Bakın, bir zamanlar “Hangi suçundan dolayı öldürüldü? ” sorusu, şehirde yaşanan bir dramı sona erdirmek için sorulmuştu. Yani hayatın içenden gelen bir soruydu.Bunu duyan mağdurlar ve mazlumlar bu sese doğru koştu. Kılıcını kınından çeken “Bu soruyu sorana yemin olsun ki artık kılıcımız bu sözün arkasındadır! ” dedi. Muazzam bir hareket başladı.
Guerrillero Heroico 'Che'
Ernesto’nun son gecesini geçirdiği okulda bazı değişiklikler olmuş. İki sınıfı birbirinden ayıran iç duvar yıkılmış. Che’nin son saatlerini anlatan afişler ve resimler duvarları kaplamış. Mario Terán Salazar’ın onu öldürmek için girdiğinde üzerinde oturduğu sandalye hâlâ orada. Abimi sandalyenin üzerinde, ölümünü beklerken düşünmek çok
Sayfa 15 - CAN YAYINLARIKitabı okuyacak
Reklam
Görünen köy klavuz istemez...
Sayfa 64 - Can yayınlarıKitabı okudu
Köyün sonunda beyaz bir minare bu sessiz, kımıltısız, duygusuz görünen köy alemi içinde İslamiyet'in yüceliğini gösteriyordu. İki arkadaş köye yaklaştıkları zaman , İslamiyet'in yüceliğini gösteren o minare üstünde bir insan görüldü. Ardından o ıssız dünya içinde çınlayan, dokunaklı yankılar oluşturan bir ses, Tanrı'nın ululuğunu duyurdu, ilahi birliğini onayladı.
Çok zeki. Her şeyi çok açık seçik görüyor ve sözünü sakınmıyor. Parti böylelerinden hoşlanmaz. Bir gün ortadan kaybolacak. Görünen köy kılavuz istemez.
Böylece ülke tam bir bilgisizlik içinde kalmıştı;
Baskı makinesi Türkiye'ye Türkçe metin basımında kullanmak için ancak 1727'de, yani bulunuşundan iki buçuk yüzyıl sonra girebilmiştir. Çok uyanık bir padişah gibi görünen Üçüncü Mustafa, Prusya'nın yedi yıl savaşındaki zaferlerini, olayları önceden gören müneccimlere atfederek Kral ll. Frederik'ten üç müneccim istemiştir.(*) Osmanlı donanmasını Çeşme'de basan Rus donanmasının, Boğazlar'dan geçmediğine göre Çeşme'ye nasıl varabildiğini İstanbul’da devleti yönetenler, ayrı bir Atlantik deniz yolu olduğunu bilmediklerinden anlayamamışlardır.(**) Tarlalara saldıran çekirgelere karşı önlem olarak kadılarca fetvalar çıkarılması yaygındı.(***) Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında bile resmî gazete ve salnamelerde halka, "suya atlan kıllardan yılan, gübre içinde bırakılan patlıcan çekirdeklerinden 40 günde akrep olur" yolunda bilgiler veriliyordu. (*) Enver Ziya Karal, “Tanzimat’tan Önce Garplılaşma Hareketleri”, Tanzimat, s. 22. (**) Recep Peker, “İnkılâp Dersleri Notları”, Ankara, 1935, s. 4. (***) Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, Birinci Köy ve Ziraî Kalkınma Kongresi Yayınları’ndan, İstanbul, 1938, s. 189.
Sayfa 92 - Islık Yayınları / Hürriyet KitapKitabı okudu
Reklam
496 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.