Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Semih Doğan bir yorumu yanıtladı.
231 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Aziz Nesin'in ölüm cezasına karşı bir başkaldırı niteliğinde olan Surname isimli bu eseri, ülkemizde halen ölüm cezasının uygulandığı 1973-1975 yıllarında arasında yazılmış. Bu kitap öyle bir kitaptır ki, hem geçmiş tarihimiz açısından hem de günümüz açısından birçok konuda bize yol gösterici niteliktedir, evrenseldir. Ölüm cezalarına karşı
Surname
SurnameAziz Nesin · Adam Yayınları · 1995917 okunma
··
1.269 görüntüleme
Neslihan T. okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Bu konuda düşüncelerini az çok biliyordum yorumlarından, ama böyle toplu bir şekilde incelemende okumak daha bir güzel oldu. Aynı düşüncelere sahibiz. Suç ne kadar büyük olursa olsun, -canımın bir parçası dahi gitmiş olsa-öldürmek eylemine karşıyım. İdam cezasının hiçbir şekilde bir caydırıcılığı yoktur, birbirimizi kandırmayalım. Suçu işleyen adam bunların bilincinde olsa zaten o içinde bulunduğu duruma da hiçbir şekilde girmezdi. Suçu işleme anı çok başkadır. İdam olsa bile bu bilince sahip herkes yapmak istediğini yapacaktır ve belki de bu sefer daha da titiz hareket edecektir. İnsanız sonuçta, düşünürüz, kendimizi durum ne kadar zorsa o kadar açık etmemeye çalışırız. Ha bir de insanlığın çok daha farklı bir durumu vardır. İntikam duygusu gibi. Şu an toplumun en derin yaralarından biri de kadına şiddet ve kadın cinayetleridir. Bir kadın kendi hırsları doğrultusunda bir erkeğe böyle bir suçlama da yükleyebilir. İnsanız yahu, her türlü pislik bizim ellerimizde. Duygusal bakmak yerine bazı konularda daha da objektif olmamız gerekiyor. Bu gibi durumların idam kararından sonra da olacağının bilincinde olmak gerekiyor. Bugün tecavüzcüye idam istersin, aradan yıllar geçer büyük bir açlık gelir ülkeyi vurur, bu sefer ekmek çalana idam istersin. Bu durumu devletin eline bırakmayı asla onaylamıyorum. Eğer devletin adaletinden hiçbir zaman şüphe duyulmuyorsa hadi iste o zaman. Bugün bile türlü türlü yanlış kararlar alınıyorken, -adaletten o kadar bahsedildiği halde- nasıl bu düzenin eline idam gibi bir karar vermek istersin? Hayır ben bu yorumumda “ya ben tüm insanları severim hepsi çiçektir,” bakış açısıyla yaklaşmıyorum. Sisteme güvenmiyorum! Düzene güvenmiyorum! Devlet çoğu zaman çıkarları doğrultusunda karar verirken, bu durum da bazı kişilerin uygulamaya çalıştığı kendi politikasına dönecektir. İnsanlar için de öyle. Eline sağlık Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
%100 katılıyorum. Tamamen aynı düşüncedeyiz. Kendini hukuk alanında geliştirmişsin. Sebeplerini biliyorum tabii :)) Teşekkür ederim.
