Eserde, İstanbul'a yakın kırsal bir bölgede geçen, ayrılıkla sonuçlanan bir akraba evliliği hikayesi anlatılıyor. Yazar eserin neredeyse yarısından fazlasını karakterlere isim vermeden 'Adam, Kadın, Yaşlı Kadın' gibi isimlendirmelerle anlatıyor.
Yüzünde çocukken geçirdiği çiçek hastalığının kalıcı izlerini taşıyan, bu sebeple evliliği boyunca sürekli bir üzüntü ve iç hesaplaşma yaşayan 'Adam'ın ruh hali, düşünceleri etkileyici bir şekilde anlatılıyor. 'Kadın'ın yani Firdevs'in ise ayrılık sürecindeki çaresizliği, her gittiği yerde kendini sığıntı hissetmesi gibi zor durumlarına dikkat çekiliyor. Yazar, 'Adam'ın çirkinliğine, sevgi dolu yüreğine karşın, Firdevs'i çok güzel ve kendini beğenmiş bir karakter olarak anlatıyor. Ahmet Rasim esasen, anlattığı bu kısa hikayenin özünde evliliğin, sevginin önemine dikkat çekiyor.
'Adam'ın sevgisini, yüreğinin güzelliğini anlamayan ve onun çirkinliğini bahane ederek terkeden, kendini beğenmiş Firdevs'e ise en güzel cevabı; yine çocukken geçirdiği çiçek hastalığı sebebiyle gözlerini kaybetmiş ve karısı tarafından terkedilmiş 'Aşık Veysel Baba' veriyor:
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa...
İyi okumalar...