Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kitap isminden ötürü çok ilgimi çekmişti. Sonra da yazar bize sıfırı da dibi de gördürecek herhalde deyip kendi kendime goygoy ediyordum. Yazarın amacı size verimli bir zaman yaşamanın yolunu göstermek. Elinizde avucunuzda ne varsa harcayın da sıfırı görün demiyor tabii ki. Değindiği noktalar çok güzeldi. Güzel şeyler diyor iyi hoş da yaşam şartları bizi robot haline getiriyor demeden de edemedim açıkçası. Ben hep şu kafada olan biri idim ve yazarın da bunları yazdığını görünce vay be benimle aynı kafadan biri çıktı hee dedim. Ben şu anki yaşımda, şu anki enerjimde gezip tozmayacak, ufkumu gelistirmeyecek, yeni insanlar, yeni kültürlerle tanismayacak, yeni lezzetler tatmayacak isem yani bunları şu anki yaşta yapmayacaksam ilerde yapma fırsatım çıkınca sizce şu yaşımdaki bu heves kalır mı? Bu enerjim kalır mı? Yıllar yılı çalışıp para biriktirmek, hiç ölmeyecekmis gibi sürekli bir şeyleri sıkmak neden? Heveslerimiz varken bütçenin el verdiği boyutta yapmaktan kime ne zarar çıkar?
Yazar çevresinden ve kendisinden de örnekler vererek her gelir seviyesinde olan kişilerin hayatı en üst düzeyde yasamasi adına çok güzel yöntemler sunuyor.
#parlakmeltemkitapligi #keşfet #like
Severek okunacak kitaplar listesine giriş yaptı. Keyifle ilerliyor, sıkılmadan bitiriyorsunuz. Çok da tadında. İki arkadaş ve onların aile hayatları diyebiliriz konusuna da. Bir de nihilizm gibi bir şeyler var ama o derin yorumcuların işi , ben iki goygoy yapıp gideceğim. Kitabın özgürlüğü hoşuma gitti. Karar verip istediğimiz yere gidip hadi
Ben bu kitabı bambaşka bir şekilde bekliyordum ama klasik Wattpad kitabıymış. Kitabı henüz bitirmedim ama öncelikle yazım şekli yani hitabeti bu şekilde olmamalı. Sanki ortaokul öğrencisi yazmış gibi hissettiriyor. Kitabımız bir şekilde metro istasyonunda mahsur kalan birkaç genci anlatıyor. Giriş çıkış yok, metroda enkaz var, ne olduğunu anlayamıyorlar, günler geçiyor kurtarmaya gelen olmuyor ve tek tek ölmeye başlıyorlar. Konu bu ve bence harika bir şekilde işlenebilirdi fakat bu kitapta bu korkunç durumda bile resmen goygoy dönüyor. Ölüm bunlara zamanla yaklaşıyor, gençlerimiz ise saçma sapan ergen takılıyorlar. Okurken cidden sırası mı diyorsunuz ama o kadar devam ediyor ki bu durum, sorgulamayı bırakıyorsunuz. Söylenecek milyon tane saçmalık var ama ilginç ki kitabı seveni de çok. Bu yüzden bilemiyorum, belki 15 18 yaşlarında olsaydım sevebilirdim. Harika bir konuyu nasıl basitleştirebilirzi merak edenler okusun ben de okumaya devam edeceğim.
Bir idolün doğuşu
Hiç bu kadar anlamamıştım üç adamı. Ankara'nın ayazından Şarkışla'ya ve Gemerek'e uzanan o kısacık yolun upuzun bir hikayesini yazar, alıntı ve yer yer birinci ağızdan anlatımlarla bir serüven haline getirmiş adeta. Dertleri neydi ki bu çocukların? Onlar da sevebilir, aşık olabilir veya kafelerde, kıraathane köşelerinde goygoy yapamazlar mıydı? Gencecik ömürlerini bir heves bir hayal uğruna mı harcadılar? ... Ardlarında Deniz bırakan çocuklar...
