Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Reklam
Görünen köy kılavuz istemez, doğruya doğru, maalesef
✓ ° Winston, birden, yürekten inanarak, çok sürmez, Syme'ı buharlaştırırlar, diye geçirdi aklından. Çok ZEKİ. Her şeyi çok AÇIK SEÇİK GÖRÜYOR ve SÖZÜNÜ SAKINMIYOR. Parti böylelerinden HOŞLANMAZ. Bir gün ortadan KAYBOLACAK. Görünen köy kılavuz istemez. ° ✓
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
Hayatta bazı anlar vardır, olmayacağını bile bile şansınızı denediklerinizden. Bir de tesadüf gibi görünen mecburiyetler vardır. Derler ki; bir gün beklentisiz, koşulsuz sevebilen bir aşık olursan karşındaki bilmese de o zaten senindir.
Sayfa 15 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Görünen köy klavuz ister mi?
İstemez tabii ki. Yalan söylese ne oluurr, söylemese ne olur. ..
Duvduvani

Duvduvani

@Deerstalker
·
21 Nisan 15:36
Yalana karşı söyleyene tavrım. ..
Yeter ki inandırsınlar. Sanata karşı saygım sonsuz. ..
Reklam
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20214,006 okunma
Anahtar Deliği
Akşam, ya da sabahın sekizi -fark etmez- denizin üstünü de aşırıyorlar Odanın içini de, dış taraflarını da ağaçların Bir uçağı da şöyle bir yola koyuyorlar- elmacık kemikleri görünüyor dünyalıların Sanki bu olanlardan sonra iki ayakla gezdirebiliyor kendini Yani şu eskiden beri olan kendini, bombalar gibi atılan kalabalığa Ortalık - onu aldığın yere koy - içi görünen saatler gibi Yok biraz öyle, çünkü saatten bile anlatandır ellerine Yarı şaka, yarı ciddi.
Hayatta bazı anlar vardır, olmayacağını bile bile şansımızı denediklerimizden. Bir de tesadüf gibi görünen mecburiyetler vardır. Derler ki, bir gün beklentisiz, koşulsuz sevebilen bir aşık olursan karşındaki bilmese de o zaten senindir.
Demokrasiyi egzotik bir nebata benzetip ona kapalı bir ser hazırlama düşünceleri, De Gaulle tipi otoriter bir demokrasi nizamına geçiş, hükümeti ve iktidarı dokunulmaz kılmak hevesleri, toplu tevkifler veya parti kapatma düşünceleri, o garip Basın Kanunu, Emeklilik Kanunları ve Radyo'nun iktidara tapulanması gibi bir takım yollar, maksat için
Sayfa 361 - Remzi Kitabevi
Reklam
Görünen köy kılavuz istemez..
Sayfa 588 - YKYKitabı okudu
Aynı şekilde sabırsız umutlarımızla yorgun kısraklarımızı tırısa kaldırarak ulaştığımız şiirsel köy de sokaklarının bayağılığı, sıkış sıkış, ufka karışan evlerinin uyumsuzluğu ve içine nüfuz edermiş gibi görünen mavi sisin dağılmasıyla muğlak vaatlerini hiç mi hiç yerine getiremediği gizli harmonilerini tepeyi aştığımızda tekrar duyurmaya başlar. Ama tıpkı her başarısızlığını tesadüfi ve her defasında farklı bir nedene dayandıran bir simyacı gibi bizler de şimdiki zamanın özünde çaresi olmayan bir kusurun bulunabileceğini aklımızdan bile geçirmeden özel koşulların olumsuzluğunu, gıpta edilen bir durumun yükünü, arzulanan bir metresin kötü karakterini, hazlarla dolu olması gereken bir günde sağlığımızın bozulmasını, yolculukta kötü havayı ya da kötü konaklama koşullarını mutluluğumuzu zehirlemekle suçlarız. Ve her türlü zevki yok eden bu yıkıcı nedenleri ortadan kaldırabileceğimizden kuşku duymayarak, gerçekleşmiş, yani hayal olmaktan çıkmış bir düşün bazen somurtan ama asla hüsrana uğramayan güveniyle hep düşlenen bir geleceğe sığınırız
Sayfa 1 - YKY Yayınları, Hazlar ve Günler XXIII
ŞATO eseri
Bölüm bir: Uzun süre yürümekten yorgun düşen kahraman K.’nın köye gelişi. Perde açılır ve karda neredeyse duman isi gibi görünen eski bir han görünür. Otelci bu saatte gelen misafirlere alışkın değildir, bu köyde kimse misafire alışkın değildir. K. gece kalabileceği bir yer aramaktadır. Otelci de, köylüler de onu pek dostça karşılamazlar, ancak K.’nın başka çaresi yoktur. Etrafta geceyi geçirebileceği başka bir yer bulunmamaktadır. Bu durumda ot minder yatmak için hiç de fena sayılmaz. (Bildiğimiz gibi Kafka’nın kahramanları önce kendilerine yatacak bir yer ararlar.) K. gecenin bir yarısı hiç de nazik sayılamayacak bir biçimde uykusundan uyandırılır: Bu köy şatonundur. Burada oturan ya da geceleyen, şatoda oturmuş ya da gecelemiş sayılır. Bu da Kont’un izniyle olabilir ancak. Sizinse böyle bir izniniz yok, varsa bile göstermediniz.
1.230 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.