Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Handoşunkitaplığı
Handoşunkitaplığı
@handosunkitapligi
Bookstagram Adresim: handosunkitapligi lütfen takip etmeyi unutmayın
Üniversite
Çorlu
38 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Erguvan Kırıkları
Kitap Yorumum:
Erguvan kırıkları ilk kez bir kutu kitap sayesinde tanıştım ve çok beğendiğim öykü kitabı oldu.
Kitapta 11 hikaye bulunuyor ve her hikaye birbirinden güzeldi günümüzden içimizden dramatik ama hepsinin sonu bir yere bağlanarak sonucunu bilerek bitmesi benim hoşuma gitti. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok iyi bir şekilde kitap içine çekiyor sizi ben severek okudum herkese tavsiye ederim
Umudun Beşinci Mevsimi
Kitap Yorumum:
Songül uysaldan okuduğum ilk kitap umudun beşinci mevsimi. Kitap adından anladığımız gibi umudun hep var olduğunu ne olursa olsun umudumuzu yitirmeden allaha sığınarak ve umuda tekrar tutunarak yaşamamız gerektiğini kitapta kısa hikayelerle anlatmış yazar. İlk başta anlam veremedim hikayeler meğerse başka başkaymış. Hikayeleri çok beğenmedim klişe geldi bana açıkcası. Kitabı o yüzden pek sevemedim. Herkeste görmüştüm diye merak etmiştim ama hayal kırıklığına uğradım biraz açıkcası.
Gençlik romanı okumak isteyenler yoruma koşsun.
Konusu şöyle;
Beyah annesiyle karavanda yaşamaktadır ta ki annesinin başına bir olay gelene kadar. Beyah bu yüzden yıllardır görmediği babasının yanına gitmeye karar verir.
Beyah babasının oturduğu sahil kenarında Samson ile tanışır ve çıkmaya başlar ve sonra Samson suçu yoktur ya da hata hatadan dolayı hapse girer. Altı yıl sonra tekrar Beyahla kavuşurlar. Daha fazla anlatmayayım okuyun siz
Kitap sade bir dille yazılmıştı ama inanılmaz sürükleyiciydi. Rs’den bile çıkarır bu kitap sizi inanılmaz kolay okunuyor tam bir çerezlik kitap.
Hem duygusal hem aşk sevenler çok beğenecektir kitabı. Ben duygusal açıdan sevdim açıkcası.
Okur Takip Önerileri
Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor gerçekten çok kısa ama içinde her hikayeyi anlatan resimler ile beraber. Kitabın konusu ise üçüncü bir ağızdan anlatım ile erkeklerin hikayelerinden oluşmakta. Çok sade bir dil ile yazılmış kitap. Gürcü edebiyatından bizlere çevrilmiş. Çok değişik bir kitaptı okusanızda olur okumasanızda ama sanki okuyup kendiniz karar verin. Birkutukitap aylık kutusundan çıktı.
Juvenil
Kitap yorumum:
Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor ama hepsi birbiriyle bağlantı içinde sürüyor tüm hikayeler kısacık ama verdiği mesaj ve içerik kocaman.
Kitap balkondan düşerek ölen erkek kardeşine atfetmiş olan yazarın kalemini okuyoruz.
Cem bey kitabında yalnızlıktan dem vururken pişmanlığıda ele almış pişmanlığın içinde de komedi yer yer okurken hem güldüm hem hüzünlendim. Özellikle kardeşine olan sayfalarda.
Birkutukitap sayesinde tanıştım hem yazarla hem kitabıyla iyi ki okudum sizlere de tavsiye ediyorum.
Yabancı Kadın
Kitap Yorumum:
Yabancı Kadın kitabı ile birkutukitap sayesinde tanıştım. Kitabın konusuna gelcek olursak kısacık bahsedeyim spoiler vermek istemem. Karakterimiz Marusya’nın sebepsiz yere ülkesini terk edişini ve yeni ülkede bekar ve çocuklu bir kadın olarak yaşam mücadelesini okuyoruz.
Kitap hem hüzünlü hem de komik gibiydi. Ağlasam mı gülsem mi bilemedim.
Kitap hem akıp gitti hemde okurken beni bi tık zorladı Rusçadan çeviri olduğu için galiba çok yabancı terimler bi nebze yordu o açıdan sevemedim.