Murat Ç okurunun profil resmi
İlk önce şunu yanıtlayalım: İnsanları Tanrı mı, Devlet'in yasaları mı korkutur? Cevap net olarak B şıkkı. Ölüme yaklaşmayan insan, hiçbir halttan korkmaz. Tanrı korkusunu insan bir yeri sıkışınca hatırlar. Yoksa işin ucunda Cennet Cehennem diye konular olmasa, hatırına bile getirmez. İnsanın doğası gereği, gördüğü şeyden korkması çok doğal. İdam gerekli mi? İnsana canı veren kim? Bir distopya ya da Bilimkurgu düzeninde değilsek, bir kurum değil, bizzat yaratılma olgusu. O zaman insanı öldüren de bir başka insan değil kendi eceli olmalı. Fakat; Yaşamadığımız yılların, bilmediğimiz tarihin izinde ve içinde kaybolmamak için, modern dünyaya bakmak bu konularda her zaman daha iyidir. Geçmişin yaşandığı döneme ilişkin hava bambaşkadır. Bizim oralara göre yorum yapmamız etik olmaz. Bugüne bakmak lazım. Biz idam istiyor muyuz? Hemen evet ya da hayır demeden şunu da cevaplamak şart. Öyle bir şey olmaması tüm insanlığın dileğidir ama eşine, dostuna, kardeşine, annene, babana, kızına; birisi tecavüz etse, tecavüz sonrası onu öldürse, ölüsüyle de ilişkiye girse, sonra onu parçalasa, lime lime etse, bavula koyup çöpe atsa... İleri mi gittik? Evet... Gittik çünkü, oturduğumuz yerden evet ya da hayır demekle başımıza geldiğinde evet ya da hayır demek hatta ve hatta kendi adaletimizi sağlamaya çalışmak bambaşka şeydir. Siyasi suçlular, hırsızlar svsvsvsv idam edilsin ya da edilmesin konusu bambaşka savdır. Yukarıda da dedim buna net cevap vermek işlenen suç ve konu ile ilgili olmakla beraber, başımıza gelmesi durumuyla ilgilidir. Ve idamın en kötü yanı, yanlış bir kararla masum bir insanın ölüme yollanmasıdır. Bunun geri dönüşü yoktur. Müebbet hapis bir cezalandırma şeklidir tabi ki. Ama şartları iyi mi olmalı, kötü mü? Öcalan belki bizden daha iyi bakılıyor? Ve bizim vergilerimizle. 30 bin bebeğin katili idam edilmeli mi, edilmemeli. Dürüst olmak işte buna gerçekten cevap verebilmektir. Yoksa hepimiz rahatça idama karşı olabiliriz. Neyse, eline sağlık bu güzel inceleme için. Uzattım sanırım. :))) Aziz Nesin kendisine bile muhalefet ettiği için, her kesim Aziz Nesin okumalıdır. Saygılar. :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yorumun için teşekkür ederim. Sorduğun sorulara senin nasıl cevaplar vereceğini biliyorum. Sen de benim vereceğim cevapları iyi biliyorsun :) Saygılar bizden :)
1 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Semih emeklerine sağlık dostum bana göre yazdığın en iyi incelemelerden biri olmuş. Dediğin gibi kitabın da etkisi çoktur bunda ama senin katkın muazzam... Sen bir avukat olarak, zamanında tuğla gibi hukuk kitaplarının içinden geçerek, bizimle bir kısmını paylaştığın bilgi ve kavramlara vakıf birisin. Ancak bizim böyle bir şansımız yok doğal olarak. Bizim şansımız, bu sitede edebiyat üzerinden hukuki konularda farkındalık yaratacak, daha da güzeli, bunu harika bir dil ve akıcılıkla yazıya dökecek hukukçu bir okur dostuna sahip olmak:) Edebiyat doğru okunduğunda her derde devadır diye boşuna demiyoruz. Sitedeki değerli okurlar, okuduğu kitapları kendi hayat, meslek, ilgi alanları ve yetenek süzgecinden geçirip paylaştığında ortaya tarifsiz bir kollektif birikim çıkıyor. Kendi adıma gerçekten de oldukça faydalandığım, başından sonuna keyifle okuduğum bir incelemeydi... Teşekkürler değerli dostum. Sevgilerimle...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Necip Abi. Fazla sıkıcı olmamak adına hukuk konusunda yazmamaya gayret ediyorum ama böyle muazzam bir kitaba hukuksal olarak bakmam gerekiyordu. Nihayetinde ölüm cezası gibi arada bir gündemimize düşen konuyla ilgili de okurlara düşüncelerimi iletmek de istedim. Tekrar teşekkür ederim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Samet Ö. okurunun profil resmi
