Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çeşitli toplumları incelemek, bize dünya üzerinde yaşa- yan halklar arasındaki farklılıkları gösterir. Kendi misa- firperverliğimizin ve giyinme biçimimizin ya da statü sembollerimizin diğerlerininkinden daha iyi olduğunu düşünmemeliyiz. Bu tür adetlerde farklılıklar olması beklenir bir şeydir ve hiçbir grup bir diğerini bu tür şey- lerden ötürü yargılamamalıdır. Ama ya çocukları taciz etmek, ırza geçmek, cinayet ve soykırım gibi diğer ko- nular? Ahlaki kuralların farklı olmasının bu davranışların doğru ya da yanlış olmasını kanıtlayabileceği sonucuna varabilir miyiz? Toplumsal görecelik, ahlak kuralları için bilimsel bakış açısını temel aldığını iddia eder. Ama başından itibaren şu sorunla karşılaşır: Mantık yürütürken hangi adımla olandan olması gerekene kayabiliriz? Bir toplu- mun çocuk öldürmeyi nüfus planlaması yöntemi olarak gördüğünü düşünelim; bunun doğru bir şey olup olma- dığından nasıl emin olabiliriz? Yani, bu eylemin doğru olup olmadığını nereden biliyoruz? Toplumsal uygula- malara bakarak bunların doğru olup olmadıkları sorusuna bir cevap bulabilmemiz asla mümkün değildir. Bizler yalnızca uygulamaların nelerden ibaret olduğunu göz- lemliyoruz.
Sayfa 25 - Haberci yayıneviKitabı okuyor
emin olduğum bir şey varsa, o da yine yazacak olduğumdur, nerede ve hangi dilde olursa olsun.
Reklam
Ama anlamıyor musun Amy? Yanlış düşünüyorsun. Hiçbir ilişki sana istediğin her şeyi veremez. Verdikleri belli­dir. Bir insandan istediğin her şeyi ortaya koyar -artık vücut kimyası mı olur, sohbeti mi, maddi desteği mi, fikir uyumu mu, iyilik mi sadakat mi ne istersen- ama bunlardan sadece üçü­nü alabilirsin. Üçten fazlası olmaz. Hadi çok şanslıysan dört. Kalanını başka yerde ararsın. Sana aradıklarının hepsini ve­ren biri ancak filmlerde olur. Ama film değil bu. Gerçek hayat­ta, ömrünün kalanını hangi üç özellikle geçirmek istediğini be­lirleyip bunları bir başkasında ararsın. Hayat budur işte. Tehlikenin farkında değil misin? Her şeyi bulacağım diye didinir­ken elindekilerden de olacaksın.
Hayatinda o kadar fazla aci vardi ki.. Hangi birisi icin üzüleceğini şaşırmışti.. "
"İyi görünüyorsun." "İyiyim galiba, hayatımda bir sorun yok." "Sevindim demeyi isterdim ama farkındayım. Gözlerin sözlerinle aynı dili konuşmuyor." "Hangi dili konuşuyor gözlerim?" "Okumayı bıraktım."
Sen ki bilirsin kır çiçeklerini Hangi rüzgâr dağıtırsa dağıtsın Düştükleri yerde yeniden çoğalırlar Taşlara taşça sorarlar baharı Toprağa toprakça sorarlar Koysan sığmazlar saksılara Dağların öfkesiyle uyanır Yağmurun sevinciyle dağılırlar Ve bir gün Güneşin suları öptüğü zaman Özgürlük renginde sevgiye açılırlar
Reklam
Şeb-i yeldciyı muuakkitle müneccim ne bilir, Müptelci-yı gama sor kim geceler kaç saat! Sabit ANLAMI İSE : Yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler. Onun hangisi olduğunu ancak gama müptela olmuş aşık bilir.
Sayfa 47 - PDFKitabı okudu
"Korkma" dedi. "Kimse aşktan ölmez. O işler sadece masallardadır. Bir de romanlarla filmlerde. Hangi ateş sonsuza kadar yanmış ki? Biraz tüter sonra sönersin. Birazcık acı çekeceksin. Ama bir ömür pişmanlık duymandan iyidir."
Sayfa 147 - TimaşKitabı okuyor
Hangi şehirde yoksan ben kayboluyorum orada
Sayfa 41 - PDFKitabı okudu
Hayat Yolda Başımıza Gelenlerdir
Mimarın birine yüzlerce, binlerce, kesilmiş, yontulmuş taş veriliyor, kendisinden bir saray yapması isteniyor. Bu öyle bir saray olacaktır ki içine giren kim olursa olsun, kendi eviymiş gibi, hangi odanın nerede bulunduğunu, hangi merdive­nin nereden nereye götürdüğünü, hangi kapı açılıp hangi kapı ka­panırsa hangi odadan hangi odaya geçileceğini
Sayfa 92 - Metis
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.