Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Dalgalı Denizde Zorlu Bir Yolculuğun Romanı: Dalgalar
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için:
youtu.be/zOBKy5b413M
Altı arkadaş, bir tanrı yazar anlatıcı ve bir de metinde kendi sesini duymadığımız, arkadaşları tarafından bize anlatılan Percival.
Bernard, Louis, Neville, Jinny, Susan ve Rhoda. Üç erkek üç kadından oluşan çocukluktan
Öncelikle güzel sözler çokça var ve bende bolca alıntı yaptımMutlu sonla biten bir kitaptı..Serinin ilk 3 kitabını okuduysaniz son kitabı okumaniza gerek yok..Çünkü ilk 200 sayfa sadece diğer seride anlatılanların sadece Stephan ve James tarafından anlatılmış halii.. Kıskançlık krizleri tutuyor ama nedense hiç aldatma yaşanmıyor kitapta Daha çok
Evettt! Çok tatlı bir kitapla karışınızdayım. Küçük yaşta havuzda tanışan iki çocuk olan Aristo ve Dante'nin öyküsünü anlatıyor. Birlikte büyümek, büyümenin evreleri ve etkileri, kendini tanımak, kimlik kazanmak ve en önemlisi kendini olduğun gibi kabul etmek üzerinde durulmuş bir kitap. Aşırı akıcı ilerliyor başladığınız gibi bitebilecek derecede. Kalın kitaplardan, klasiklerden sonra okuyup kafa dağıtabileceğiniz çerezlik bir kitap bence. Bu kadar övdüm ama sevmedigim bir kısım da var. Yazım şekli... olaylar iç içe geçmiş şekilde anlatılıyor. Okuduğunuz olayın arasında birden karakterin karmaşık düşünceleri girebiliyor ve geldim, gittim, yedim, içtim gibi basit bir anlatımı var. Ben pek hoşlanmıyorum bu yazım tarzından. Kötü diyemem ama bu konu daha güzel bir anlatım şekli ile harika olabilirdi. Genel olarak bakacak olursak yazım şekline rağmen Ari ve Dante'yi tanıyın derim.
İlyada bir olayın (Troya savaşı'nın 51 günü), Odysseia ise; bir kişinin (Odysseus) destanıdır.
Odysseia, daha çok bir roman edası ile anlatılmıştır. Odysseus'un Troya'dan çıktıktan sonra baba toprağına (İthake'ye) dönüşünü ve bu dönüş yolunda başına gelenleri anlatır. Tam 20 yıl sonunda döner yurduna Odysseus.
Hikaye muazzam, anlatım büyüleyici!
Mitolojiyi çok sevdiğim için destanın bazı kısımlarında geçen hikayeleri biliyordum, lakin bunları bir de Homeros'tan dinlemek harika bir deneyim oldu benim için.
İlyada mükemmel evet ama ben Odysseia'ya ba-yıl-dım!
Bu arada nacizane bir tavsiye (olmasa da büyük kayıp olmaz ama) önce İlyada sonra Odysseia okunsa çok daha güzel olur.
İyi okumalar...
Merhaba dostlar iyi akşamlar Thomas Mann ustanın Değişen Kafalar isimli eserinden kısaca bahsetmek istiyorum
Yazar Bir hint efsanesi olarak ele aldığı bu eserinde Hint kültürünü olduğu gibi gerçek şekli ile anlatmıştır, gerek dini, gerek düşünce, gerekse yöresel kıyafetler olarak çizginin dışına çıkmamakla beraber bunu akıcı bir dil ile anlatmıştır. Özellikle kişileri mevsimleri veya yer tariflerini de muazzam bir şekilde nakarat havasında yazması kitabı daha da akıcı hale getirmiştir. Yani dil ve üslubundan çok etkilendim.Yazı ve anlatim dili olarak modern alman bir romancinin dişina çikmiş,kitaba tam bir efsane havasi katmiştir.Anlam ve içerige değinmek gerekirse,yazdiklarinin bir efsaneden çok ,hinduizm üzerinden,aslinda geçmişte Descartes ,Spinoza,Leinbz.gibi felsefecilerin de ele aldiği beden-ruh ikilemine değinmiştir.