Ama lütfen elinize geçerse mutlaka okuyun bu kitabı tavsiye ederim.
Deniz Duası
Kitap Yorumum:
Hepimiz Khaled Hosseini’ni Uçurtma Avcısı kitabı ile tanıyoruz ya da Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı kitaplarıyla. Ben üç kitabını okudum yazarım ve bu son kitabı olan Deniz Duası kitabıylada sonunda buluştum okuma fırsatını buldum.
Kitaptan bahsedecek olursam;
2015 yılında eylül ayında Avrupadan Akdenize ulaşmaya çalışırken denizde boğularak cesedi kıyıya vuran masum bir bebek olan Aylan Kurdi’nin hikayesinden esinlenerek ortaya çıkmış bir kitap.
Kitapta Suriyeli bir babanın oğluna yazdığı kısa ama yürek burkan mektubundan oluşuyor. Kitap resimlerle destekleniyor en çok acıtan ise kitapta ilerleyen saylarda güzel bulduğunuz resimler ne yazıkki acıya bırakıyor kendini
Kitap konusu savaştan zulümden kaçan denizde yitip giden canlara masımlara mültecilere adanmış.
Kitabı okuyup bitirdikten sonra öyle bir yumru oluştu ki boğazıma ağlasan ağlanmıyor afalladım kaldım.
Kitaptan şu alıntı çok üzdü beni
“ Dua ediyorum Tanrı’ya
Tekneyi doğru yönde ilerletsin diye, kıyılar gözden kaybolup da bizler kabaran sularda, bir anda yutulacakmışçasına, bir çöp gibi yalpalayıp sallanırken.”
Ülkemiz elimizde huzurlu mutluyuz lütfen değerini bilelim koruyalım kollayalım ve her zaman dediğim gibi hepimiz ama hepimiz Yaşasın Cumhuriyet Yaşasın Türkiye diyelim kıymetini bilelim.
Sırça Köşk 13 hikaye 4 masal dan oluşan bir kitap.
Kitabı genel olarak beğendim özellikle 4 masalda değişik ve güzel geldi.
Kitaptaki hikayelerde bir çok konuya değinmiş Sabahattin Ali siyaset,eğitim, ve din gibi.
Kitaptaki hikayeler kısa ama dokunaklıydı.
Zamanında neden yasaklandığı belli kitapta altan alta o zamanın şartlarının bir nebzede olsa sorunlarını içeriyor.
Kitabı okurken su gibi aktı gitti kesinlikle herkes okusun diğer Sabahattin kitaplarına göre farklı ama güzel listenize eklemeyi unutmayın lütfen
Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar
Miraç Çağrı Aktaş ile bu kitabıyla tanıştım. Şans vereyim derken çok beğendim kitabı kitapta pes etmemenin kaybetsende acısa da öldürmeyeceğini umudun tükendiği halde pes etmemeyi ve bir çok konuyu keyifli bir şekilde anlatmış hiç sıkılmadan okudum konuların içine çok güzel örnekler ve alıntılar koyması açıkçası hoşuma gitti konuyla o kadar bağdaşan alıntılar ve hikayeler ki okurken bazıları aklıma kazandı.
Eğer okumadıysanız bir kere okuyun derim çünkü konular çoğumuzun yaşadığı olaylar gibi ama okurken bakış açınızı değiştiriyor.
Sizlere Miraç Çağrı’nın bir sözüyle paylaşımıma veda ediyorum “Düşmekten korkma düş, ayağa yine kalkarsın.”
Babaya Mektup
.
.
Kafkanın bir kaç kitabını okuyup beğenmiştim bu kitabıda yine yanıltmadı.
Kafkanın kitapta babasına yazdığı mektubu okuyoruz. Kafkanın babasına karşı hissettiği duyguları ve serzenişini okurken hissediyorsunuz. Gözlemci ruhuyla küçükken hatırladıklarını dahi babasına yazmış. Kafkanın babasının kafka üzerindeki baskısının halen daha psikolojisini bozduğunu söylüyor.
Kitap gayet akıcı çünkü okurken yaşatıyor. Ben çok severek okudum bir oğlun babasına bu denli hem öfkeli hem duygusal ilişkisini o yüzden herkes bir kere okumalı bu kitabı.
