Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
#Masa da masaymış ha#
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu........
Edip Cansever.
Bir bahar akşamı kursağında kaldıysa hevesin, incindinse en dirençli yerinden, hırsıza kilit dayanmadıysa ve heba olduysa emeklerin, düşlerinin kırıkları kıymık gibi batıyorsa kalbine, dibi görünen bir rakı şişesi, mürekkebi kurumuş bir dolma kalem, kökü çürümüş bir çiçeğin saksısı gibi işe yaramaz, mühürsüz bir zarf kadar tanımsız kalakaldıysan bir bahar akşamı, kapıyı aç ! Bulutlar girsin !
Mevsimidir hayat fışkırır baharın damarlarından.
Bir avuç çağla badem taşı cebinde.
Bir bebeği kokla.
Bir çocuğu güldür.
Bir yaşlıyı sevindir.
Bir dostun neşesine ortak ol, bir yabancının derdine derman.
Bir kitabı otobüste unut, senden sonrakine armağan. Birine sımsıkı sarıl.
Cam kenarına ekmek kırıntısı koy.
Uçurtma yapmayı öğren.
Islık çal.
Küfür et, ağzında açan bir çiçek gibi.
Aşk mektubu yaz.
Isırarak elma ye.
Bir tribün marşını ezbere söyle.
Kırkikindilerin hakkını ver, şemsiyeni evde unut. Denizleri düşün.
Taşı çatlatan sabır değil, umuttur;
Umudunu çalanları “yürü bre hızır paşa" de.
Birkaç dost bul, halaya dur.
Nasıl yenildim deme.
Ne öğrendim de.
Kalbine güneşi asanlardan ol.
Tükenme !
çay dedin de
şu dünyada üç güzel şey
biri güldür biri baldır biri çay
koklasam gülü, yuma yuma gözlerimi koklasam yesem balı, yârimi öper gibi
baksam çayın rengine
hele de akşam akşam hele de günbatımı hele de ufka yakın
halaya kalkarlardı bilcümle nakışlarım dünyayı kuşatırlardı
….
Çıkardığınız her sesin dinlendiğini, karanlıkta görünmeyen hareketler dışında her davranışınızın takip edildiğini bilerek yaşamak zorundaydınız, bu şekilde yaşıyordunuz.