Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
305 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Sizsiz ben yarım kalırım. Bensiz siz eksiksiniz..."
İlk satırından son satıra kadar iliklerime kadar hissederek okuduğum bir kitap daha... Başka türlü inceleme yazamıyorum galiba kitaplara. İçime dokundu her söz, her cümle... Aysel'le birlikte yaşadım hayatını satır satır... Melankolinin dibine battım battım çıktım... Neden bu kadar etkilendim bilmiyorum. Bir kadın yazdığı, bir kadın yaşadığı için
Hayır...
Hayır...Adalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 20211,021 okunma
Anneme...
Hayatım boyunca yeri dolmayanım, eksik yanım, hasret kaldığım neden gittin diye sorguya çekmeyecegim. Eğer sorguya çekersem biliyorum çok sebep çıkacak :( - Keşke gidip gitmemek senin elinde olsaydı. Keşke ben gitmemeliyim geride 2 evladım var diyebilseydin Sen gittin ya "Anne diye sığındığım kim varsa yarım bıraktı.” Sen gitmişken onların daima var olabileceği kanısına nasıl vardım bilmiyorum ama hataymış anne geç fark ettim. Yokluğun ile yaşamayı öğrenemedim. Seninle ilgili duyduğum her cümlede seni yaşatmaya çalışıyorum. Yeryüzünden yok oldun, yüreğimden yok olamazsın ki. Artık büyüdüm belirli çağlara geldim. Bundan sonra ben nasıl idame ettireceğim kendimi bilmiyorum. Senin yokluğunun çok koyacağı dönemler var. Ben o dönemlerde ne yapacağım? Hiç mezuniyetime gelmedin, hiç sarılmadın, hiç gurur duymadın, duyamadın. " Beni kimden isteyecekler anne, kına gecemde kimin koynuna son kez sığınacağım, ilk hamileliğimi kime diyeceğim, ilk doğum yapışımda kim olacak anne " Meğer varlığın ne büyük nimetmiş ne büyük hazineymiş. Gideceğini bilseydim; geceleri ağlamazdım, geceleri ateşlenmezdim, gecelerini seni uykusuz bırakmazdım, yaramazlık yapmazdım anne Senin kadar güçlü kaldım mı bilmiyorum. Yoksun ama senin kızın olduğunu unutmadım anne.
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
Peyami Safa ile ilk defa 2000 yıllında, sınav için okunması gereken bir zorunluluk olarak tanışmıştım. O  zaman kitap okumayı çok sevdiğim söylenemezdi, zorunluluk olan bir şeydi. Ne kadar büyük hataymış... Elimdeki kitap o zamana ait ve Osmanlıca kelimeler bulunuyor... 1K'da alıntı eklerken kitabın yayınevi aynı ama ' Başka bir kitap ile birleştirilme ' adı altında hata verdi... Kitabı severek okudum ve bu kadar geciktirmeseydim dedim... Peyami Safa okuyacaklar ve  psikoanaliz için güzel bir başlangıç ve harika bir kitap. 15 yaşında hasta olan bir gencin psikolojik bunalımı, yalnızlığı ve kendi içinde yaşadığı aşkı anlatıyor. Hastalığın onu  nasıl etkilediği ve aşkla birbirine giren o acı duygular. Sanki gerçekmiş duygusu bırakıyor... En anlamlı alıntı; syf.109 Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler. * Keyifli okumalar. *
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022101,8bin okunma
Dönersen Eğer... (*)
~ Daha sevda nedir, görüp duymadan, Gözlerindeki yalan aşka inandım. Kandım Senin o tatlı, yalan sözlerine, Ne yazık Seni ben seviyor sandım. Seven hiç sevdiğine, böyle yapar mı?
Eskiden insan sevdiğine iki değil, onlarca defa şans vermeli diye düşünüyordum. Saf sevginin halledemeyeceği hiç bir sorunun olmadığına inanıyordum. Fakat zamanla insanların sevgiyi nasıl kullandığını görünce fikrim çok değişti. Meğer bazılarına ilk şansı vermek bile hataymış...✍🏻
Bıkmış artık bütün yasaklar Hataymış inanmak en sonsuzlara Kalınmıyor ısrar edince yalnızlık Yitirilmiş olmalı elvedaların anlamı
Reklam
1944’te de konu Ukrayna ve Hatay’mış tevafuk oldu
“emperyalizm sadece bir tecavüz siyaseti demek olmayıp doğrudan doğruya kapitalist memleketlere mahsus bir şeydir. Memleketten dışarı çıkmak isteyen malî sermayenin zorladığı bir haldir. Bunun için mesela herhangi bir kapitalist firmanın sanayii geri bir memlekette fabrikalar açması emperyalizmdir de hiçbir kapitalist sebebe dayanmayan, sadece “emniyet kaygısından veya etnik ve tarihi münasebetlerden doğan arazi istekleri emperyalizm değildir (Türkiye’nin Hatay ve Sovyetler Birliği’nin garbî Ukrayna’daki hak iddiaları gibi). Çünkü malî sermayesi henüz temerküz etmemiş ve memleket içindeki bütün sahaları doyurmamış (Türkiye, Çin, Bulgaristan) veya kapitalist rejimlerden sosyalist rejime geçmiş (Sovyetler Birliği) cemiyetlerin emperyalist olmalarına imkân yoktur.”