Gökler Bizim
...
Anna ve Rob’un tanışması ve zorlu çoçuk sahibi olmalarıyla Jack’e kavuşmalarını okuyoruz. Her şey çok iyi giderken bir gün Jack’in düşmesi ile hayatları altüst olur.
Kitapta bir babanın oğlu için nasıl çare aradığını ve nasıl çırpındığına şahit oluyoruz. Anna karakteri daha soğuk bir şekilde kabullendi başına gelenleri.
Kitapta daha çok baba-oğul ilişkisi okuyoruz mendilleri hazırlayın ama okurken ağlatan bir kitap
...
Sadık Bey
❁❁❁
Pınar Kür ile Sadık Bey kitabı sayesinde tanıştım. Kitabın akıcı bir dili var. Konusuna gelcek olursak;
Sadık Bey orta yaşlarda eşinden ayrılmış,yalnız bir adam. Sadık Bey’in iç dünyasındaki çelişkileri duyguları okuyoruz. Kitabın arkasında kızıyla olan ilişkisinden söz ediliyor ama çok konu olarak geçmedi.
Aslında kitaptan beklentim yüksekti ama tam beklentimi alamadım. Tavsiye eder miyim derseniz ederim eğer bi yerde bulursanız okuyun.
Yazarın kalemiyle anlaştım bi sıkıntı yok ama daha iyi bekliyordum.
❁❁❁
72 Koğuş kitabı ile Orhan Kemalin kalemi ile tanışmış oldum.
Kitabın konusuna gelicek olursak tüm hikaye bir hapishanenin 72. Koğuştaki odasında geçiyor. Koğuşta herkes çok yoksul ve koğuş içindede çok kötü durumdalardır. Kitabın ana karakteri Kaptanın başından geçenleri okuyoruz kitapta daha fazla anlatmayayım spoiler olur.
Kitap kısacık ve kolay bir dili var. Kitapta konular anca böyle hissettirilir okuyucuya yoksulluk, babayiğitlilik ve ikiyüzlülük gibi en ön duyguları okurken hissettim.
O yüzden gerçekten okumanız gereken bir kitap.
Bende diğer Orhan Kemal kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
Kitabın konusu ne Hande derseniz hemen birazcık bahsedeyim. Yazarımız trenlere hayran biri olarak hem tren anılarını anlatıyor hemde trenle ilgili şiir yazan yazarlardan hemde hemde hangi kitapta tren geçiyor onunla ilgili yorum yapıyor. Kitabı öyle duygu yüklü yazmış ki ben hiç trene binmeyen bir insan olarak içimde trenlere olan bir merak uyandı acaba dedim bende mi böyle hissederdim. Yazar hep Eskişehir İstanbul Ankara arası trenlerde gidip gelmiş. O yüzden hissettiği duyguları ve treni ele alarak kısa kısa yazılar yazmış. Kitabın konusu tren olduğu için sıkılırız demeyin gerçekten öyle hissederek yazmış ki yazar okurken sanki trendeymişçesine bir duyguya kapılıp okuyorsunuz. Kitapta trenlerle ilgili de resimlere yer verilmiş o yüzden kitap bir çırpıda bitiyor. Konusu hoşunuza gittiyse okumanızı tavsiye ederim.
Benim Albert Camus ile tanışmam bu kitabı ile oldu. Bu kitabı neredeyse okumayanınız yoktur çünkü ben okumak için çok geç kaldığımı fark ettim ve artık okumalısın dedim. Velhasıl kelam konusuna gelecek olursak her şey karakterimizin annesinin ölümüyle başlıyor ve cenaze gidiyor. Bi insan annesi ölünce nasıl hissizleşir nasıl duygularını bastırır anlamış değilim ama bu karakter sanki yabancı bir insan ölmüş edasıyla cenazede öylece duruyor. Ve daha sonra karakterin Cezayirli bir Arabı öldürmesiyle konu devam ediyor.
.
.
Mahkemede bir çok karakterin tanıdıkları gelir ve hakim onlara sorular sorar.
.
.
Karakterimiz hayatı yaşamı hiç önemsemeyen dünya yansa umrumda olmayan bir tip her şeye resmen razı geliyor. Bu benim sinirimi bozdu insan bi kendini müdafaa eder canım.
