Aile bir bakıma insanın ahiret tarlası olan dünyada hem duygularının ,hem iradesinin, yani hem aklının ve hem de gönlünün eğitildiği ilk mektep, ilk muhabbet, ilk paylaşma, ilk saadet ve ilk cennet ortamıdır.
Hey göçerim! Beni dudaklarının öpücüğüyle öp. Sevdan şaraptan güzeldir. Kokun şirin bir kokudur. Senin güneşin aydınlığı gibi dağılmış, onun için herkes seni, senin güzelliğini seviyor.
Hey, mîrlerin göçer kızı! Sen esmersin, ama güzelsin.
Güneş yüzünü seyretmiş, onun için sen esmersin. "Sarı altınsın bozulmazsın, sen göçer ovada
"Ömrüm uzun eyle ey Ulu Tanrı’m
Gece gündüz şükür etmek isterim
Çalışıp didinip nefis yemekler
Dişlerim keserken yemek isterim
Toygayı içmeli hep sıcak sıcak
Kırk keklik kâfidir, fazlayı bırak
Onlar da yetmezse yumurta kırak
“Sen Gününü Gün Et, Anı Yaşa, Kendini Sev, Altta Kalanın Canı Çıksın
Vatan Yahut İnternet
Mustafa Kutlu sakin şehirden bahsediyor bu kitabında. Batıda buna “Cittaslow” yani yavaş şehir deniyormuş. Şehrin kalabalığından, karmaşasından kaçanlar bu sakin şehirlere sığınıyormuş. Nüfusu elli bini geçmeyen, sanayisi olmayan, yeşili bol şehirlermiş buralar. Bunlardan biri de İzmir Seferihisarmış. Bu durumdaki şehirler
Hasretin beni hasta eyledi
youtu.be/SOGAmAUiYmQ
Hasretin beni hasta eyledi
Derdimin dermanı Şah sen mi geldin?
Bu garip gönlümün bağı bostanı
Ayvası turuncu Şah sen mi geldin?
Bülbüller ötüyor dostun bağında
Arzularım kaldı onun ilinde
Ellerim zincir cellat yolumda
Kollarım çözmeye dost sen mi geldin?
Pir Sultan Abdal`ım sen seni düşün
Güzelsin sultanım bulunmaz eşin
Giyinmiş kuşanmış türlü kumaşın
Bezenmiş bedesten, dost sen mi geldin?