Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“insanlar aç, muhtaç, cahil ve hurafelere inanırsa bize itaat ederler.”
Kendinize gelin, uyanın. Daha açık söyleyeyim; insanları öteki dünyanın cezalarıyla korkutmazsak, hayatın zorluklarına katlanmaları için yüreklendirmezsek, bu dünyada süngü, yumruk, tepelemekle yıldırmazsak, yarın başımız belada demektir.
Sayfa 85 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kültürel, bilimsel ve sosyal hiçbir faaliyette aklımızı kullanmıyoruz. Sanatımız çanak çömlek yapmak, kurumlarımız nuh nebiden kalma, felsefemiz şüpheler, hatalar üstüne tartışmak, yemeğimiz ciğer tava. Ne zevk var, ne sanat, ne de mutluluk. Hep hırsızlık, hep üçkağıtçılık, hep ağıt yakma. Kokuşup parçalanıyoruz. Sufisiyle, dervişiyle, yaşlısıyla, genciyle, esnafıyla, dilencisiyle hepimiz para ve makamın büyüsüne kapılmışız; hem de en utanç verici ve çirkin şekliyle.
Sayfa 66 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yaşamak acayip bir şey; ticari malmış gibi yapışmış bize; yakamızı bırakmıyor. Nedendir bilmem; şu canlılar günlük yaşıyor ve yarını düşünmüyorlar. Hiçbir şeyi depolamıyorlar; beklentileri de yok.
Sayfa 64 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Mollanın eline bir testere geçecek olsa, testerenin dişleri birbirini yer, derler. Dünyadaki bunca suç, bunca katliam, bunca yağma din adına yapıldı, yapılıyor da.
Sayfa 46 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İtikat, din, ahlak, bunların hepsi laf salatası. Ama takiye yapmak gerek. Çünkü halk için önemlidir. İnsanlara itikat gerek; yular takmak lazım onlara. Yoksa toplum dediğin bir engerek yuvasıdır; nereye elini soksan; sokarlar. İnsanlar itaatkar, kaza ve kadere itikatlı olmalı ki sırtlarında güven içinde iş yapmak mümkün olsun.
Sayfa 45 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hacı dine diyanete inanırdı. Öte taraftan kim geriye gelebilmiş? Eğer hakikat payı varsa! gibi sözleri kendi kendine söylese de, tıpkı siyasi görüşlerinde olduğu gibi ahiret fikrine de belli belirsiz bir inancı vardı. Hac, namaz ve oruç parayla satın alabilen şeyler değil miydi? Demek ki her kimin parası varsa, iki dünya saadeti de onun için var demekti. Buna karşılık, dini diğer insanlar için gerekli bir şey olarak görürdü. İnsanların içine girdiği vakit takkiye yapar, başka bir maske takınırdı.
Sayfa 70 - Karbon YayınlarıKitabı okudu
Nuhun Gemisi
Yolda bir kaz almıştık bir köyden…Pişirelim dedik. Kazı kaldırdık koyduk ocağa, İstanbul’a indi Hacı Ağa. Kaz kalktı kaçtı bucağa. Kırk gün oldu kayna deriz kaynamaz Anadan aldık sacı. Pişirmek için kazı. Kazın gölde kaldı gözü. Kırk gün oldu kayna deriz kaynamaz Kazın kanadı yapçacık. Eti kemiğinden berkçecik. Ne kazan koydu,ne kepçecik. Kırk gün oldu kayna deriz kaynamaz Dokuzumuz çalı çeker. Sekisiniz altın yakar. Kaz kaldırmış başın,bakar. Kırk gün oldu kayna deriz kaynamaz Kırk birinci gün pişti.Bizde yedik doyduk..
Sayfa 146 - YkyKitabı okudu
Bütün bu zorluklara rağmen bazı Tatar Mirzaları Rus prensiplerine adapte olarak sivil ve askeri sahalarda devlete hizmet ettiler. XIX. yüzyılın sonlarında üç Tatar Mirzası müşavir olarak görev yapmışlardı: Tavriçeskaya oblast’ın Tatar asilzadelerinin başkanı olarak Memetşa Bey; bölge mahkemesi üyesi olarak Kazindar Memet Ağa; mahallî sulh mahkemesinin Tatar kısmı müdürü olarak Temir Ağa. Bunlara ilâveten beş tane Tatar hâkim yardımcısı da vardı: Kutluşa Ağa, Hacı Kazi Ağa, Memetşa Mirza, Kamit Ağa ve Caum Ağa
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.