Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kadının elinde kitap varsa, gün batımı ve doğumu da onun bakışlarındadır artık. Mutluluk verir onu seyretmesi.
Gün doğumu
Yataktan kalkıp pencereye gidiyor ve günün doğuşunu izliyorum, ama sadece ufak bir bahçe görebiliyorum ve onun arkasından da gür bir orman başlıyor. Güneş ağaçların arasından sıyrılmaya çalışıyor, ama bir yaz güneşi gibi gerçek değil; çamların arkasından yükselen şey parlak ve gri bir kütleyi andırıyor. İnsanın üzerindeki sıkıntıyı atabilmesi için tüm gün kısık gözlerle dolaşmak zorunda kaldığı türden bir güneş.
Reklam
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Kulağımın içinde gaipten gelen acımasız bir haber gibiydi: Ne yaparsan yap, bu yıl ya da yüz yıl içinde bir gün sonsuza dek öleceksin. Kadın korkarak ayrıldı benden: "Neyiniz var?" "Hiç," dedim, kalp atışlarımı bastırmaya çalışarak: "Sizin için titriyorum." O günden sonra hayatı yıllarla değil, onyıllar-la ölçmeye başlamıştım. Ellili yıllarım belirleyici olmuştu, çünkü neredeyse herkesin benden genç olduğunun bilincine varmıştım. Altmışlı yıllarım, yanılmak için artık vaktimin kalmadığı kuşkusuyla en yoğun geçenler oldu. Yetmişliler, belki de son yıllarım olabileceği düşüncesiyle korkutucuydu. Her şeye rağmen, doksanıncı yaşımın ilk sabahı Delgadina'nm mutlu yatağında sağ olarak uyandığımda, hayatın Herakleitos'un dalgalı ırmağı gibi akıp giden bir şey olmadığı, ızgaranın üzerinde öbür yana dönüp bir doksan yıl daha kızarmaya devam etmek için tek bir fırsat olduğu gibi hoş bir düşünce geçmişti aklımdan. Efesli filozof Herakleitos (doğumu İÖ 540), "Aynı ırmağa giren kişilerin üzerinden her zaman farklı sular akar" biçimindeki ünlü benzetmesiyle hayatta her şeyin sürekli bir akış içinde olduğunu anlatmıştır.
Genç kadın gülümsedi. Gölgeler içindeki gün doğumu gibiydi; kalbini yerle bir ediyordu; genç adam tutkunun ıstırabı içinde aşık olmuştu.
Sayfa 79 - Epsilon
Arkadaş Zekai Özger
Beyaz Ölüm Kuşları Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Reklam
Ben, aynı ben.. Biraz mahzun, Biraz şair, Olabildiğince insan... Sen, sadece sen, Biliyor musun? Bana iyi geliyorsun... Hiç kafein var mı kanında? Bana da lazım! Gün güne devşirir, Güneş doğumu, batımı arası.. Gecenin karanlığına bölünür saatler, sonra.. Sonra, Hakikati dilersen, Bana iyi geliyorsun... Yok değil mi ünlemin, canında? Bana can lazım, Cancağızım; Kaynar kazan, cadı avında...!
Paradoks
Paradoks Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki oluşturması veya sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Türkçe'ye, Fransızca "paradoxe" sözcüğünden giren paradoks sözcüğünün, etimolojik anlamda kökeni
daima en tenha yolu ararız ;başlamaz hiç bir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiç bir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bizi bıraktığı yerde..
Sabahiniz vevher ugrasiniz ve aniniz gun dogumu kadar guzel olsun. hayirli sabahlar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.