Hintli olmayan birinin Hint felsefesini bu kadar güzel bir şekilde kitap içerisinde yoğurması gerçekten garip ve harika bir şey. Olay örgüsünün hakim olduğu, sıkılmadan okuyacağınız bir kitap.Keyifli okumalar dilerim
Orhan Yeniaras'ın yine muhteşem bir eseri! Bildiğiniz üzere; II.Göktürk Devleti(Kutluk Devleti) kağanı ve kurucusu olan Kutluk Kağan'ın ölümü üzerine yerine oğlu Kültigin geçmiştir. Devletin yönetim tarzı, yaptığı mücadeleler, o zaman da yaşanılan yaşam tarzı, toprak mücadeleleri, stratejiler vb. unsurlardan bahsedilmektedir. Açıkçası ben Orhan Yeniaras'ın anlatım tarzı, üslubu, olaylara bakış açısını çok beğeniyorum. Sanırım bu sebebten ötürü de kitaplarını her rafta görünce içimde heyecanlanan bir taraf var doğrusu. Tarihi çook seven biri olarak (ki yazarımızın diğer kitaplarını da okuduysanız eğer) yine bu harika eseri almak için çoktan sepetinize eklemişsinizdir. Bu arada kitabımızda sadece Kültigin'in hayatı değil, o zaman da yaşamış Tonyukuk ve Bilge Kağan'dan da bahsediliyor. Yani sayfalarını bir solukta okuduğum, satırlarda anlatılan olayları sanki yaşamışım gibi hissettiğim bu kitabı almanızı veya almanızdan da daha önemli olan okumanızı çok isterim. Şahsen benim yaklaşık bir yıldan beri severek takip ettiğim Orhan Yeniaras'ın yine sıkılmadan okuyacağınız bir eseri. Tarihin en güzel anlarını size yaşatacak olan bu kitap; betimlemeleri ile sizleri zamanın olaylarına adeta şahit tutacak. Sayfa kalınlığı açısından çok kalın kitap sevmeyenlerin bile seveceği tarz da olduğunu da söylemek isterim. Zira sayfalarını nasıl bitirdiğinizi de anlamayacaksınız. Okumaktan çok zevk alacağınız bir kitap!
Oldum olası kişisel gelişim zırvalıkları ile ilgili kitapları gereksiz ve saçma buldum. İnsanları olmadıkları bir yere koyan, çoğu zaman yanlış genellemelerle dolu, okuduktan sonra bir süre kendini iyi hissettiren ama aslında yine çoğu ticari kaygılarla yazılmış zaman kaybı kitaplar.
Bu kitabı ilk gördüğümde de ismine bakarak aynı şekilde bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat şöyle bir göz gezdirince okumam gerektiğini hissettim. Çünkü gerçekten anlatılan, bahsi geçen şeyler bana hitap ediyordu ve kişisel gelişim kitaplarına olan bakış açısı benimkiyle birebir örtüşüyordu. Çok fazla detaya girip büyüsünü kaçırmak istemem zira bu inceleme dışında birçok inceleme yapılmış ve eminim bunlarda kitabın detaylı bir analizi yapılmıştır. Fakat kitaptaki anlatılar tüm insanlığı, özellikle de tüketim çılgınlığı ve teknolojik buhran içinde kendini kaybeden bir neslin kendini keşfinde faydalı olacağına şüphem yok.
Özellikle kitaptaki samimi ve nükteli anlatım çok güzel. Konuya olan ilgi bu sayede akıcı bir anlatıma dönüşüyor ve genelde olumsuzluk tavsiyelerinden oluşan önermeler de bu şekilde kişiye itici bir şekilde yansımıyor. Fakat bu samimi ve nükteli anlatım kitabın sonlarında kayboluyor ve öğüt veren sıradan bir anlatıma dönüşüyor. Bu yüzden 10 yerine 9 puan verdim. Yine konuları pekiştiren harika ve akılda kalıcı örnekleme amaçlı anlatılan hikayeler ve yazarın kendi hayat hikayesinden paylaştığı kesitler ise çok güzel, ilginç ve akılda kalıcı
Emre İtaatsizlik, Giderek Azalmayı Gerektirir: …Ve Sonra Hiç Kalmadı
“Geçmişte ya da bugün olmuş hiçbir şey için kaygılanmanın pek yararı yok. Zira çok daha büyük sıkıntılar gelecek başımıza.” – Eric Frank Russell
Eric Frank Russell’ın Metis Bilimkurgu dizisinden çıkan tek kitabı. Ülkemizdeki ilk ve tek kitabı demek de pek tabii mümkün. Dizide yer alan en kısa romanlardan biri olma özelliğini taşıyan kitap, ilk
benim için muhteşem bir kitaptı yazarın anlatım dili harika,olay örgüsü ve karakterler o kadar iyi aktarılmış ki okurken kendinizi karakterlerin yerinde gibi hissediyorsunuz keyifli okumalar...
