Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Kitap son dönemlerde özlediğim bir keyif verdi. eski üslubunu bildiğimiz bir yazara ait değil yeni ve ilk kitabı olan bir yazara ait üstelik. Şaşırdım çünkü bu tat sağlam bir alt yapısını olan kitaplardan aldığım his. bir kişisel gelişim romanı olarak tanımlıyo yazarı ben daha fazlasını buldum. Ana karakterle psikolojiye giriş yapıyor ardından o
Selamun aleykum arkadaşlar bugün biraz buruk bir inceleme yapacağım. Puanımdan fark edeceğiniz üzere kitap beklentimi karşılamadı. Hemen puanım düşük diye yargılamayın beni. gelin neden düşük verdiğimi biraz tartışalım. Bu arada sadece kitabı inceleyeceğimi söyleyeyim.Yazarı öncelikle kutlamam lazım. bu kadar bilgiyi bu kadar temiz, herkesin
Aşk gibi soyut bir şeyin sadece para gibi somut bir şeyle karşılanması mantıksız olurdu; bu aşkın sembolik bir jestle ifade edilmesi daha uygun. Burada ilginç olan açgözlü kapitalizmin bu sembolik dili reklamcıların yardımıyla manipüle ederek işlevi olmayan bir taşı yüksek fiyatlara insanlara satmayı başarmış olması.
.
Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da bir çok locaları vardır.
Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler, ikincisi de masonlardı. Bir gün eski Adliye Vekili (Adalet Bakanı) Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat (bölümleri), teşkilat (kuruluş) ve ahvalını (durumlarını bildirir
"Kısacası önemli olan çok kitap okumak değil; kendi seviye, ilgi ve yeteneklerimize uygun kitapları okuyup entelektüel gelişimimizi doğru yönlendirmek. Kimi okuyucu kolaylık yapıp kendisini zorlamayan “sabun köpüğü” kitaplarda takılı kalırken entelektüel gözükme endişesi olan diğerleri bağlamını bilmedikleri ve altından kalkamayacakları karmaşıklıktaki metinlerin altında eziliyorlar."
Kısacası önemli olan çok kitap okumak değil; kendi seviye, ilgi ve yeteneklerimize uygun kitapları okuyup entelektüel gelişimimizi doğru yönlendirmek. Kimi okuyucu kolaylık yapıp kendisini zorlamayan "sabun köpüğü" kitaplarda takılı kalırken entelektüel gözükme endişesi olan diğerleri bağlamını bilmedikleri ve altından kalkamayacakları karmaşıklıktaki metinlerin altında eziliyorlar.
Birçoğumuz dünyayı hala bir iki nesil öncesinin tarım toplumuna göre dizayn edilmiş beklentilerle yaşıyoruz. Bu da aslında en masum yeniliklerin bile tedirginlik yaratması ve sanki ahlaksızlıkmış gibi eleştirilmesi demek. Ufak bir kasabada alışılmadık bir atiklik gösteren bir girişimcinin paragözlükle suçlanması ya da yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan bir işte çalışan birinin yadırganması gibi. Altın plak aldığında babasını arayan Sezen Aksu’nun aldığı cevabın “İyi güzel de keşke okulunu bitirseydin.” olduğunu hatırlayıp gülümseyelim.
Vicdan nedir? Bütün olay bu aslında... Ne kadarımız vicdanının sesine kulak veriyor? Hayat bizi oradan oraya sürüklerken arkamıza dönüp baktığımızda vicdanımız rahat mı diye düşünüyor muyuz yoksa arkamıza bile bakmadan hep daha iyisini isteyip, daha iyisine özenerek, hep bir kıskançlık yada elde etme duygusuyla önümüze mi bakıyoruz?
Talihsiz
Hıristiyan olmayan devletlerin idaresindeki Hıristiyanları İstiklallerine kavuşturmak ve bu suretle siyasi emellerine alet etmek ve parçalayacakları İslam camiasına da bu yolla müstemleke yapmak için, Hıristiyan çocuklarına o devletlerin hudutları içinde türlü adlarla açtıkları mekteplerde ve müesseselerde yetiştirir ve onları ihtilal fikirleri