.
.
Daha çok ayrıntıya girmek istemiyorum diyeceğim o ki bu kitabı kesinlikle övdükleri kadar varmış kitapta bir çok özellik mevcut. Ses getiren bir baş yapıt kadar varmış eğer sizde benim gibi okumakta geç kaldıysanız kesinlikle okuma listenizin en üst kısmına koyup okumaya geçin.
Üç Adım Uzakta
.
.
“Hiçbir zaman dokunamayacağınız birini sevebilir misiniz?”
.
.
.
Stella akciğer hastası hayatının çoğu sürekli hastaneye gidip gelmekle geçiyor. Stella çok prensipli bir kız ve kontrolün kendi elinde olmasını çok seviyor. Çok çabalamasına rağmen hastalığına elinden bişey gelmiyor. Stella akciğer nakil listesinde olduğu için çok dikkatli olması gerekiyor ona enfeksiyon bulaşırsa listede çıkması söz konusu.
.
.
.
Will ise sadece hastaneden kurtulup Özgür olmak hiç bir şeye bağlı kalmak istemediğinden tedavinin çoğunu bile tam uygulamıyordu. Tek istediği reşit olunca kendi karalarını kendi vermek.
Stella ile Will hastanede tanışarak arkadaş oluyorlar ikiside kader arkadaşı.
.
.
.
Ama Will cepacia hastalığı kapmış o yüzden Stella’ya yaklaşması imkansız çünkü birbirlerine bulaşırsa ölümcül olabilir.
O yüzden aralarındaki mesafeye çok dikkat ediyorlar.
Kitabı okurken gerçekten yer yer üzüldüm yüzümde tebessümler oluştu. Konuyu daha fazla anlatmayacağım ama şunu söyleyebilirim ki bence sevmek mesafelerinde önüne geçerekte oluyor yeterki sevelim.
.
.
.
Kitabın konusu Aynı yıldız altında havasında geliyor ilk ama farklar var. Ayrım yap deseniz yapamam çünkü ikiside mükemmel içimizi ısıtan çok güzel kitaplar. Kesinle okumanızı tavsiye ederim ️
Aile Çay Bahçesi
.
.
Yekta Kopanın ilk defa bir kitabını okudum.
Kitabın konusu baba-kız ve kızkardeş ilişkisini ele almış.
Müzeyyen kardeşi doğana kadar çok uysal çok mülayim uslu bir çocuktur taa ki kardeşi Çiğdem’in olacağını duyuna kadar o anda dünyası başına yıkıldı oldu o anda Müzeyyeni bir hırs bürüdü.
.
.
Müzeyyen karakteri her ne kadar karamsar olsada
Aslında anlattıkları yaşadığı olaylar günümüzden ve çoğu insanların yaşadıkları olayları konu edinmiş.
Kitapta en hoşlandığım yer Müzeyyen’in kızkardeşi Çiğdem ile birlikte rakı içtikleri hoş sohbetleri bir nebzede olsa Müzeyyen’in o kardeşine olan öfkesinin yatışıp sohbet ettiği için sevindim.
.
.
Ah Müzeyyen bu öfken bu kinin olmasaydı belki de kardeşinin hayalindeki hayatı yaşamadığını anlardın.
Kitabın sonunda Müzeyyen ve babası Nejat Beyin konuşması içimi parçaladı.
.
.
Kitabı okurken nasıl bitti anlamadım çok akıcı bir kitaptı Yekta Beyin kalemini çok beğendim insan hiç sıkılmıyor okurken. Bence herkes okumalı bu kitabı hiç unutamayacağım bir kitap olarak kalıcak.
Ben PDF okudum en kısa zamanda kitabı alıp kitaplığıma ekleyeceğim
VerenGül
Kitap Yorumum:
Kitap iki kadın üzerinden gidiyor.
Ah Beren benim saf masum kızım. Beren kuaförde manikürcü olarak çalışan hiçbir kötülük düşünmeyen masun saf bir genç kızdır.
İdil kendi menfaati için kendini bile hiçe sayan bir karakter. İdil özel bir hastanede doktordur. İdil köklü zengin olan Evren Hancılar ile evlenir. Ama hiç hak etmiyor Evren Hancıları.
