Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Biz canlıların cehennemi gelecekte var olacak bir şey değil, eğer bir cehennem varsa burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yarattığımız cehennem. İki yolu var acı çekmemenin. Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: Cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. İkinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.
Su Yanındaki Parklar
Başlar yalnızlık ve gece, Önce denizden. Ya parktayız, ya meyhanede; Bir parça daha harcarız gençliğimizden. Görünmez caddeler ışıktan Görünmez karanlıkta parklar. Tam içilecek zamanıdır şarabın, Kadınların en güzel saatidir, Bir garip hali vardır insanların. Yosun kokusu, rüzgâr, Gezinirken duyduğumuz. Hava sıcak mı sıcak, Temmuz. Uzanır kırlara doğru, Yalnızlığı olan. Bu saatte sessizlik acıdır, Gelecektir parka yalnızlığı duyan…
"Her şeyin fazlası zararlıdır ya Fazla şiirden öldü Edip Cansever" -Cemal Süreya
Reklam
Acı bir tebessüm geçti içimden, içim doğranarak baktım bu beş satır yedi cümleye. Davullarla, mızıkalarla, kurbanlarla, bayramlarla başlayan şey azap yüzünü göstermekte hiç gecikmemişti ve bu, kalemin görünmez yazdıklarına sinmişti.
Bu sefer Milena’dan Kafka’ya.... ''Çekingen, korkak, yumuşak ve iyi kalpliydi; ama yazdığı kitaplar zalim ve acılıdır. Onun gözünde dünya, savunmasız insanları parçalayıp yok eden, görünmez iblislerle doluydu.'' (Milena’nın Franz Kafka’yı anma yazısı)
Aşk da tıpkı Elif gibidir. İsminde gizlidir, ama okunmaz. O olmadan da besmele sese gelmez. O her şeyin içindedir ama hiçbir şeyde görünmez. Mevlana
Reklam
İnsan yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış!
"«Peki köprüyü taşıyan taş hangisi?» diye sorar Kubilay Han. «Köprüyü taşıyan şu ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavisi,» der Marco. Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: «Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var, o da kemer.» Marco cevap verir: «Taşlar yoksa kemer de yoktur.»"
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.