198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Uzun soluklu bir okuma oldu yalan yok üstüne yattım, bekledim yorum yazabilmek adına. Yazarın Kırılma Anları adını verdiği üçlemesini takriben 5 ila 6 senedir, alayım okuyayım diye diye bir türlü okuyamadım. Nasip @yazariylakonusanlar grubunda ayın yazarı&kitabı seçilmesineymiş. Bence muazzam bir tesadüf oldu, düşünsenize yeni bir kalem
Aşk Sıraya Girmez
Aşk Sıraya GirmezMelike İnci · Yitik Ülke Yayınları · 201653 okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Uzun soluklu bir okuma oldu yalan yok üstüne yattım, bekledim yorum yazabilmek adına. Yazarın Kırılma Anları adını verdiği üçlemesini takriben 5 ila 6 senedir, alayım okuyayım diye diye bir türlü okuyamadım. Nasip @yazariylakonusanlar grubunda ayın yazarı&kitabı seçilmesineymiş. Bence muazzam bir tesadüf oldu, düşünsenize yeni bir kalem
O Anda
O AndaMelike İnci · Yitik Ülke Yayınları · 2014108 okunma
Reklam
— Vahit Bey, anladığım kadarıyla ağır bir depresyonunuz var. Zor ve ıstıraplı bir hastalıktır bu. Önce insanların umutlarını kırar, yaşama sevincini yok eder. Sonra yavaş yavaş ruhsal çöküntü baş­ lar. Ağır bir karamsarlık, olumsuz duygu ve düşünceler egemen olur. Kişi her konuda pişmanlık ve suçluluk hisseder. Kendine olan saygı­ sı biter.
184 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
İlköğretim esnasında mektup yazımının nasıl olduğunun gösterilmesi dışında bizim neslin mektupla bir teması olmamıştır. İletişim aygıtlarının hızlı gelişimi karşısında bu gayet normaldir tabi. Bizden üst nesiller için mektup demek, anılarının canlanması, bizim için nostaljik bir tema, bizden bir sonraki nesil için otantik bir atmosfer, onlardan
Aziz Nesin - Tahsin Saraç Mektuplaşmaları
Aziz Nesin - Tahsin Saraç MektuplaşmalarıAziz Nesin · Nesin Yayınları · 201723 okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
   Beynim tufana yakalanmış gibi kafatasımın içinde savruluyor. Tutunmaya çalıştıkça ufalıyor, eziliyor, büzülüyor bilye kadar kalıyor. Bilyem, tahtanın üzerine sektirilip itelenmiş bir tazı gibi deliğe doğru gidiyor. Tırrrkkk. Hışımla çarpıyor tüm zamanlara: Geçmiş, gelecek, an, araf.. Geçmişe gidiyorum. Belki bin yıl önceme. Eski Roma'da bir
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202393bin okunma
Sabahattin, Resimli Ay’ın ya da dergiyi yayımlayanların bir tür Aydın şubesi olmuş gibiydi. Bu arada arkadaşlarının hepsiyle yazışıyor, düşüncelerini onlarla da paylaşıyordu. *** Yazışmayı sürdürdüklerinden biri de Almanya’ya giderken yolda arkadaş olduğu, gurbetteki günlerinin büyük bir çoğunluğunu birlikte geçirdiği Melahat’tı. Melahat hasta olduğu için Türkiye’ye dönmüş, İzmir Kız Lisesi’nde Almanca öğretmen vekilliği yapmaya başlamıştı. Sıklıkla düşünüyordu Melahat’ı Sabahattin. Almanya’da okulunun önüne gidişi, birlikte kahvehanelerde oturmaları, sohbetleri aklına gelince kendini kötü hissediyordu. Böyle zamanlarda, Melahat’a olan ilanıaşkını çok beceriksizce, hatta küstahça buluyordu. Aydın’da henüz bir kız arkadaş edinememişti Sabahattin. Yazıştıklarından Nahit daha ilk zamanlarda kestirip atmış, “Olmaz, unut benimle birlikte olmayı” demişti. İstanbul’da öğrenimini sürdüren Ayşe ise özenle uzak duruyordu “aşka meşke” dair konuşmalardan. Neyse ki Melahat dönmüştü işte geriye. İzmir’le Aydın’ın arası şuncacık mesafeydi. “Olur mu olur” diye böldü düşüncelerini. Hemen postaneye gidip bir telgraf çekti Melahat’a: “Hafta sonu geliyorum stop. Sabahattin stop.” Hafta sonunu zor etti genç adam. Neyse ki sayılı gün çabuk geldi. Minik bir çanta hazırladı ve İzmir’in yolunu tuttu.
Reklam
912 öğeden 511 ile 520 arasındakiler gösteriliyor.