_Aaaaaa!Erkek çocuk mavi kundağa sarılır!Siz niye siyah kundağa sardınız? _Bebeğin kundağı mundağı yok!Bebek çıplak görmüyor musun!
. . .MASA DAAA MASAYMIŞ HAAAA. . .
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. #Masa da masaymış ha# Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu........ Edip Cansever.
Reklam
TÜKENME
Bir bahar akşamı kursağında kaldıysa hevesin, incindinse en dirençli yerinden, hırsıza kilit dayanmadıysa ve heba olduysa emeklerin, düşlerinin kırıkları kıymık gibi batıyorsa kalbine, dibi görünen bir rakı şişesi, mürekkebi kurumuş bir dolma kalem, kökü çürümüş bir çiçeğin saksısı gibi işe yaramaz, mühürsüz bir zarf kadar tanımsız kalakaldıysan bir bahar akşamı, kapıyı aç ! Bulutlar girsin ! Mevsimidir hayat fışkırır baharın damarlarından. Bir avuç çağla badem taşı cebinde. Bir bebeği kokla. Bir çocuğu güldür. Bir yaşlıyı sevindir. Bir dostun neşesine ortak ol, bir yabancının derdine derman. Bir kitabı otobüste unut, senden sonrakine armağan. Birine sımsıkı sarıl. Cam kenarına ekmek kırıntısı koy. Uçurtma yapmayı öğren. Islık çal. Küfür et, ağzında açan bir çiçek gibi. Aşk mektubu yaz. Isırarak elma ye. Bir tribün marşını ezbere söyle. Kırkikindilerin hakkını ver, şemsiyeni evde unut. Denizleri düşün. Taşı çatlatan sabır değil, umuttur; Umudunu çalanları “yürü bre hızır paşa" de. Birkaç dost bul, halaya dur. Nasıl yenildim deme. Ne öğrendim de. Kalbine güneşi asanlardan ol. Tükenme !
çay dedin de şu dünyada üç güzel şey biri güldür biri baldır biri çay koklasam gülü, yuma yuma gözlerimi koklasam yesem balı, yârimi öper gibi baksam çayın rengine hele de akşam akşam hele de günbatımı hele de ufka yakın halaya kalkarlardı bilcümle nakışlarım dünyayı kuşatırlardı ….
• Önce elinizi vicdanınızın üstüne şöyle bir koyun…. Koydunuz mu? Haaaa işte ondan sonra bir düşünün. Eliniz vicdanınızın üstünde… Ondan şaşmayın… •
Halada yaşıyoruz..
Çıkardığınız her sesin dinlendiğini, karanlıkta görünmeyen hareketler dışında her davranışınızın takip edildiğini bilerek yaşamak zorundaydınız, bu şekilde yaşıyordunuz.
Sayfa 7 - Anonim yayıncılık
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.