Batı sizi bir akrep gibi sokmuş. Müslüman dünyaya müslümanın verdiği bilgilerle bakmak sizde alerji yapıyor. İlle de Yahudi haber kaynaklarına bakacaksınız. Batı basınına bakacaksınız. Amerika’nın ağzıyla konuşacaksınız. Hiç bu ağız son nefeste kelime-i tevhidi hatırlayabilir mi? Hadi hadi insanı günaha sokmayın.
"Ben hikâyeciyim diye sizden ayrı şeyler düşünecek değilim. Sizin düşündüklerinizden başka bir şey de düşünemem. O halde bu adamın hikâyesi ne olabilir? Sakın benden büyük vakalar beklemeyin, n’olur? Aşkın birçok rengi vardır. Mavi, koyu mavi, kapalı mavi, açık mavi, deniz mavisi, havuz mavisi, okyanus mavisi, gökyüzü mavisi… Sen yeter ki iste! Hadi gülümse, bulutlar gitsin!"
Hayat hep böyle işte,
Eşini bulamadığımız yarımlarla dolu...
Kiminin " Hadi kalk da bir çay koy. " diyeceği yok...
Kiminin de " Çay koyunca" içmek isteyeni...
yaraları sağaltan türkülerin bağrından bir infial uyanıyor
bu mısralar o infialin suç ortağı olmalı
diyorum ki ölüsü çirkinleşmiyor çocukların
hepsinin kanından bir pay âdem’in ilk oğluna
ikinci oğluna güzelliğinden.
benim sabah-ı şerifle boyanan duvarlarım vardır
annemin gece uyanıp dili damağında Allah deyişi
çift tesbihle saldırışı kâfir
Bir siyasi partiye kayıtlı olsa, bir taraf tutsa, kendine kendisi için bir siyasi hedef seçmiş olsa hadi neyse. Adam adalet ve fazilet diye diye okkanın altına girecek, sonunda belki de kendini feda edecekti.
Niğde otogarındayım, feci cişim var. Niğde aydoğanlar turizmi tercih ettiğimden herkes niğdede iniyor, niğdeden biniyor. Bu kadar kişinin valizi 3000 yılda indirilir ben de 100 kez işerim diye kimseye bi şey söylemeden içimde hafif bir otobüsü kaçırma korkusu ile tuvalete gidiyorum, 10 tl verdiğim işi hallederken bile ulan otobüsü kaçırsam korkunç olmaz mıydı diye düşünmeden edemiyorum. Sonra otobüs kaçırmanın maddi manevi bedellerini düşünerek koşarak çıkıyorum tuvaletten. Ne görsem beğenirsiniz? OTOBÜS YOK! ŞOK ABI NAPICAM BEN SAKA MI ** diyerek yazıhaneye koşuyorum. OTOBÜS BENZIN ALMAYA GİTMİŞ GELECEKMİŞ !!! Hani her zaman yol kenarında rastgele bi benzinliğe giren otobüsün bugün yolcu indirme bindirme esnasında benzin almaya gidesi gelmiş... Gerginlik ve bi miktar şaşkınlıkla karnı tok ve dinç otobüsümün kalkmasını ve yola devam etmesini beklerken aklıma gelen şuydu: Acaba Allah yukarda ne kadar gülmüştür?
"hele şuna bak hele bak nası koşuyo otobüsü kaçırdım sanıyo NFJGKDKSKKWKFKFKXKSKWKKDDKQHAJFJDJS ayyyyhhhh iyi güldüm JFJDKKQKDKFKFKDLAD hadi bin hadi geldi otobüsün hadi JFJCKXKSKSKKKFKCKXKSKA"
Eksik bir yüz
Tükenmez kalemin maviliğinde
Tek gözler
Yarım burunlar
Biraz dudak
Hangi kadınlar bunlar
Hiç görmediğim
Birbirine benzer
Ben miyim?
Belki.
Tükenmez kalemin izlerinden de gidilir mi?
