Canımm Sarah’nın Spinoza’ya kapağı.
- “Sayın Spinoza, kadınlara her açıdan daha aşağı varlıklar olarak muamele edilmesinin adilce olduğunu kabul ediyor musunuz? Sinagogda erkeklerden ayrı, daha kötü yerlerde oturmak zorundayız ve de. . . " + “Sarah” diye araya girdi Bento,..“Elbette siz kadınlar ve şehvetli bakışlarınız erkeklerden ayrı tutuluyorsunuz. Erkeklerin Tanrı'ya olan ilgilerinin dağılması doğru bir şey midir?” - “Yani erkeklerin sürekli şehvet dolu hayvanlar olduğunu ve sırf bir kadın var diye mantıklı akıllarını yitirdiklerini söylüyorsunuz ki o kadınla her gece yan yana uyurlar. Ve sadece yüzlerimizi görmelerinin onlardaki Tanrı sevgisini fırlatıp atacağını söylüyorsunuz. Bunun bize nasıl hissettirdiğini hayal edebiliyor musunuz?” + “Ah ahmak kadın ah, elbette göz önünde olmamanız gerekiyor! Baştan çıkarıcı gözleriniz, dalgalanan yelpazeleriniz ve sığ yorumlarınız dini tefekküre mani olur. ” - “O halde erkeklerin zayıf olması ve odaklanamaması kendilerinin değil kadınların suçu öyle mi? Kocam hiçbir şeyin iyi ya da kötü olmadığını, bir şeyi iyi ya da kötü yapanın zihin olduğunu söylediğinizi söyledi. Doğru değil mi?” Bento gönülsüzce başıyla onayladı. - “Öyleyse muhtemelen eğitilmesi gereken şey erkek zihnidir. Belki de kadınların örtünmesini talep etmektense, erkeklerin at gözlüğü takması gerekir!”
“O andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra, anlatmama imkan yok. Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Resimleri seyredip geçenler, vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar, fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. Bu portrede ne vardı?.. Bunu izah edemeyeceğimi biliyorum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. Bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen, onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım. Bu soluk yüz, bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler; bu koyu kumral saçlar ve asıl, masumluk ile iradeyi, sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade, bana asla yabancı olamazdı. Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. Onda Halit Ziya’nın Nihal’inden, Vecihi Bey’in Mehcure’sinden, Şövalye Büridan’ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra’dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, Muhammed’in annesi Amine Hatun’dan birer parça vardı. O benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı.”
Reklam
15. Temmuz 2018 Deneme/Hikaye Etkinliği /HAYATIM HAYAL
HAYATIM HAYAL 6-Camel–Stationary Traveller – youtube.com/...TKW9rIQwHCY&... Her şey soğuktu uzun zamandır bana kimseyi görmek istemiyordum. Sadece yalnız kalmak istiyordum odamda. Kimse ne olduğunu duymamalıydı. Eşim neyin var diye sorduğun da her zaman ki kadın hallerim deyip geçiştirmiştim. İşe gidecek halim yoktu bugün
Heyecanlı kadın ve erkek sesleri. Çok büyük ve sonsuz bir oyunun bölümleri gibi bu oyunlar. Yüzyıllar önce başlamış ve bir türlü bitmek bilmeyen entrikalar, heyecanlar, ıstıraplar, kıskanmalar, yükseliş ve düşüşler. Hayal gücü bir yerde beylikleşiyor. Gerçek hayattaki insanların çoğu da öyle. Verilen rolü oynayıp duruyorlar.
Sayfa 36 - İletişim
"Ne yani?" dedim sinirden kahkaha atarak. "Burası bir paralel evren ve sende buraya gelmiş kaçık bir insan mısın? Kaç yaşındasın, Evre? Okuduğun kitaplardaki konulara benzemiyor maalesef gerçek hayat." Gözlerindeki kahverengi hareler acıyla harmanlandı. "İmre," dedi adımı gökyüzüne fısıldarcasına. "Senin öldüğünü gördüğüm, kollarımda öldüğün bir hayattan geldim. Kendimden daha gerçekti. Hayatın gerçeklerini öne sürme bana, ben senin öldüğün gerçeğiyle karşılaşmışken." Afallayarak ona baktığımda gözleri yoğun bir özlemle beni seyrediyordu. "İmre," dedi gülümseyerek. "Tutuklu kaldığım kadın.. Sen hayal olamayacak kadar gerçeksin, sen hayal olsan bile benim dünyamdaki en gerçek olan şeysin."
163 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kürk Mantolu Madonna, bir tablo, bir kadın, bir bakış herkesin dikkatini bu kadar çekebilir mi? Her insan kendi ruhunun bir benzerini bulduğunda sahici bir şekilde yaşamaya başlar denilen bu romanda o tablodaki kadın Raif Bey'in ruhunun bir eşiydi. Ruhunun eşi olmadan onsuz sahici bir hayatı olamayacaktı... "Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak..." Raif Efendi hayatını hayal dünyasının derinliklerinde yaşayan, bir gün tabloda gördüğü o kadının tüm suretini beynine kazıyan onunla hayal ettiği tutkulara sımsıkı sarılan bir adam... Kimseyle açık seçik hislerini paylaşamayıp bir gün hiç tanımadığın ama tüm insanlardan daha çok kalbine, ruhuna yakın bulduğun insana tüm hislerini önleyemez şekilde dökersin ya istemsizce, nedense seni diğer insanlardan daha çok tanıyacağına, anlayacağına sadece bakışlarından bildiğin, onda da bunu tüm benliği ile gerçekleştirdiğini görüyoruz. O büyüleyici olan tek ânlara değer veren, o ân için tüm hayatını önemsiz bir şekilde itebilecek birisi. İlk defa bir Sabahattin Ali kitabı okuyorum ve şimdiye kadar "okuduğum" yazarların betimlerinde tadamadığım çok güzel bir dille, hayatın kendinden o kadar güzel anlatmış ki. Duyguların karşıya geçirilişi gerçekten başarılı, sürükleyici bir kitap. Keyifli okumalar dilerim.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021317,8bin okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.