İNSANI TANIMA SANATI = ALFRED ADLER
Çağdaş Psikolojinin üç büyük devinden biri ve bireysel psikoloji ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatr Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı'yla, geniş bir okur kitlesine yöneliyor. Adler'in, bu yüzyılın başında, insanın ruhsal-fiziksel varlığına ve yaşamdaki sorunlarına ilişkin yaptığı saptamalar, aradan geçen bunca yıla karşın
Gösterişçilik,insanların içine o kadar işlemiştir ki,bir ordunun arkasından giden sempatizanlar,bir yamak veya bir hademe bile böbürlenir ve kendine hayran bulmaya çalışır...
Max Weber ✍🏻
“BÜYÜMEK”
Çoğumuz büyümeyi yaş almak ve belirli konumlara gelmiş, belirli tanımları almış olmak zanneder. Oysa büyümenin asıl tanımı, hayatınla ilgili yaptığın tüm seçimlerin sorumluluğunu üzerine almaktır. Filanca beni böyle yönlendirdiği için şunu yaptım demek bir bahanedir. O kişiyi yetkili gören ve yaptığının doğru olup olmadığını araştırmadan
Susan kurtulur, sözü hadis mi?
Evet, "Susan kurtulur." sözü hadistir. (Tirmizî, Kıyamet, 50/2501; Darimi, Rikak, 5)
Tirmizi, bu hadisin sıhhat durumuyla ilgili olarak, “Bu hadis hasen sahih gariptir.” demiştir.
Konuşma sebebiyle ortaya çıkabilen birçok kötülük vardır. Yalan, gıybet, kötü söz, gösterişçilik, kendini temize çıkarma, gereksiz laflara dalma bunlardan bazılarıdır.
Bu ve benzeri kötülükleri işlemeyip susmak veya işleme tehlikesi olduğunda susmak, insanı dünya ve ahirette feci akıbetten kurtarır.
Bu hadisi bu şekilde, yani "Kötü şeyleri söylemeyip susan kurtulur." şeklinde anlamak gerekir. Zira doğruları anlatma, iyiliği emredip kötülükten menetme, gerektiğinde gerçeği söyleme dini vecibelerdendir.
Yerinde yapılan bir suskunluk, insana huzur verir, vakar bahşeder, kalbî derinlik kazandırır ve kurtuluşa erdirir.
Susmak ve tefekkür etmek, en fazla muhtaç olduğumuz hasletlerdir.
Şu hadis-i şerifi esas alırsak, susmanın nerede ve nasıl olması gerektiğini daha iyi anlamış oluruz:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi mutlaka hayır söylesin veya sussun.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, İman, 17)
Gösterişçilik her şeyi bildiğini zanneder, çekingenlik sormaya cesaret edemez ve ikisi de cehalet içinde kalır.
Geyik
Yakın zamanda omzuma dövmesini yaptırmam sonucu çevremdeki kıt akıllı yurdum insanı tarafından yalnızca boynuz kelimesi üzerinden bayat esprilere konu olabildiğini gördüğüm, kendini Türkçü, milliyetçi olarak nitelendiren kişilerin bile hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahip olmadığı çok kıymetli bir hayvan olan geyik hakkında bir derleme yapıp
Okullarımızda daha çok bilgi yükleyen fakat ahlak ve karakter gelişimine fazla önem verilmeyen bir eğitim-öğretim tarzı sürüp gitmektedir. Bu durumun öğrenci davranışlarında meydana getirdiği olumsuzlukların ise her geçen gün arttığı gözlenmektedir. Öğrenciler arasında sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı, şiddet ve intihar olayları, sahtekarlık, gösterişçilik, cinsel sapmalar, anne-baba veya öğretmenlere karşı gelme gibi tutum ve davranışlar giderek dikkat çekici boyutlara ulaşmaktadır. ... daha az
Çocuk, Genç, Aile Psikolojisi
Hayati Hökelekli
Ne Güzel, Gerçek Bir Hikâye!
