"Bir insan hiçlikten vücuda gelip, taş olmayarak, ağaç olmayıp, hayvan kalmayarak, insan olup, müslüman olarak, çok zaman sıhhat ve âfiyet görüp, yüksek bir derece-i nimet kazandığı halde, bazı ârızalarla, sıhhat ve âfiyet gibi bazı nimetlere lâyık olmadığı veya sû'-i ihtiyarıyla veya sû'-i istimaliyle elinden kaçırdığı veyahud eli yetişmediği için şekva etmek, sabırsızlık göstermek, aman ne yaptım böyle başıma geldi diye rububiyet-i İlahiyeyi tenkid etmek gibi bir halet; maddî hastalıktan daha musibetli, manevî bir hastalıktır. Kırılmış el ile döğüşmek gibi, şikayetiyle hastalığını ziyadeleştirir..."
Şurası varlığımın özeti gibi. Taş değlim, ağaç değilim, hayvan değilim, insanım, müslümanım ve çoğu zamanda sağlıklıyım... Şimdi oturup da kendi kendime ihmalkarlığımla, düşüncesizliğimle, kendime zulmetmekle, zulmettirmekle düştüğüm durumlar, maddi manevi rahatsızlıklarım için Rahmet'i tenkid edebilir miyim? Hadsizlik olur. Yüzsüzlük olur. Terbiyesizlik olur. Şükürsüzlük olur... Oluroğlu olur, olurkızı olur... yani,
...ızdırap cemberi sardı beni kollarına, cezasını çekiyorum böyle kafasız olmanın diyelim.
Hastalık madem gafleti kaldırıyor, iştihayı kesiyor, gayr-ı meşru keyflere gitmeye mani oluyor; ondan istifade ediniz. Hakikî imanın kudsî ilâçlarından ve nurlarından tövbe ve istiğfar ile, dua ve niyaz ile istimal ediniz. Cenab-ı Hak sizlere şifa versin, hastalıklarınızı keffaret-üz zünub yapsın. Âmîn âmîn âmîn...