Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi.Yine de sırtlar yemyeşildi, toprak kokusu yine de gönül alıyordu ve doruklardaki karlar yine de sarışın fısıltılarıyla insanın içine zevk veriyordu, ılıklık veriyordu. Bu mart sonunda bir türkü gibi dağı taşı saran baharın derinliği, diriliği ve üretim gücü bütün Anadolu ruhlarını da sarmış gibiydi. Payitahta düşman askeri girmişmiş.. Yunan ordusu insanın eşini görmediği bir zulüm fırtınası gibi içerilere kadar dayanmışmış.. Aynı büyük ve asil devletin nimetleriyle beslenen Rumlar, Ermeniler arkadan vurup dururlarmışmış.. Bahar öyle bir geliş geldi ki bütün bu kahredici mışmışların üstesinden sanki bir Köroğlu, bir Genç Osman narası esiverdi.sanki bütün bu mışmışlar ocak ayının donları, fırtınaları gibi çözülüp, silinip gitti, sanki her şey yeniden başlıyordu, tıpkı 1071'deki gibi, tıpkı 1299'daki gibi. Sanki Anadolu kocaman bir kovandı da oğul vermeye hazırlanıyordu, ölen arılar dışarı atılacak, bölümler temizlenecek, çiçek tarlalarına doğru o yaratıcı, o biriktirici,o eşsiz uçuşların şevki başlayacaktı..."
Sayfa 285Kitabı okudu
Gönül... Gel etme... Sende terk etme... Söz verip de gitme yad ellere, Umut ektirip de çölü biçtirme... Vefa nedir bilmeyene, Sevda nedir görmeyene... Gidipte içini dökme... Gönül... Lal olmuş kelimelerim ama kaleminden dökülen, Suskunluklarım avazım olmuş karşı dağı titreten, Gönül... Gel etme... Sen gel... Gİtme.... /V. Şentürk
Reklam
Nadir Aşçı - Kalben Müstafi öyle der babam, bizimki gönül yorgunluğu iner merdivenlerden, göğsüne tutunarak ekmek derdi diyorlar, dertlerin en güzeli hangi dağı kaldırsam, kabuk bağlıyor toprak sahibi ölmüş eşyanın derin hürmetiyle geçiyor hevesler bir bir, günlerim dahası kağıda yazılmazmış eskiden mühim sözler kırk odaya sığmıyor şimdi, sandık odası olduğundan büyük gösteren yaşlar gibiyim dağılıyor uykum, söz bile ağzımda yara kendi şerrinden, gölgesine sığınan çınar diyeceğini deyip, çekiliyor kenara el örgüsü siyah ellik, saf çelikten bıçak soluksuz bırakıyor beni, camdaki buğu her şeyi biliyor, ateşi elinde tutan öyle der babam, bizimki gönül yorgunluğu
Bayraksızlar
Bayraksızlar! Bayraksızlar bayraksızlar Yere düşse bayrak sızlar Nerden bilsin kıymetini Soysuz sopsuz bayraksızlar Ne olurdu yazmasaydım
Gönül Dağı
GÖNÜL DAĞI Gönül Dağı Yağmur Yağmur Boran Olunca Akar Can Özümden Sel Gizli Gizli Bir Tenhada Can Cananı Bulunca Sinemi Yaralar (Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy) Dil Gizli Gizli Dil Gizli Gizli Dost Elinden Gel Olmazsa Varılmaz Rızasız Bahçanın Gülü Derilmez Kalpten Kalbe Bir Yol Vardır Görülmez Gönülden Gönüle Gider (Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy) Yol Gizli Gizli Yol Gizli Gizli Seher Vakti Garip Bülbül Öterken Kirpiklerin Oku Yar Yar Cana Batarken Cümle Alem Uykusunda Yatarken Kimseler Görmeden (Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy Yaroy) Gel Gizli Gizli Gel Gizli Gizli İyi dinlemeler. youtube.com/watch?v=PjTisAz... Kırşehir-Neşet Ertaş (1938 Çiçekdağı, Kırşehir - 25 Eylül 2012 İzmir) Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı " Bozkırın Tezenesi " olarak adlandırmıştır.
Sibel Hotin - Bir Yer Arıyorum (Bir Yer Varmış)
youtu.be/eOnSS0Xvfm0 1978'ler Bir yer varmış Dünyanın bir ucunda Bir yer varmış Kaf Dağı'nın ardında Gülermiş oradaki doğan çocuklar Pembe görünürmüş göze ufuklar
Reklam
"Herifteki gönül gönül değil, Erciyes Dağı."
Sayfa 210 - Everest
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca Akar can özümden sel gizli gizli ...
Sayfa 291
Genç bir çoban, kopuzunu dizine koyarak hafif hafif çalmaya başladı. Gecenin sessizliğinde kopuzun her nağmesi kayadan kayaya vurarak perde perde uzuyordu. Göcenoğlu yavaş yavaş coştu. Söylemeye başladı: Hey, bre hey Şeytan Dağı! Kayaların ses mi verir? Bir kez konsa beğ otağı Dert mi olur, süs mü verir? Yürekleri yandırana, Altın kopuz
Reklam
Yola çıktıklarının onuncu gününde Balaban yüksek bir dağı göstererek: -"İşte Şeytan Dağı!" Ve dağın sarplığına bakan arkadaşına anlattı: -"Bu dağın bir masalı vardır. Şeytan, Varsak kızlarının güzelliğini kıskanarak onları baştan çıkarmağa karar vermiş. O zaman Varsak'ta hespi birbirinden güzel yedi kız varmış. Şeytan,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.