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi — Üçüncü PerdeBeyza Alkoç · İndigo Kitap · 201813,9bin okunma
İçin için delirmenin kitabı
Ne de güzel hasıraltı ediveriyoruz. Sessiz sessiz. Kimsenin kılı kıpırdamadan, gürültü patırtı çıkarmadan, mabadımıza bir el çimdik atılmışçasına gık demeden gak demeden guk demeden çalı süpürgesini elimize alıp sakin sakin tozutmadan ne var ne yoksa şıkkkk hasıraltı. Bu kadarla kalsa iyi de içimizden içimizden attığımız çılgın kahkahalar
Ahmet'in kapısında bir at bulmasıyla gelişen, Mahmut Han'ın kızı Gülbahar ile aşk hikayesine dönüşen efsane.
Gülbahar ve Ahmet'in aşkını, eserlerini zevkle okuduğum yazarlar arasında Yaşar Kemal şiir gibi anlatıyor.
Her eserinde kendimi hikayenin ortasında buluyorum. Ağrı Dağı Efsanesi'nde de buram buram Anadolu var. Masal gibi bir anlatım, harika betimlemeler var. Anadolu insanının geleneklere verdiği önem, birbirlerine kenetleşmeleri, dostlukları, dayanışmaları var.
Yaşar Kemal'in kalemine ne yazsam, ne söylesem eksik kalır. Karakterler, kurgu, betimlemeler hepsini kusursuz okuyucuya en iyi şekilde aktarıyor..
Bu kadar beklettiğim için kendime kızdığım bir okuma oldu açıkçası. Konu ve anlatım olarak çok akıcı, açık nokta bırakmayan, geçişlerin birbirine güzel bağlandığı, merakımı hep canlı tutmayı başaran, kafa karışıklığına yer vermeyen, zekice tasarlanmış bir eser okudum. Herşeyin gün gibi ortada olduğu bir kurgu nasıl olmuşta bu kadar heyecanlı hale getirilmiş bilmiyorum. Biliyorsunuz işleyişi, tür olarak yabancı değilseniz bu tarz kitaplara ilerleyişi tahmin etmemek mümkün değil, ama yine de o heyecanı yakalamış ve bırakmamış yazar...
☆
Üç karakterin gözünden anlatılmış yaşanılan, yaşanmak zorunda olan, biten ve bitirilmesi hak olarak görülen hayatlar... Fantastik karakter olmasına saniyeler kala vazgeçilen bir Beyin Omurilik Cerrahı, ondan geri kalmayan bir Polis ve bir de eski savaş muhabiri olan gazetecimiz var. Bir tarafta başarıya, mükemmeliyetçiliğe doymayan, herkesin imrendiği harika bir yaşam, bir tarafta önce çocukluğu elinden alınan sonra kendini dahi gizlemeyi öğrenen yaralı bir ruh, diğer tarafta savaşlarda yitirilen ne varsa ölümsüzleştiren bir hikaye...
Ortak yönleri hepsinin içinde bulunan karanlık... Hatta belki bizim de ortak noktamız vardır kim bilir...
Her birinin anlattığı kesitler ayrı bir etki bıraktı. Yaşatmaya çalışırken öldürmeye duyulan amansız istek ve detaylar bir yana, sanırım savaş muhabirinin son işi hafızama daha farklı kazındı çünkü anlatılan olay acı oldugu kadar aynı zamanda müthiş bir detaydı...
Demek ki neymiş, kusursuz plan varmış...
