Sodom ve Gomorra, kutsal kitaplarda geçtiği üzere, sapkınlıkları sebebiyle helak edilen halkın yaşamış olduğu şehirlerin adıdır. Kitabın içeriği sebebiyle de Marcel Proust’un bu ismi uygun gördüğünü düşünüyorum.
Sodom ve Gomorra, Kayıp Zamanın İzinde serisinin 4.kitabı. Roman boyunca ana karakterin (aynı zamanda yazar, kendi yaşamından uyarlama olduğu için) kendisine gerçekten aşık olup olmadığından şüphe ettiği Albertine ile ilişkisine tanık oluyoruz. Aynı zamanda Fransız sosyetesinden dükler, düşesler, prensesler, markiler ve baronlar da çeşitli karakterler arasında. Bu kişilerin gösteriş solu hayatlarında yaşadıkları eşcinsel ilişkilere tanık oluyoruz. Yazar bu ilişkiler içinde kendi hayatını ve Albertine ile olan ilişkisini de sorguluyor.
Diğer romanlarında olduğu gibi Proust burada da incelikli bir anlatım sergiliyor. En çok etkilendiğim kısımlar büyükannesine olan özleminden bahsettiği anlardı. Kayıpların hayatımızdaki kapanmaz yaralar olduğunu duygusal bir dille anlatıyor yazar.
Marcel Proust farklı bir yazım tarzına sahip, detayları, incelikleri seven bir dili var. Doğru zamanda okumak önemli, ben çok keyif alıyorum anlatımından umarım siz de beğenirsiniz.
