Tatlım, demişti büyükbabası, birbirimize kapıları kilitlemek yerine, rahatsız edilmek istemediğimiz zamanlarda kapımıza bir gül asabiliriz. Bu şekilde birbirimize saygı duyup güvenmeyi öğrenebiliriz. Gül asmak eski bir Roma geleneğidir.
Döner yine Kenân'a, kaybolan Yusuf, gam yeme
Hüzünler kulübesi gül bahçesi olur bir gün,gam yeme
İyileşir halin, ey mahzun kalp endişelenme
Geçer bu deliliğin, sakinleşir başın, gam yeme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Hep böyle kalmaz ya hali davranın gam yeme
Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını
Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme
Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey kalp
Nuh gibi kaptanın var korkma tufandan, gam yeme
Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da
Sonu olmayan bir yol yok, gam yeme.
akşamlar koyu yeşil sedir ağaçlarıyla kaplı filistin dağlarına çöker ve yusufçuklar ve ishak kuşları gecenin büyük hüznünü Yakub un ayrılıktan dağlanmış yüreği taşırken,mısır ın dünya kanını gül şerbeti gibi içen dudakları ilk kez bir düşün hayretiyle çatlıyordu
yanlış kararlar verebilir, yanlış insanlara güvenebiliriz. sonuçta hepimiz insanız, bizi biz yapan tercihlerimiz ve yaşadığımız iyi ya da kötü tecrübeler… değil mi?
Hazırlandım titizlikle
suya
baktım
dinledim
bir kuyuyu
gül kokladım
ve tuzu tattım
tutup bir çocuğu
okşadım muhabbetle
böyle böyle başladım
seni gerçekten sevmeye
"Eğer çocuğunuzla konuşurken ona benzemezseniz gökler alemi size kapanır" der İncil. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ise bu hakikati yalın ve sade bir ifadeyle dile getirir: "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın ... "