Hüsnü Mübarek ile Suzan Saleh Sabet 1958'de evlendi.
Hüsnü, orta sınıftan geliyordu; babası zabıt katibiydi.
Suzan, daha burjuva ailedendi; babası Kahireli doktor, annesi İngiliz hemşire idi.
İki oğulları oldu: Alaa ve Cemal. (Evde çocuklara “Alan” ve “Jimmy” diye seslenildiği dedikodusu Mısır'da yaygındı.)
Çocuklar, Kahire'deki St. George's
Sevgili Dost,
Bu keşmekeşin içinde boğulurken, bana mektuplarınla bir an için nefes aldırdığın için ne kadar teşekkür etsem az sana. Sahi dostlar asıl böyle günler için var değil mi?
Zor zamanlardayız sevgili dost, bir selâma, bir güzel söze, bir tebessüme muhtaç bu kalplerimiz. Artık onu samimi bir muhabbetle, güvenle doldurmak öyle zor bir hale
Görünen köy kılavuz istemez:
O köye giden bir yol, yolun üzerine bir köprü, köprüden geçmek için ücretlendirme, kendi paraları ile yapılan o köprüye para veren ve bütün bunlar için şükreden insanlar ister.
Winston, birden, yürekten inanarak, çok sürmez, Syme'ı buharlaştırırlar, diye geçirdi aklından. Çok zeki. Her şeyi çok açık seçik görüyor ve sözünü sakınmıyor. Parti böylelerinden hoşlanmaz. Bir gün ortadan kaybolacak. Görünen köy kılavuz istemez.
Şimdi ben buraya neden çıktım?
Niçin çıktım? Nasıl çıktım?
Bunu izaha gerek yok!
Gördünüz, yürüdüm, çıktım.
Ama çıkmamış da olabilirim.
Çıkmışsam, çıkmışımdır.
Çıkmamışsam, çıkmamışımdır.
Görünen köy uzakta değildir.
Buraya çıktık da sonradan
çıkmadık mı dedik?
Bunlar bir takım uydurma
lalardır. Sahi ya... Ben buraya
neden çıktım? Kim çıkardı ulan
beni buraya?