"Peki mutluluk ne? Ne de olsa arzular acı vericidir, öyle değil mi? Ve şurası açık ki mutluluk, artık hiçbir arzu olmadığında, tek bir arzu olmadığında gelir, hiçbir... Bugüne kadar mutluluğun önüne artı işareti koymak ne büyük hataymış, ne saçma bir önyargıymış; mutlak mutluluğun önüne şüphesiz, eksi işaretini, ilahi eksiyi koymalıyız." Şaşkın şaşkın homurdandığımı hatırlıyorum: "Mutlak eksi -273"tür." "Eksi 273, evet. Biraz serin ama dorukta olduğumuzun kanıtı da bu değil mi zaten?"
Sayfa 191
135 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Moder çağın yok ettiği bir değerde mektuplar. Yıllarca haberleşme aracı olan mektuplar artık günümüzde kalmadı. İletişim çağı ile birlikte yok oldu. Oysa ki; üzerine şiirler, şarkılar, türküler yazılan. Günlerce yolu beklenen, sıladan haber, yardan haber getiren mektuplar yerini kısa mesajlara bıraktı. Uçları yakılan, kokular taşıyan o mektuplar maziye karıştı. Nâzım Hikmet bursa cezaevinde yatarken oğlu Mehmet' e yazdığı mektuplardan oluşan çok güzel bir eser. Mektupları okurken selam, hasret dışında onlarca şey var. Mektupların sadece haber taşımadığını, mektupların bir anlamı olduğunu, bir edebî eser olduğunu Gösteriyor. Nazımın oğluna edebiyatı, şiiri, romanı anlatığı bir şiirin nasıl yazıldığını, dilin nasıl kullanılması gerektiğini, cümle kurmanın nasıl olması gerektiği, hikaye nasıl yazılır, Roman nasıl olmalı oğluna anlatıyor. Okuduğu kitapları, önerdiği kitapları söylüyor. Hikaye,anı, şiir yazmak isteyenlerin mutlaka ama mutlaka okuması gereken bir eser. Okurken yazım hakkında o kadar çok şey ögrendim ki. Bugüne kadar okumamak hataymış.
Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar
Cezaevinden Memet Fuat'a MektuplarNazım Hikmet Ran · Adam Yayınları · 2003268 okunma
mavi yıldızlı olmak ya da olmamak. işte bütün mesele bu.
Benim bir defterim vardı. 1k uygulamasını yoğun bir şekilde kullanmaya başlamadan önce hep okuduğum kitapların ismini kitap bittikçe o deftere not alır, sevdiğim alıntıları oraya yazardım. Sonra 1k'da zaten bunlar kaydediliyor diyerek yavaş yavaş o defterimden uzaklaştım ve teknolojinin getirdiği kolaylıklardan yararlanayım dedim lakin görünen o ki o defterimden uzaklaşmam hataymış. 1k son zamanlarda yaptığı güncellemeler ile beni aşırı derecede bunaltıyor. Sitede daha önemli sorunlar varken siz gidip gereksiz güncellemeler yapıyorsunuz. Özellikle bu son getirilen mavi yıldız bir okur olarak benim açımdan o kadar aşağılayıcı bir durum ki... Sırf para ödüyor diye o kişinin adının yanında onu benden ayırmaya yarayan bir işaret olacak. Üstelik bu işaretin verilmesinde tek kriter belli bir ücret ödemek. Sizce bu uygulamanın amacı bu mu? Niteliksiz insanları ön plana çıkarmak mı yoksa gerçekten okuyan kişileri mi? Siz böyle yaptıkça gerçek okurlar bu uygulamayı terk edecek. Ve burası sadece niteliksiz, gösteriş için okuyan sözde okurlara ve sürekli dm'den insanları taciz eden sapıklara kalacak. Uygulamanın ilk zamanlarını hatırlıyorum da, ne kadar güzeldi. Siz güncelleme yaptıkça, daha da ilerletelim, geliştirelim dedikçe uygulamayı daha kötü hale getirdiniz farkında bile değilsiniz. Umarım bu yanlışlardan bir an önce dönersiniz. Zira bu uygulamada insanları maddi durumuna göre ayırmaktan çok daha önemli sorunlar var. Son olarak bu mavi yıldız fikri kimden çıktı aşırı merak ediyorum. Cevap verirseniz sevinirim.
Hacı Seydaoğlu
Hacı Seydaoğlu
352 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.