Herkese merhaba!
Hacı Aga! Hırsın, kibrin, fesatlığın, nankörlüğün, aşağılığın, kısacası ne kadar olumsuz yakıştırma varsa hepsinin ete kemiğe bürünmüş hali Hacı Aga… Güç kimdeyse onun yanında yer alan, kelimesin tam anlamıyla “günün adamı” olan bukalemun Hacı Aga… Nereden, nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
Sadık Hidayet, bu eserinde insanoğlunun kendi çıkarları için elinden geleni, hatta elinden gelenin de fazlasını yapmaktan asla geri durmayacağını gözler önüne seriyor. 1940’lı yıllarda geçen hikâyede Hacı Aga, İran ve benzeri ülkelerde (işin aslı, Türkiye’de de) dinî, millî ve manevî değerleri, siyasi emelleri ve kişisel çıkarları uğruna sonuna kadar sömüren, her türlü ahlaksızlığı, yolsuzluğu, usulsüzlüğü kendine hak gören, yüzsüzlükte zirve yapan kan emici tipleri temsil eden bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Hacı Aga bununla da kalmayıp halkı kandıran, insanların duygularını, mallarını, paralarını çalan ve kullanan, kendi gemisini yürütebilmek için bütün değerleri hiçe sayan, insanları istediği gibi yönlendirebilmek için onların kendisine ve kendisi gibilere muhtaç olduğunu hissettirme çabası içerisinde olan, bir milleti idare edebilmek için dini kullanmak ve halkı uyutmak gerektiğini savunan, tamamen menfaatçi olan ve paraya tapan, aynı zamanda kadınları da yok sayan adi bir kişiliği temsil ediyor.
Biraz canınızı sıkabilecek ve sinirlerinizi bozabilecek olsa da yer yer aşınalık da hissedebileciğiniz bu harika eseri okumanızı tavsiye ederim.
Herkese bol kitaplı günler dilerim!