Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dolayısıyla halklar kendi kendilerini yüzüstü bırakırlar, daha doğrusu kendi ellerini kollarını yine kendileri bağlarlar, zira yalnızca kölelik etmeyi reddettiklerinde bile tüm zincirlerini kıracaklardır. Halklar kendi kendilerini köleleştirir ve kendi boğazlarını yine kendileri keserler. Kul olmayı ya da özgür olmayı seçebilecekken özgürlüğü reddeden ve boyunduruğu tercih eden, kendi felaketine rıza gösteren ya da daha doğrusu, kendi felaketi peşinde koşan halktır.
Sayfa 20 - Opera Kitap 1. Baskı Ekim 2021Kitabı okudu
Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir.
Reklam
Doğuştan kölelik!
Böylece şunu söyleyelim ki, insan neyle ye­tişip neye alışırsa, bu onun için doğal görünür; fakat sade ve bozulmamış olan doğanın onu çağırdığı şey, yine sadece onda saftır: Bu ne­denle gönüllü kulluğun ilk nedeni, alışkanlık­tır;.. Hep kul olduklarını, babalarının böyle yaşadığını söylerler; bu kötülüğe sabret­meleri gerektiğini düşünürler,
Sayfa 107Kitabı okudu
... çünkü in­sana her yerde ve her mekânda kölelik iğrenç ve özgürlük de değerlidir; ama doğduklarında boyunduruk altında bulunanlara acımamız ge­rekir gibime geliyor; özgürlüğün gölgesini bile görmedikleri ve hiç ondan söz edildiğini işit­medikleri için köle olma bahtsızlığını hissetmediklerinden onları bağışlamamız veya affet­memiz gerekir.
127 syf.
·
Puan vermedi
La Boétie Gönüllü kulluk kitabında sürekli olarak “TİRAN” kavramını kullanmaktaydı. Bende kitabı daha iyi anlamak için bu kavram üzerinde yoğunlaştım. Platon ve Aristoteles'e göre; aldığı kararlarda hukuk dışına çıkan, egemenliği altındakilerden çok kendi hakkını gözeten, başkalarına olduğu kadar kendi halkına da şiddet gösterenler tiran olarak tanımlanır. Yazar tiran imgesini yok ettiğini görüyoruz kitapta. Bence yazarın ortaya koymak istediği düşünce akla ve bilimselliğe dayalı, barışçıl bir cemiyet-toplum kurulmalıdır. Âmâ burada yazarı eleştirdiğim bir konu Kültürleri, yaşam idealleri, inançları tamamen farklı olan insanları nasıl olur da tek bir cemiyet toplum içinde toplamayı düşünür? Bu düşüncemde yazarın bu soruya cevap veremediğini düşünüyorum. Zira imkânsıza yakın bir durum söz konusu tek cemiyet altında toplansa bile bir devlet mekanizmasına ihtiyaç duyulması gerektiğine inanıyorum. Tekrar yazara dönersem yazarın istediği bence “ kabullenmemek ” . Yazar insanların körü körüne kabullenmesine karşı çıkıyor. Sorgulanması gerektiğini düşünüyor. Yazar’a göre bir yerde kölelik/kulluk varsa orada mutlak bir kabulleniş vardır.
Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Gönüllü Kulluk Üzerine SöylevÉtienne de la Boétie · İmge Kitabevi · 20181,055 okunma
Şapka çıkarıyorum....
“Yoksul, perişan ve akılsız halklar, uluslar, kendi yararınıza olanı görmemekte direnen sizlersiniz! Kendi gözlerinizin önünde gelirinizin en önemli kısmından mahrum bırakılıyorsunuz, tarlalarınız yağmalanıyor, evleriniz soyuluyor, ailenizden yadigar kalanlar alınıp götürülüyor. Öyle bir hayat sürüyorsunuz ki, kendinizin olduğunu iddia edebileceğiniz tek bir şeyiniz yok; görünen o ki, malınız mülkünüz, aileniz ve bizzat hayatınız size ödünç verildiği için şanslı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bütün bu zarar ziyanı, bu bedbahtlığı, bu yıkımı üzerinize salan yabancı düşmanlar değil, bir tek düşman, sizin sayenizde o kadar güçlü olan, onun için kahramanca savaşmaya gittiğiniz, onun azameti için kendi canınızı ölüme atmayı reddetmediğiniz. Üzerinizde bu yolla tahakküm kuran bu düşman iki göze, sadece iki ele, sadece bir vücuda sahip, şehirlerinizde yaşayan sayısız insan içinden en önemsizinin sahip olduğundan daha çoğuna değil, sizi yıkması için ona bağışladığınız güçten daha fazlasına sahip değil gerçekten de…” (Etienne de La Boétie – Gönüllü Kölelik (kulluk) Üzerine Söylev)
Reklam
La Boétie tiranın “yardakçıları” (yani bir anlamda devlet görevlileri, bürokratlar) ile halk arasında kölelik derecesi açısından bir fark bulunduğunu vurgular. Halk, “yardakçılara” göre “biraz daha özgürdür “, daha doğru­su biraz daha az köledir. Çünkü halk, “ne kadar kulluklaştırılmış olursa olsun yalnızca kendine söyleneni yeri­ne getirmekle yükümlüdür.” Oysa, siyasal iktidar oda­ğına yakın olmalarından dolayı hiçbir güvencesi bu­lunmayan “yardakçıların”, “ tiranın söylediklerini yap­maları yeterli değildir. Onun ne istediğini düşünmeleri ve hatta onu memnun edebilmek için düşüncelerini ön­görmeleri gerekir.”
İktidarın hegemonik olmasıyla birlikte insanlar, iktidara yalnızca fiziksel olarak değil, duygusal olarak da bağlanırlar ve bunun sonucunda iktidar olgu­sunun içerdiği kulluk-kölelik ağının içine kendi istekle­riyle saplanıp kalırlar.
Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğiti­lirler.” Dolayısıyla bu insanlar, siyasal iktidarı yıkmaya yönelik herhangi bir eyleme kalkışamazlar. Böyle bir eylemin gerektirdiği özgür düşünceden, özgür iradeden yoksundurlar; kurulu düzeni sevip benimse­mekte ve sürdürdükleri yaşamın dışında başka yaşam biçimleri olduğunun ya da olabileceğinin bile farkına varamamaktadırlar.
Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğitilirler. Bu insanlar daha ileriye bakmadan, doğdukları gibi bir yaşamı sür­dürmekle yetinirler ve bulduklarından başka hakları ve malları olabileceğini düşünmemelerinden de öte, do­ğumlarındaki durumu doğal durumları olarak kabul ederler.
Reklam
Gönüllü Kulluk
Tanrıya kulluk inancı, kendini tanrının vekili, yeryüzündeki temsilcisi gibi görenlerin buyruğunu dinlemek, onlara hizmetçilik etmektir. Sonuçta döngü, egemen sınıflara kölelik, yani 'gönüllü kulluk' etmeye varacaktır.
Sayfa 95 - İmge YayınlarıKitabı okudu
Dolayısıyla halklar kendi kendilerini yüzüstü bırakırlar, daha doğrusu kendi ellerini kollarını yine kendileri bağlarlar, zira yalnızca kölelik etmeyi reddettiklerinde bile tüm zincirlerini kiracaklardir. Halklar kendi kendilerini köleleştirir ve kendi boğazlarını yine kendileri keserler. Kul olmayı ya da özgür olmayı secebilecekken özgürlüğü reddeden ve boyundurugu tercih eden, kendi felaketine rıza gösteren ya da daha doğrusu, kendi felaketi peşinde koşan halktır.
67 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.