Çok zor bir soru şu idam. Aziz Nesin'den başka bu konuya değinebilecek birinin olmamasına bu yüzden pek şaşırmadım. Çünkü suç ve ceza kavramları inanılmaz zor meselelere varıyor. Suçlanana dışarıdan baktığımızda toplumsal yönümüzle bakıyor, merhametli olabiliyoruz. Evet bu adam değişebilir deyip ona bir şans daha vermek insancıl bir davranış. Ama tecavüze, cinayete kurban giden kişi bir yakınımız, özellikle de en yakınlarımız, çocuğumuz, anne babamız olduğunda işler çığırından çıkıyor; bunu yapanın cinsel organının kesilmesini, günlerce işkence görmesini, hapse değil diri diri mezara atılmasını arzu edebiliyoruz. Sen de bu zor konuya alanına hakimiyetinden olsa gerek çok güzel ışık tutmuşsun, bu yazıyı okuyabildiğimiz için şanslıyız. Ben pratikte her zaman idama karşıyım, eninde sonunda bunun mevcut güç erklerinin düşmanlarının katline (darağacındaki senin kapakta fark ettiğin o filiz ve tabii ki üç fidan!) dönüşeceği kesin görünüyor. Ama yukarıda bahsettiğim mağdurun yakını olmaya gelince benim de şartellerim atıyor, buna yanıt veremiyorum işte. Emeğine sağlık Semih, Aziz BABA'ya senin kaleminden bir bakış renk kattı. Yorumumu seni zor bir soruyla baş başa bırakarak noktalayacağım. "Peki sen mağdurun yakını durumuna kendini koyarak düşündüğünde yine böyle karar verebilir miydin?"
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Samet. Yorumuna katılıyorum, çok zor bir konu ve ben bu düşüncelerim kesin doğrulardır iddiasında değilim. Sadece tartışalım istiyorum. Çünkü herkesin bir düşüncesi olmalı. Sorduğun soruya, cevap vereyim: Elbette o kişinin ölüm cezası ile cezalandırılmasını istemem.(Empati yaparak cevaplamıyorum bu soruyu. Bizzat benzer bir durumu yaşamış biri olarak cevaplıyorum.)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Hakan Tekin okurunun profil resmi
Aziz Nesin' in çok zor bir vaka ile kendisini zora soktuğunu ve kolaycılığa kaçmadığını söylüyorsunuz. Asıl onun düzeldiğini göstererek kolaya kaçmıştır. Tam tersi düzelmesi daha olağan olan bir vaka alsa düşüncesinin haklılığını savunmakta yetersiz kalırdı. Peki ya bu zor vakanın bütün çabalara rağmen düzelmediği bir kurgunun sonunda idamın yanlış olduğu fikrini savunsa! İşte o zaman kolaycılığa kaçmamış olurdu.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Ben o cümleyi kurarken düzelmesi zor bir vakayı ele aldığını belirtmedim. Çarpıtıyorsunuz... O cümleyi kurarken çok ağır bir suçu ele aldığını belirttim. İkisi ayrı şeyler. Aziz Nesin kolaya kaçmamıştır. Berber Hayri hemen düzelmemiş. 4 yıl boyunca düzelmesi için geçirdiği evreleri tek tek anlatmıştır. Bütün bu kurguların sonunda öyle bir sonuca varamazdı Nesin. Varabilirdi de ama bu önemli değil ki. Çünkü amacı en ufak bir ihtimal de olsa birinin önündeki düzelme şansını almamak gerektiğini savunuyor. Aşağıda size sorduğum gibi, sağlık sektöründe çalışan biri olarak düzelme ihtimali olmayan hastalarınızı ölüme terk mi ediyorsunuz? Eminim ki etmiyorsunuzdur. Çünkü size güveniyoruz :)
1 sonraki yanıtı göster
Nazlıgül okurunun profil resmi
