz değer için teşekkürlerimi iletmeyi de borç bilirim. :) Var olun, sevgi ve saygılarımla. ^_^
Beyza okurunun profil resmi
Benim için bu incelemenin yeri çok ayrı biliyorsun Yağmurum. İyiki varsın. İyiki ölmeden önce yazını okumak nasip oldu , yazını okurken yüreğimdeki heyecanı ve huzuru tarif edemiyorum , hep yaz olur mu <3 Kucak dolusu sevgilerimle.
Yağmur okurunun profil resmi
Bir adet bal tanesi yorum yapmış incelememe. O.o Ne de güzel etmiş. <3 Daha çok okumamız nasip olacak inşallah ikimiz için de, sen de can. Öpüyorum yanakından (evet, yanakın :D) sevgilerimle. *-* <3
2 sonraki yanıtı göster
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Kardeş sen neymişsin bea O_o
Yağmur okurunun profil resmi
O.O Sizin kadar olamasak da karaladık biz de bir şeyler işte. ^^
4 sonraki yanıtı göster
Aynur Taş okurunun profil resmi
Çok duygu yüklü, çok güzel bir inceleme olmuş. Biraz klasik oldu ama kusura bakma. İnceleme yazman için ısrar edenler iyi yapmışlar. Onların sayesinde yeni bir inceleme ustası ile tanışmış olduk. Kalemine sağlık. Incelemeyi okurken o kadar heyecanlandım ki bir an önce kitabı elime alıp okumak istedim ve az daha ağlıyordum. Lütfen yazmaya devam et.
Yağmur okurunun profil resmi
Kusura bakmayın, yorumunuzu daha yeni gördüm. Zamanınızı ayırıp okumanız çok mutlu etti beni, güzel yorumlarınız için de ayrıca teşekkür ederim. Bundan sonra tekrar yazmamaya başladım ama bilmiyorum belki Ahmed Arif gibi birisiyle tanışınca, yine bir gün. Sağlıcakla ^^
Osman Y. okurunun profil resmi
5 senede tek inceleme o da kale gibi :) Görün de örnek alın asıl hazine burada okumadan geçmeyin Yağmur kardeşimizi lütfen :)
Yağmur okurunun profil resmi
Teşekkür ederim abi de ben eskide kaldı diye mutluydum... :))
zeyneb okurunun profil resmi
Alkış seslerini ve konfetileri kaçırdım mı? Ne mutlu oldum Yağmur :) Çok çok iyi olmuş bu. Yürekte hissedilerek yazılanın mutlaka okunanda bir yansıması olur, ben buna inanıyorum. Aldık o ışığı. :) Hadi bakalim, bir kere yandı o ışık, artık hiç kesilmesin. :)))
Yağmur okurunun profil resmi
Gördüğüm ilgiden ağlayacaktım. Tüm yorumların hepsi teker teker o kadar değerli ki... Oldu kesinlikle, sayenizde oldu ama. Sizin dedikleriniz de çok önemliydi benim için, ardının kesilmeyeceğini umuyorum ben de. ^^ Teşekkür ederim vaktinizi ayırıp okuduğunuz ve yorum yazdığınız için. Var olun efendim. ^-^
1 sonraki yanıtı göster
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.