Eşsiz bir tartışma ve sohbet havası içinde geçen bu kitap, felsefeye gönül vermiş bir grup felsefecinin Mayıs 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen bir toplantı serisinin sonucudur. Toplantı 7 oturumdan oluşmuş ve özellikle felsefenin dil-düşünce bağlamındaki rolü tartışılmış. Buradaki esas mesele ise Türk felsefesinin neden mevcut
> Evet, gene zorlu bir kitap ile baş başayız arkadaşlar. Bu kitabı çok severek okudum, ama okurken inanın zorlanmadım, bazı yerlerinde iki bilemediniz üç dikiş geçmedim değil. Bu aralar Amerikan Dolar’ı gene cephe savaşı veriyor ve bir iniş, bir çıkış yaptığı için işlerde durağan seyre geçti ve bana biraz olsun bir şeyler karalama imkânı da
Bir süredir yel değirmenlerini izliyordum. Üstelik uzun zaman önce Necip Tosun’un ‘Dünya Romanı Kitaplığı’nı alıntı olarak paylaşmıştım. #47001886 Ve listede bu kitap birinci sıradaydı. Daha fazla kitaplığımda bekletmeyi doğru bulmadım. Benimle birlikte okuyan arkadaşlarımın sayısı arttıkça mini bir etkinlik haline
"Dünyanın tadı tuzu kalmadı. Köy bozuldu. Bildiğimiz dirlik düzenlik uçup gitti. İnsanlar kıcığa kardı. Yoksulun, düşkünün elinden tutan yok artık! Kadılar, kaymakamlar, bildiğim padişahlar, valiler, banka müdürleri, onbaşılar, büyük paşalar hep varsıllara arka çıkıyor. Malı, parası, gözel avradı olan yıkılmıyor. Hep varsılın dediği
Selamaleyküm, dostlar. Sezai karakoç ün yakın tanıdığı, Edebiyat Ortamı Dergisinin sahibi şair Arif Ay küçük hacimli bir Sezai Karakoç biyografi kitabı hakkında bir değerlendirme yazmıştım. Fikirleriniz benim için önemli.
“En büyük acı şu: insanlık hadım edildi
Hakiki düşünceden gerçek duyarlılıktan ve öz bilgiden
Bayrakların ve sancakların
''O yoksa ellerin, dudakların hiçbir şeye yaramıyor mu?
Bütün gücün, bütün umutların yalnız onun için mi?
Gelmese de her yerde yine onu bekliyor musun?
Özlemin o kadar büyük mü, anlat, o kadar derin mi?
Seviyorsun , Seviyorsun, Seviyorsun''
Beklenmedik bir anda karşınıza çıkan yabancı, ama en yakın gelen ses tam da ortadan bölüyor
Sanşiro romanı ile sınırlı olmayıp, Soseki’nin hayatına, külliyatına ve fikriyatına dair pek çok mevzuyu kapsayacak şekilde yazarın romanlarında da umumiyetle odak noktası olan Doğu-Batı düalitesinin perspektifiyle değerlendirilip öyle ele