Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sedâ

sedâ
@hamnebinti
uzun bir seferdeyim gücüm yetene kadar
Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor: "Geçim imkânlarının genişlemesini ve ömrünün uzun olmasını isteyenler, akrabalık bağlarını gözetsinler."
Reklam
Kıyamet günü şu dört kimse hesapsız olarak cennete girer: 1. İlmi ile amel eden âlim 2. Hacca varıp dündükten sonra ölünceye kadar günah işlemekten titizlikle kaçınan kimse 3. İslam dininin izzetini korumak için savaşta şehit olan kişi 4. Helal yollardan kazandığı maldan, gösterişe kapılmaksızın Allah (c.c.) yolunda bağışta bulunan cömert kimse. Bu dört kimse kıyamet günü, 'Sen mi daha önce gireceksin, yoksa ben mi?' diye cennet kapısında tartışacaklardır.
Sayfa 58
"Ben sevilmek ve sevginin çevresinde olmak istiyorum" oldu. "Huzurlu bir varoluşu deneyimlemek istiyorum." Bir an duraksadı. Çevremdekilerin endişelerine ve önemsiz saçma etkileşimlerine maruz kalmak istemiyorum. Para konusunda kaygılanmak istemiyorum. Özgür olduğumu hissetmek istiyorum. Yalnız olmaktan bıktım. Evrendeki diğer varlıklar için bir anlam ifade etmek istiyorum. Bir nedenden ötürü var olduğumu bilmek ve cennette -ya da onu nasıl adlandırıyorsanız, orada- Tanrı'nın planının doğru ve uygun bir parçası olmak için üzerime düşen rolü oynamak istiyorum.
Sayfa 29

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Allah'ı sevmenin alameti Kur'an-ı Kerim'i sevmektir. Allah ve Kur'an sevgisinin alameti ise Peygamberi sevmektir. Peygamber (a.s.m) sevgisinin alameti ise sünneti sevmek, sünneti sevmenin alameti ahireti sevmek, ahireti sevmenin alameti dünyadan hoşlanmamak, dünyadan hoşlanmamanın alameti de ahiret azığı olacak kadarının dışında ondan uzak durmaktır.” / Sehl
Sayfa 22
Ebu Leys es-Semerkandî' der ki: Allah korkusunun yedi alameti vardır: 1. Dilde görünür. Allah'tan korkan bir kul dilini yalandan, dedikodudan, kovuculuktan, iftiradan ve boş konuşmaktan korur. Bunların yerine O'nu zikirle, Kur'an okumakla ve ilmi konuşmalarla meşgul eder. 2. Kalpte görünür. Allah korkusu taşıyan kul
Reklam
Hz. Peygamber'in (as) yeni şehirde inşaya camiden başlaması sadece ibadet mahalli inşa etmek değil, bir mekanı yere çevirme, böylece orada anlam oluşturma, mekandaki titreşimi başlatma, iki dünya arasında bir sınırda olma fikrini, yani tam olarak kutsal olanın bu dünyadaki deneyimini çağırma girişimidir.
Sayfa 11 - KetebeKitabı okuyor
Günler, niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım.
Abdullah İbn Mes'ud radıyallahu anh'ın hadis rivâyet ederken damarları şişer, terler, gözleri yaşarır ve titrerdi. Rivâyeti bitirdiği zaman da "Resûlullah böyle veya buna yakın ya da buna banzer (bir lafızla) buyurdu" ihtiyat cümlelerini ilâve etmeyi ihmal etmezdi. Bu ihtiyatı birçok sahâbîde görmekteyiz.
Bir kere tebliğ, her duyduğunu her vesile ile her önüne gelene söylemek değildir. Onun da kendine has kural ve kayıtları vardır. Özellikle tebliğ konusu Hz. Peygamber'e ait sözler, açıklamalar, hükümler ise, mesele daha da nezâket kesbeder ve daha fazla titizlik ister.
"Bildiği bir şey kendisinden sorulduğunda onu gizleyen, Kıyamet günü ateşle gemlenir!" buyurmaktadır.
Reklam
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem konuya ait teşvik ve tavsiyelerinden birinde; "Sözümü işitip güzelce belleyen ve bellediği gibi başkalarına ileten (tebliğ eden) kimsenin Allah yüzünü ağartsın!" buyuruyordu.
Sünnetsiz bir İslâm kimlik ve kişiliği düşünmek mümkün değildir.
İnsanca yaşamak, kendini gerçekleştirmek ve hayatını yeniden inşa etmek yeni uygarlık arayışının çabalarıdır. İnanç konusuna, akıl ve eleştirel yaklaşımın ön planda olduğu, mezheplerin ve dinlerin üstün bir tutum ve bakışla değerlendirildiği şekilde bakmak gerekir. İnanç denildiğinde dogmatik olan, mitolojik yönleri ağır basan, sorgulanamayan inancı anlamak yeterli olmayacaktır. Sorgulanamayan, bilimsel yöntemlerle test edilemeyen, üzerinde çalışma yapılmamış, akıl yürütme yöntemleri ile incelemeyen hiçbir inanç sağlam değildir. Sağlam olmayan inanç temeline oturmuş din ise, insanın psikolojik sağlığında kalıcı bir etki bırakmaz ve iyi bir yol gösterici olmaz.
Sayfa 14 - Timaş YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Efendimiz ﷺ Âişe annemizi bu kadar çok sevmesine, bu sevgiyi her zamanda belli etmesine rağmen Âişe annemiz yine de bazen Efendimiz'den ﷺ bu sevgiyi duymak istedi. Bundan dolayı bazen "Yâ Resûlullah! Beni seviyor musun?" diye sorar, Efendimiz de "Evet, yâ Âişe! Tabii seviyorum!" diye cevap verirdi. Hz. Âişe annemiz daha ötesini de duymak istediği için bu sefer "Yâ Resûlullah! Beni nasıl seviyorsun?" diye sorardı. Cevap nasıl geliyordu biliyor musunuz? "Kördüğüm gibi!" Bu cevap Âişe annemizi çok sevindirirdi. Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti bu! Alcağı cevap onu çok mutlu ettiği için Hz. Âişe sık sık sorardı: "Ey Allah'ın Resûlü, kördüğüm ne âlemde?" Efendimiz'in ﷺ verdiği cevap ise annemizi âdeta kendinden geçirirdi: "İlk günkü gibi.." (Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, II, 44.)
Sayfa 460 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
Hz. Aişe (r.anha)
9 yıl süren bu evlilik acısıyla tatlısıyla fakirliğiyle zenginliğiyle, kavgasıyla barışıyla, sevinciyle hüznüyle örnek olan bir evlilik..Bunları okuyunca siz demiyorsunuz değil mi peygamberin evinde kavgamı olur, acılık mı olur? Peygamber'in evi olsa bile onlar da birer insan, dolayısı ile onların evinde de herkesin evinde olan bazı hadiseler yaşanabilir. Bundan dolayı evlilik deyince öyle birilerinin gösterdiği gibi tozpembe bir hayat yoktur. Evlilik dediğiniz şey bir ibadettir, hangi ibadetin külfeti yok ki evliliğin de olmasın. Dolayısıyla bu meseleyi hayali şeylerden hakikate taşımamız gerekir, beklentilerimizi makul bir noktaya getirerek Saâdeti elde etmemiz gerekir. İşte Peygamber'in evi bize bunu da öğretir.
Sayfa 454 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
155 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.