Gönenli Hocamız Rahmetullahi Aleyh anlatıyor…
“- Bir gün şurada namaz kıldırıyorum. Mihrabtayım… Namazdan evvel birisi geldi:”
“- Hocam, dedi. Ben Hacca gitmek istiyorum. Kâbe’ye gitmek istiyorum, Ravza’ya gitmek istiyorum ama hiç bir tutarım yok! Ne olur, elinizden gelirse, bir kolayını bulursanız, bana yol göstericilik yapın! Bana da bir yol
“BÜYÜMEK”
Çoğumuz büyümeyi yaş almak ve belirli konumlara gelmiş, belirli tanımları almış olmak zanneder. Oysa büyümenin asıl tanımı, hayatınla ilgili yaptığın tüm seçimlerin sorumluluğunu üzerine almaktır. Filanca beni böyle yönlendirdiği için şunu yaptım demek bir bahanedir. O kişiyi yetkili gören ve yaptığının doğru olup olmadığını araştırmadan
Ebû Musa radiyallahu anhu'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (bana hitaben),
"Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi bildireyim mi?" buyurdu.
Ben de "Evet, ey Allah'ın Rasûlü!" deyince şöyle buyurdu:
لا حول ولا قوة إلا بالله
(Günahtan kaçma) gücü ve (ibadet etme) kuvveti, ancak Allah'ın yardımıyladır."
|▪︎Buhârî 3883 • Muslim 4875_ |
Hadisteki Yol Göstericilik:
1. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” sözü, yardım isteme sözüdür. Çünkü bu sözde güç ve kuvvetten beraatın yalnızca Allah azze ve celle'den yardım dilemekle mümkün olacağı yer almaktadır.
2. Bu zikrin sahip olduğu özel fazilet. Bu zikir arşın altındaki bir hazinedir. Bu zikre böyle bir hususiyetin verilmesi kulun, Rabbi karşısında zayıflık izharında bulunmasını içermesi ve kulun bir şeyi yapmak, bir hâlden bir hâle geçmek hususunda Rabbinden yardım dilemeden güç bulamayacağı sebebiyledir.
Şunu hiç unutmamak gerek ki en büyük siyaset oyunları kamu çatısı altında dönmektedir. İster yeni, ister eski memur olsun, bağlı olduğu kurumun görev tanımını unutup, toplumsal yararın bir kenara bırakılarak anlamsız bir “ayak kaydırma savaşı” içerisinde olduğunu görürsünüz. Öyle ki bu durum eskilerin yenileri baskı altına alabilmesi çabasıyla daha fazla var olur. Hatta özellikle içindeki aşk ve heyecanla görevine sımsıkı tutunmaya çalışan genç beyinlerin başarılarını hazmedemeyen o mağrur eskimişler, yol göstericilik şöyle dursun “O vekaleten burada, ben ise kalıcıyım.” diyerek perde arkasında ego tatmini yapacak şekilde aşağılık hareketler sergilerler. Sonucunda da mobbinge uğrayan taraf, susarsa biat etmiş, yok eğer hukuku işaret ederek hak arayışına girmişse de asilik göstermiş ve de bu savaşın içine girmiş olur.
Bu dünyada
Yaşamımda anladığım;
Kibir öz güven sanılıyor,
İyi ve mütevazı olan küçümseniyor,
Cehalet küf gibi hızlı saçaklanıyor,
Kısa yoldan zenginlik arzusu çok,
İyi insan az ve yalnız,
Dış görünüş rağbet sağlıyor,
Para çoklu kilitlere tek anahtar,
Sokaklar maskeli sahtelikle dolu,
Herkes kendini haklı görüyor,
Ön yargı ve saygısızlık çok fazla,
Yozlaşma tüm dünyada salgın,
Anlayışlar kıt ve sabit,
Öfke virüs gibi,
Gösterişçilik artıyor,
Haksızlıklar çığ gibi,
İnsan ilişkilerini çıkarları belirliyor,
Gerçek ve karşılıksız sevgiler masal,
Her şeyin sonu var.