Dediğiniz gibi bir insanın değişmiceğinin garantisi yok. Amacımız o insanı topluma kazandırmak mı yoksa diğer potansiyel suçluları korkutmak mı diye düşünmek lazım. İnsanları suç işlememeleri için korkutmak, göz dağı vermek mi daha etkilidir yoksa onları daha güzel ”insanca” yaşamaya teşvik eden uygulamalar mı? Toplumu korkutarak devletin suç olarak gördüğü bazı şeylerden uzaklaştırabiliriz evet ama bu sefer de bambaşka suçlarla karşılaşırız. Negatifle negatif hayatta her zaman pozitif etmez. Aslında bir çok insan sadece inancıyla hareket ettiği için, islami açıdan da düşünürsek bir insan hangi suçu işlerse işlesin tövbe ederse Allah tarafından affediliyor. Bkz. “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim, 66/8) “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gi bidir.” (İbn Mace, Zühd 30) buyurur. Ülkenin çok büyük bir kısmının müslüman olduğunu düşünürsek; insanların inandığı en yüce varlık olan Allah affediyor fakat bir başka kulu canını almakta hak idda ediyor. Bence hangi açıdan bakarsak bakalım çok büyük bi yanlış idam. Küçük yaşta sırf devletin istediğini düşünmediği için (daha düşünce yapısı yeni yeni oluşurken) idam edilenleri de düşünürsek...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Tabii ki söylediklerinize katılıyorum. Doğru bir bakış açısı. Ben de dindar birisi olsaydım kesinlikle ölüm cezasına karşı çıkardım. Siz kim oluyorsunuz da can alıyorsunuz? Ayrıca negatif artı negatif hayatta her zaman pozitif etmez, sözünüz de oldukça çarpıcıydı. Teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Ölüm cezalarına karşı biri olarak yazdıklarına aynen katılıyorum. Aziz Nesin gerçekten de çok uç bir örnek vererek (Taciz ve cinayet) konuya değinmiş. Her ne olursa olsun idam bana göre bir cinayettir. Devlet bizim adımıza yapıyor diye kendi kendimizi kandırmayalım lütfen. Bir insanın yaşama hakkı asla başka insanların tasarrufunda olmamalı.. Caydırıcı cezalar, veya ıslah etme yöntemleri bence daha insancıl çözüm metodlarıdır. Emeğine sağlık Semih. :) Toplumun kanayan bir yarasına parmak basan güzel bir inceleme olmuş.
Semih Doğan okurunun profil resmi
İnsanca çözümler ve yaptırımlar her zaman tercihimdir. Sonuçta insan onurunu ve insanın yakınlarının onurunu her zaman düşünmek durumundayız. Teşekkür ederim :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Kesinlikle görüşünüze katılıyorum. Asarak keserek bir yere varılamayacağını her zaman savundum ve bu fikrim aynen devam ediyor. Burada maalesef aşırı duygusal davranıyor ve öfke ile düşünüyoruz toplum olarak. Mantıksal bakmak lazım burada. Şimdi başka bir nokta belki de alakasız olacak ama yine de değinmek istiyorum. Geçenlerde 2 lise öğrencisine köpekler saldırdı ve birisi vahşi bir şekilde can verirken diğeri ağır yaralandı. Şimdi hayvan hakları ile ilgilenen kişiler söz konusu insan olunca ortada yoklar. Aynı şekilde köpekler insana saldırdı diye bu sefer de onlara insanlık dışı davranmak ne kadar doğru? Demem o ki bu olaydaki gibi herkes kendine geldiği hassas noktalar ile yaklaşıp genel bakamadığı için kangren olmuş vaziyetteyiz. Nereden kessek diğer taraftan tekrarlıyor. Herkes sonuç odaklı ve neden odaklı yaklaşamıyor olaya. Halledilmesi gereken buyken yine asıp kesmekten bahsediliyor. Gerçekten oldukça üzücü. Ayrıca şöyle bir gerçek var atasözü ile tamamlayıp noktalıyorum. " Keser döner sap döner gün gelir hesap döner." İnceleme ve değerli düşünceleriniz için teşekkürler.:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Hayvan hakları konusunda ben de sizin gibi düşünüyorum. Her konuda duygusal yaklaşıyoruz. Oysaki bizim duygusal yaklaşımla değil faydacı yaklaşımla yasaları oluşturmamız lazım. Teşekkür ederim.
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.