Jean-Christophe Grangé, ın kitaplarına karşı dayanılmaz bir ilgim var.Kitaplarının tamamını okudum ve bir iki kitap hariç kitaplığımda var.Çok sevinerek aldığım bir kargo ile ulaştım kitaba.Sizlerle de bu kargo hikayesini paylaşmıştım.Kısa bir sürede kitabı bitirdim.Doğrusunu söylemek gerekirse bazı büyük yazarların kendi çizgilerini beğenmeyip daha da kendilerini ispat etmek için çizgilerini değiştirmelerinden sıkılmaya başladım.Aynı durum Dan Brown un son kitabında da yaşadım.
Fazla ve gereksiz detaylarla boğuşturdu beni.Karakteri olmadık sarmallarda dolaştı ve dolaştırdı beni. Cineyet Büro Amiri Corso ve ekibi, striptizci cinayetlerini araştırma görevini üstlenir. Katil, bir striptiz kulübünde çalışanları hedef almış ve alışılmadık yöntemler kullanarak canice öldürmüştür kurbanlarını. Corso'nun araştırmaları bir sonuç verir ve karşısına eski mahkum, yeni ressam (!) Sobieski çıkar. Sobieski'nin sözde resimleri, ünlü ressam Francisco Goya'nın tarzını çağrıştırır. Hem de ne çağrışım! Öldürülen kızların, ressamla olan bağlantısı nedir?
Corso, ressamla düellosunda başarılı olabilecek midir?
Gerçek, saf kötülükle karşılaşan kurbanların sırrı çözülecek midir?
Doğrusu beklediğim Garange tarzı değildi.Yine de keyifle okuyacağınıza eminim.Benim yorumlarım asla size bıtkınlık vermesin.Herkes aynı yemekten,aynı zevki almaz değil mi?
Kitaptan bir alıntıyla noktayı koyalım.
“EN KÖTÜYE HAZIRLIKLI OLUN,GERÇEK SİZİ ASLA ETKİLEMEZ.”
İyi okumalar.