Artık, pek yarattığın gibi değil dünya İnsanlar hem sabuna karıştı, hem suya: Ne olursun, hoşuna gitmediyse eğer, Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!..
“ Dua ediyorum Tanrı’ya
Tekneyi doğru yönde ilerletsin diye, kıyılar gözden kaybolup da bizler kabaran sularda, bir anda yutulacakmışçasına, bir çöp gibi yalpalayıp sallanırken.”
“ Deniz ekmek kapısı, deniz hayat, deniz sevgili, Deniz zalim, deniz suskun, deniz sevecen, deniz öfkeli. Bazen acıdan öldürür balıkçıyı, bazen de verdikçe verir.”
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün bi rinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Kaybetmek acıtır, yıpratır. Cefası da zordur fakat kaybettikten ve düştükten sonra tek başına ayağa kalkabilmenin sefasını anlatamam. Bu anlatılmaz, yaşanır. Bazen bir şeyleri kazanmak için de kaybetmek gerekir.
Unutmayın: Başarılı bir insan olmak yıkılıp tekrar ayağa kalkmak demektir. Sizi temelden yıksalar bile o binayı(kendinizi) tekrardan dikmek zorundasınız. Asla vazgeçmeyin başaracaksınız.
Bu yüzden farkında olmadan ya da olarak zaten uğraşıyoruz, bir şeylere zaman harcıyoruz; yeri geliyor yediğimizden içtiğimizden, yeri geliyor, yeri geliyor ailemizden feragat ediyoruz.
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir. Her eşyasını ayrı ayrı ve gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. Her zaman söyleyecek bir çok lafları vardır.