Beren kuaförde Fehime ablasının tanıştırmasıyla Hamza’ya sırılsıklam aşık olur ama başına geleceklerden haberi yoktur zavallı berenin.
Olaylar bundan sonra başlar. Beren için bundan sonra hiç gün yüzü görmez ah benim güzel kızım kötü yola düşer ve adı Gül olur.
Kitapta Gülün sahnelerini okurken içim burkuldu yüreğim dağlandı Ah Gül Başak saçlı kız başına gelmeyen kalmadı sen hiç bunları hak etmedin.
İdile gelecek olursak sayfaları hızlı geçtim bencillikte on numara Fehimeyi hiç söylemiyorum yatacak yeri yok onun Hamza’ya üzüldüm aslında para uğruna yapıyordu her şeyi paranın köpeğiydi.
Berenle Beril iki zıt karakterdir. Aslında her köşede Beril her şehirde Beren var kitap gerçekten çok güzel konulara değinmiş.
Kitap dizi olmalı ki böylesine hayatlarında olduğunu unutmamalı ve her şeyin sadece zenginlik olmadığını köşe başında böyle Beren’lerin elinden tutup yardım etmeliyiz ki nice kadınların nice Beren’lerin sonu berenin kaderine dönüşmesin Berende okusaydı belki hayatı bambaşka olurdu. Kitap hakkında diyeceklerim bu kadar iyi ki Özlem Abut Otluoğlunun kalemi ile tanıştım kaleminiz daim olsun iyi ki Beren ile yollarımız kesişti hiç unutmayacağım seni Başak saçlı kız
Fareler ve İnsanlar
Kitap Yorumum:
Bu kadar güzel bir kitabı niye bu kadar geç okuduğum için kendime çok kızıyorum...
Kitabın konusuna gelirsek spoiler vermeden anlatmaya çalışayım;
Mevsimlik tarım işçisi olan George ve Lennie’nin mücadelelerini okuyoruz. Lennie biraz diğer insanlardan farklıdır çünkü onda zeka geriliği vardır.
George Lennie’ye hep göz kulak olur başlarına bela getirmemesi için hep tembihler ama her zamanki gibi Lennie unutur en sonda çalıştıkları yerden yine Lennie yüzünden atılırlar ve bu sefer yeni işe girerler.
George ve Lennie’nin dostluğu oldukça sahiplenici şefkatli ve dostçaydı İkisinin de ortak bir hayali vardı lakin hayallerine kavuşamadılar. Lennie’nin en son ki felaketi yüzünden olanlar oldu.
Beni hayal kırıklığına uğratan yinede George’nin Lennie ye sahip çıkacağını zannetmiştim ama öyle olmadı. Kesinlikle öyle bir son olmamalıydı Lennie onu hiç hak etmedi.
Acaba gerçekten dostlar mıydı ?
Demekki hiçbir zaman dost olamadılar Kesinlikle onu hak etmedi dost dediğin bunu yapmamalıydı kitapta çok güzel konulara değinilmiş dostluk, ırkçılık ve üst sınıf ve alt sınıf ayrımı gibi bir çok konuya değinilmiş.
Gerçekten uzun bir ara geçtikten sonra tekrar tekrar okuyacağım kitap oldu kendisi ve uzun bir süredir hiçbir kitapta ağlamamıştım .Bu kitabın etkisinden uzun bir süre çıkamayacağım belli oldu.
Kitabı bitirdiğime göre hemen gidip filmini izlemek istiyorum.
Kalbim Pera
Kitap Yorumum:
.
.
.
Ana karakter olan Sinan’ın yaşamını okuyoruz.
Sinan başarılı bir mimar ve doğayı denizleri aşırı sevdiğinden pera adında gemisi var. Sinan hiç beklemediği anda hastalanır ve kendini hastalık mücadelesiyle bulurken çok sevdiği denize sığınarak Hindistan’a kadar dünya turu yaparken ki yaşamını okuyoruz.
Kitaptaki yan karakterlerde oldukça samimiydiler. Kitabın dili oldukça kolay ve sürükleyiciydi. Sizlerde Sinan’ın yaşamını merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız ben keyifle okudum. Birol İnan’a teşekkürlerimi sunuyorum kaleminize sağlık
.
.