Emre idi,
İlk o başlattı
İri gözlerin altında
Yarım kalan kadın yüzlerini
İlkokuldaydık daha
Üstelik şu meşhur çizgi kadınlar da yoktu
Şimdi arayıp bulsam
Hadi biz de tükenmez biraz kadın yüzü basalım çizelim her yere diye
Dali bıyıklarıyla güler
Herkesin beklentisini boşa çıkarmış
Bu kadına.
Şermin Yaşar sosyal medyadan tanıdığım bir yazar. Biz onu taa Oyuncu Anne zamanlarından biliyoruz. Sosyal medyada paylaşmış olduğu yazılardan kalemi kuvvetli ve üretken bir yazar olduğu anlaşılıyordu.
Fakat…
El Yapımı Sihirli Değnek kitabı bu konuda beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Belki de yazarın ilk kitaplarından olmasının bir etkisi vardır bu durumda ancak beğenmedim diyebilirim.
Kitapta yer alan yazıların çoğu yazarın sosyal medyada paylaşmış olduğu yazılardan alınmış (kitap yayınlandıktan sonra yazar paylaşmış da olabilir ondan emin değilim) Bu durum yazarın sıkı takipçileri için biraz can sıkıcı tabi.
Eee ben bunu sosyal medyadaki sayfasında okumuştum zaten diyorsunuz.
Açıkçası bana biraz ‘’bu yazılar güzel etkileşim aldı neden bunları kitaplaştırmayalım’’ fikrinden doğmuş bir kitap gibi geldi.
Bir de hani sayfaların büyük çoğunluğu boş olan, kalan ufak bir kısmına da aforizmalar serpiştirilmiş reklam kokan kişisel gelişim kitapları var ya, heh işte bana o kitapları anımsattı. bu durumda da belki yazarın eskiden reklam yazarlığı yapmış olmasının bir etkisi olabilir. Hadi kalk, yapabilirsin, başarabilirsin, bilmem ne kuşları taaa nerelerden çer çöp toplamış yuvasını süslemiş güzelleştirmiş, sen niye yapamayasın tarzı gazlamalara maruz kalabilirsiniz. Şimdiden uyarmış olayım.
Dediğim gibi yazarın ilk kitaplarından biri, o yüzden ilklerin kusuru olmaz diyorum ve diğer kitaplarına da şans vermeyi düşünüyorum.
Bu sırada kadının “evlilik” dediğini duyuyor , “hem talihtir hem talihsizlik; hem uğurdur hem de bir lanet. Sen evlilik düşünüyorsun herhalde kızım. Kötü bir şey söyleyip aklını karıştırmak istemem. Gönlünü çalan birisi var mı?”
Gönlünü çalan ha! Şu eski klişelerdeki naifliğe gel de bayılma ! Gönlünü çalan , gönül hırsızı, seni çapkın seni dönemi , ne hoş!
“Nasıl hem iyi hem kötü “ diye sormadan edemiyor Zehra . Kadın acı acı gülümsüyor , ona kendi çevresinden , Anadolu’dan bir atasözüyle cevap vereceğini söylüyor ve “ağzında balı olanın götünde iğnesi olur .” Diyor. Hadi şimdi otur düşün bakalım , ne demek istiyor .
Psikoloj ve Din ayrı ayrı başlık olarak, sıkça merak edip araştırma yaptığım ve çokça sevdiğim iki konu. Dolayısıyla ikisini de tek bir kitabın ismi olarak görmek beni okumam hususunda oldukça iştiyaklandırdı. Burda da çokça alıntı ve incelemelerine denk geldiğim bir eserdi, şimdi zamanı hadi okuyayım dedim :)
İsviçreli bir papazın oğlu, Charles
Şimdi bu yazacağım şeyler çok özel şeyler ama keşke tüm başarılı, zeki, statü sahibi, üst segment kadınlara duyurabilsem diyeceğim, defalarca tecrübe ile sabitlenmiş çok önemli bilgiler. Eğer toplum içinde eğitimiyle, zekasıyla, kültürüyle, yeteneğiyle, maddi kazancıyla ve biraz da tabi güzelliği ile çok sivrilmiş, her yönden hiçbir eksiği olmayan