Ölene kadar dünya hırsımızı bitiremeyeceğiz anlaşılan. Son nefeste geride kalan mal mülke ne olacak diye mi düşüneceğiz ? Çok şükür ki düşünecek bir şeyim yok :) Goygoy bir yana kitaptaki bütün hikayeler ne kadar hayattan. Ölüm gelene kadar tedirgin olup , sonra da ölüyü biran önce defnedip kaldığımız yerden dünya hırsımıza geri dönelim kafamız mı var geri kalanlar olarak bizim ? Ya da ölümde insan gidene mi üzülüyor yoksa kendi için mi yas tutuyor ? Kısa hikayelerden oluşan ve çok akıcı olup bence acı gerçeklerden oluşan bir kitap. Yürüyüş yaparken bitirilebilecek , okuması keyifli bir kitap.
Beklenmedik Koşullar
Herkese Merhaba,
Serimizin 2. kitabımızıda okuduk. Ben ilk kitabı beğenmeyen azınlıkta olanlardanım. Aslında 2.kitabı okumayı düşünmüyordum, ilk kitaptan dolayı ama gördüğüm yorumlarda ve serinin en sevilen kitabı olduğudan şans vermek istedim.
Kitabı beğendim, güzeldi ama waowww olmadım.İlk kitapdan sonra tabiki daha iyidi, aksini asla
·
Puan vermedi
Sıra arkadaşım tarotçu çıkınca okuyayım dedim. Belirtme ihtiyacı duyuyorum, para da vermedim, kız senin fal hayatına vesile olayım diyerekten ödünç verdi.
Uygulama bölümü bilgiden son derece yoksun, ancak yorumları kullanışlı, kısa ve kesin. Eğlenmek için iyi bir kitap. Sadece 3 madeni para, bir kağıt ve bir kalem alın ve bir sorular sorun. Yorum kısmını birlikte yaptığınızda daha eğlenceli olduğunu söylüyorlar, goygoy için güzel bir kitap. Özetle, bu kitap arkadaşlarla eğlenceli bir aktivite (masa oyunu gibi) olarak kullanılabilir.
Fakat bu zaman kaybı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
·
Puan vermedi
Bellek bana hep yaşanan zamanı saklayan bir kavanoz gibi gelmiştir. Geriye dönüp bakmak istediğimde geçmişin kırıntılarını avucuma dökmeye yarayacak bir kavanoz. Tüm tecrübelerin, mutlu vakitlerin, üzüntülerin, acıların hepsi o kırıntılarda mevcut.
İşi başka birisinin anılarını taşımaya vardırınca ister istemez benlik konusuna da dalıveriyor
Bu cıvık, bayat esprilerle dolu ve dikkat eksikliği problemi olduğunu düşündüğüm birisi tarafından yazılmış kitabın safsatalar üzerine en kapsamlı türkçe kitap olması çok üzücü. Kitabın adı safsatalar ansiklopedisi değil de safsatalar üzerine goygoy, şamata falan olmalıymış.
Konu daha net anlaşılsın ve eğlendirsin amacıyla yazıldığını tahmin ettiğim diyalogların konuyla alakası bile zar zor kurulmuş. Sanırsam Lewis Carroll ve Hofstadler ile özdeşleşen Aşil, kaplumbağa, yengeç gibi karakterlerin enfes mantık diyaloglarına benzer diyaloglar yazmaya çalışmış, Batman, Sherlock, haham, imam, papaz, at, köpek falan ile. Ama yok, hiç çekilecek gibi değildi. Yazar podcastlarındaki üslubunu olduğu gibi kitaba taşımış. Dinlerken iyi hoş da okurken gözlerim kanadı resmen. Fularlı entellikten nasıl irrite oluyorsam ekşi sözlük entelliğinden de o kadar hazzetmediğimi anladım bu kitap sayesinde. Yeni öğrendiği şeylerin heyecanıyla konudan konuya, çıkarımdan çıkarıma, benzetmeden benzetmeye atlayan bir liseli tadı verdi bana. (Tabi bu yalnızca bir üslup eleştirisi, üslubu sığ ve liseli tadında diye verdiği bilgilerin veya çıkarımlarının yanlış olduğunu söylemiyorum.)
