Senden memnun olmayan çeksin gitsin hayatından. Bir süreliğine acı çekmek ömür boyu mutsuz olmaktan iyidir. Korkma kaybetmekten, bırak gitsinler. Çünkü bazı durumlarda sadece vazgeçerek kazanabilirsin. Bazen inceldiği yerden kopması gerekir bazı şeylerin...
Bin yıllık şehrin eteklerinde, dünya nın basit bir yer olduğu ve mutluluğun herkesin anında erişebileceği kadar yakın olduğu düşüncesini öğreten bir filozof yaşarmış. Hayatından memnun olmayan genç bir adam, konunun özüne inebilmek için bir gün bu filozofun kapısını çalmış. Bu genç adam dünyanın çelişkilerle dolu kaotik bir yer olduğunu düşünür ve kaygılı gözlerle gördüğü dünyada mutluluk ona mantık dışı gelirmiş.
Reklam
"Hayatından memnun olmayan insanın bundan dolayı başkalarını ve özellikle yakın birini suçlamaması zordur."
"Herkes sürükleniyor" diye yazdı. "Doğulu ve İslami geçmişinin ahlaki değerler sisteminden kopmuş, Batılılaşma politikaları uyguladığı halde Batı değerleriyle bütünleşememiş köksüz bir toplumda referans noktalarının kayboluşu... Toplumu bir arada yaşatan, yazılı olmayan kurallar dizisi burada yok. Nihilist bir dönemden geçiyoruz; sadece ben ve çevrem değil, herkes böyle. Kimse hayatından memnun değil. Herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor; daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil. Tarifi yok; dolayısıyla toplumun mitolojisi ve ideali de yok. Bu yüzden bir nehrin suları bizi önüne katmış götürüyor. İnsanlar akıntıdan kurtulmak için kıyıdan sarkan dallara tutunmaya çalışıyorlar. Kimi din dalına tutunuyor, kimi milliyetçilik, kimi Kürtçülük, kimi ise nihilizme gömülüyor."
Sayfa 100
Koca denilen birinin haklı haksız keyfine esir olmaktan başka bir şey olmayan, mutlu denilenleri ise onun her türlü heveslerine şartsız tabi ve esir olmaktan ibaret olan bu evlilik, ona iğrenç geliyordu. Artık Süreyya ona bir düşman görünüyor, şimdiye kadar da böyle miydi diye şaşırıyordu. O zamana kadar hiç bunu anlayacak bir fırsat çıkmamıştı. Çünkü hep boyun eğmişti. Hep arzularını daha ortaya çıkmadan, keşfetmeye ve onları gerçekleştirmeye çalışmıştı. Demek kocasının kendine, sevgisine alışık gelmesi bundandı? Gerçekte işte bu gece göründüğü gibi kendini düşünen ve soğuk bir adamdı. Demek o kadar zaman onu tanımadan, hem boş yere emin ve mutlu olarak yaşamış, görünür şeylere mutluluk adını verip hayatından memnun olduğunu ve dahası mutlu olduğunu sanmıştı. İşte onda hiç beklemediği huylar, kötülükler vardı. Demek bunları yeri gelmediği için görmemişti. O zaman başını ellerinin içine alıp: “Ben onu bilmiyormuşum. Büsbütün başka bir adammış!” diye sızlandı. Korkuyordu, onunla geçen hayatı, kendindeki güven için korkuyordu. “Nasıl yaşamışım ya Rabbi” diye titriyordu.
Herkes sürükleniyor. Doğulu ve İslami geçmişinin ahlaki değerler sisteminden kopmuş, Batılılaşma politikaları uyguladığı halde Batı değerleriyle bütünleşememiş köksüz bir toplumda referans noktalarının kayboluşu.. Toplumu bir arada yaşatan, yazılı olmayan kurallar dizisi burada yok. Nihilist bir dönemden geçiyoruz. Kimse hayatından memnun değil. Herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor. Daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil. Tarifi yok, dolayısıyla toplumun mitolojisi ve ideali de yok. Bu yüzden bir nehrin suları bizi önüne katmış götürüyor. İnsanlar akıntıdan kurtulmak için kıyıdan sarkan dallara tutunmaya çalışıyorlar. Kimi din dalına tutunuyor, kimi milliyetçilik, kimi Kürtçülük, kimi ise nihilizme gömülüyor.
Reklam
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.