Babanın yapmadığı kalmasın, anne dizilerde... Soruyorum o çocuk ne olacak? O kardeşlerle burada biz muhabbet ediyoruz! O annebabalar cehenneme giderlerse başka sebep aramasınlar! Kendi yaptıkları amelleri evlatlarının taklit etmesi kâfidir. Hadi yoldan çevirin bir genci ve şu soruları sorun: “Kardeşim kadere iman nedir, açıklar mısın?” “Meleklere iman nedir, açıklar mısın?” Sizin yanınıza gelsem, evinize arabanıza el koysam, onların sizin olduğunu ispatlarsınız değil mi? Elinizde bir tapu veya bir ruhsat olur değil mi? Peki hak Peygamberin ispatı yoksa nasıl olacak bu iş? Arabanı ispatlayıp Peygamberinin davasını mı ispatlayamıyorsun? Bu Kur'an neden hak kitap sorsanıza etrafınıza? Cevap ne gelecek? Çok vahşet cevaplar göreceksiniz. Soruyorum nasıl olacak bu anne babalar? Ölümü görüyor musunuz? Anne, baba, ata, dede... Bir kişiyi ortada bırakmaz bu ölüm.
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu... otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne dedim, hadi çay koy da içelim...
Reklam
Pardon da ne değişecek kızınca? Çocuğa kızınca, kısıtlayınca, bağırınca, hatta söyleyelim hadi , bunu yapanlar da var ; vurunca , hakaret edince çocuk daha mı çabuk büyüyecek...? Ha bu sene rahatlarım , ha seneye rahatlarım diye ümit ettikçe zaman daha çabuk mu geçecek? Çocuk sahibi olmak böyle bi şey. Sevgiyle alakalı. Sevdiğin birini düşünmekten, onun için çabalamaktan, onun için bi şeyler yapmaktan, sabretmekten geri durmazsın. Hele ki bu çocuk sevgisi olsunn ...
"...hadi şu yağlı tabak yığınınlarını ortadan kaldıralım ve sanki bunu yapmak çok hoşumuza gidiyormuş gibi davranalım."
Sonra her şeyimiz oldu. Yokluğun zenginliğini unuttuğumuzdan, dilimize de bir söz pelesenk oldu, “Ben çok yokluk yaşadım, çocuğum yaşamasın.” Yaşatmadık. İyi bir şey yaptığımızı sandık. Her sabah televizyonu rahatça açmaya başladı evlatlarımız. Kahvaltıya tabletleri eşlik etti. Yolculukta son model telefonlarımızı verdik ellerine korkusuzca. Okula yollarken akıllı saatler taktık kollarına. Tabii çocuğum, dedik. Eksik kalma. Yenisi mi çıkmış o cihazın, hemen alalım. Oyun mu indireceksin, getir şifre gireyim. Çizgi film mi izlemek istiyorsun, sen aç ben mısır patlatıp geleyim. Evlatlarımızın zihinleri makinalar tarafından ele geçirildi böylece. Yavaş yavaş da değil üstelik, gayet hızlı geçirildi ele. Hayal kurma yetileri ellerinden gitti önce. Hepsi aynı karakterden, aynı bebekten, aynı oyundan bahsetmeye başladı. Gözlerini kapattıklarında dün gece izledikleri çizgi film geldi akıllarına. Hayal güçlerinin ardından oyun kurma becerileri yok oldu. “Hadi yavrum azıcık oyna kardeşinle.” diye her seslenişimiz aynı cevapla karşılık buldu, “Ne oynayacağız anne, aklıma hiç oyun gelmiyor.” Nasıl gelmiyor yavrum, diyemedik. Bunca oyuncağın arasında nasıl oynayacak bir oyun bulamıyorsun. Dikiş diken makinan bile var. Düğmesine basınca yürüyen robotun var. Kumandayla çalışan araban var. Nasıl gelmiyor aklına bir oyun? Diyemedik. Bunun yerine iyi o zaman git de televizyon izle azıcık, niye başımda söyleniyorsun sıkıldım diye, dedik. Aferin bize, bu gurur hepimizin .
Bu çocuk milletinden anne babanın beklentisi hiç bitmez. Önce, hadi artık doğsa, dersin, doğar. Aaah bir kırkı çıksa, dersin, çıkar. Bir gülmeye başlasa, dersin, bakar, güler. Bir otursa, dersin, oturur. Bir emekleyeme başlasa, dersin, emekler. Bir yürüse, dersin, yürür. Bir otursa, dersin, bir otursa, ahhh birazcık otursa, ne olur azıcık otursa, oturmaz! Yürümenin tadını alan insan evladı bir daha oturmaz…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.