Ama kitaptaki tüm o gereksiz fazlalıklar çıkarıldığında veya onlara sabredip görmezden gelebilirseniz ortaya sapasağlam ve dolu dolu bir kaynak çıktığını göreceksiniz. Safsataların tarihi olsun, bilişsel kısayollarla olan ilişkisi olsun safsatalarla ilgili doyurucu denebilecek kadar bilgi mevcut. Bu kitabın üstüne Kahneman'ın "hızlı ve yavaş düşünme" kitabı da okundu mu tam olacaktır.
Goygoy hakkında.
Abartılacak bişey yok..
Kızdınız mı ?
Bu kitabı yorumlara ve tavsiyelere dayanarak almasaydınız, kitap amatör bir yazarın hasbelkader elinize geçmiş olan ilk denemesi olsaydı bu kadar övgüye layık olduğunu düşünecek miydiniz ?
Özetle kitap her şey hakkında her şeyi bilen bir adamın hiç bir şey hakkında hiç bir şey bilmeyen bir topluluğa konu başlıkları halinde lafı uzatarak laf sokmasından ibaret. Bir de alttan alta panteizm / spiritualism güzellemesi. Al sana modern klasik.
sende oku
Merhabalar, uzun zaman oldu kitap incelemesi yapmayalı. Severek okuyunca yorum yapmakta eğlenceli oluyor.
Öncelikle kitab son dönemde çok karşıma çıkar oldu. Ben roman diye aldım ama içinden kocaman bir kişisel gelişim(yolculuk) kitabı çıktı.
Bence kitabı sadece kadınlar okusun :)
Neyse çok fazla goygoy yaptım. Ben kitabı çok sevdim. İnsanın hayat yolunda daha çocukken öğrenilmiş çaresizliğe, nasıl mahkum olduğundan sonrasında da devam eden hayatın kaos cenderesi olarak devam eden sürekli mücadele ve acı ile ilerleyen bir yolmuş gibi kötümser ezberlerimizi silecek bir kitap. Bakış açınızı değiştirdiğinizde hayatında gerçekten değişebileceğini anlatan bir kitap. Ben kendi tecrübelerimden de hemfikirim yazarla. Dünya bir ayna ona nasıl bakarsan o da sana öyle davranıyor. Sen gülersen dünya güler, sen ağlarsan dünyada ağlar. Her daim mutlu olamayabiliriz ama umudumuzu kaybetmemek üzere sevgi ve dua ile kalın. Unutmayın hepimiz zincirin birer halkalarıyız, etkiye tepki misali(domino taşı etkisi) de denebilir.
Dua, niyet ve şükür üzere kalın.
Efsuncu Baba
"Din, nurlar içinde nihayetsiz bir rahmetin, şefaatin tecellisiydi." demişti Aliye, dinin kalple, inançla ve saygı dolu bir bağlılıkla yapıldığını söylemişti. Düşünmeden, incelemeden yalnızca karmaşayla yapılan inanç, sorgulamadan yürünen yol ve yola benzeyen karamsar uçurumlar; bunlar yalnızca garip birer karanlıktan ibaretti. İçten içe
Askerde okumuştum bu kitabı. Açıkçası başlarken biraz tereddüt ederek yaklaşmıştım en nihayetinde, askerde olmanın vermiş olduğu bunalım fazlasıyla sinmişti üzerime. Kitap okumaktan ziyade goygoy muhabbetleri daha çekici gelmişti o dönem. Boş bir vakit bulduğum anda başladım okumaya. Okudukça daha çok zaman yaratmaya çalıştım kendime, sonuçta askerde (istisnalar dışında) pek de zaman bulamıyorsun kitap okumak için - hele de benim gibi mesleğini icra ediyorsan çok zor diyebilirim. Her fırsatta bir kaç sayfa okuyarak bitirdim bu kitabı.
Bir çocuk var arkadaşlar, inançları uğruna kendini ölümün kollarına bırakan bir çocuk...
Okuyucusuna çok fazla şey öğreten, inançların ne denli büyük etkiler yaratabileceğini alabildiğine mükemmel bir dilde anlatan bir kitap.
Kesinlikle okunmalı.
