Normalleşme. Aslında bütün hikaye bunun üzerine kurulu. Bütün bir sistemin hikayesi yani. Sistemin varoluşu ve sürekliliği. Normalleştikçe kabul gören, kabul gördükçe alkışlananlarız. Yolda yürüyüşünüz normal olmalı, giyim kuşamınız, saçınızın kesimi, sakal tıraşınız, eteğinizin boyu. Devletin merkezine yaklaştıkça normalleşmeniz artar, devlete
536 syf.
·
Puan vermedi
Konu: Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı'na uzanan bir öykü… Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak… ... “Nar Ağacı” hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… Yorum : sevdanın, acının, gurbetin, savaşın, muhacirliğin, gitmenin, kalmanın, gidememenin bu gökyüzü altında nelerin yaşandığının ve daha nicelerin yaşanacağını anlatan, her cümlesiyle tüm duygusuyla içimi ezen, hıçkırıklara boğan,
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,6bin okunma
Reklam
394 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ezilenler
Merhaba arkadaşlar. Bu kitabı nasıl inceleyeceğimi açıkçası bilmiyorum. Ama kitap, Dostoyevski'nin müthiş eserlerinden biri olduğundan mütevellit bir şeyler karalamayı borç bildim. Bu kitap, toplumda her zaman hor görülen, küçümsenen, aşağılanan insanların, nüfuzlu ve zengin kimselerin bencilce çıkarları menfaatleri arasında ezilişini anlatan bir hikâye. Hikaye dediğime bakmayın ama bunu biz de yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız, yaşamaya devam edeceğiz... Çünkü insan her zaman bencildir ve hırslıdır. İnsandaki bu zenginlik, nüfuz hırsı biter mi hiç? Biter. İnsan bitince... Romanı okurken yer yer insanların nasıl bu kadar acımasız, vicdansız, aptal, aciz olduğunu sorguladım...
Sokrates
Sokrates
zamanında; "Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez” demiş. Peki soruyorum sizlere, kafa patlatacak derecesine kadar sorgulanan hayat neye değer? ----- Etkileyici, Sarsıcı ve Gerçekçi bir roman.
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,8bin okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Korku.. Etkisi yıllar sürebileceği gibi, bir anda kaybolup gidebilecek bir duyguyken, bu kısacık kitapta son derece sıradan bir hikaye gibi başlayıp sıradışı bir şekilde sonlandı. 2 çocuklu, avukat eşi ve hizmetçisiyle üst sınıf bir hayat yaşayan kadının bir sevgilisinin olmasının ağırlığı henüz üzerindeyken ve hayatının her an alt üst olma endişesi ile korkarak sevgilisiyle buluşurken, bir gün karşına çıkan bir kadın her şeyi bildiğini söyler ve ondan para sızdırmaya başlar. Kahramanımızın korkusu katlanır, bir yandan bu durumdan kurtulmaya çalışırken bir yandan da kocasına itiraf etmenin yollarını arar ama cok utanmaktadır. Ancak umulmadık bir şekilde sevgi bu korkunun üstesinden gelir. İlk kez Stefan Zweig okuyorum. Dili çok akıcı ve insan psikolojisinin çok güzel tahlil edildiği bir kitaptı. Herkese tavsiyemdir.
Korku
KorkuStefan Zweig · Dokuz Yayınları · 2019104,1bin okunma
158 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son zamanlarda okuduğum en iyi ve etkileyici kitaplardan biriydi diyebilirim. Ölüm üzerine, ne yaparsak yapalım, nasıl bir hayat yaşarsak yaşayalım bu hayatın geçiciliği üzerine, sürekli nefsimizin isteklerine uymak, hayatımızı boşa geçirmek, dünyanın süsüne aldanmak ve doğru yoldan her defasında sapmak üzerine çokça tefekkür ettiğim bir kitap oldu. Ayrıca söylemem gerekirse Mustafa Kutlu'nun okuduğum ilk hikaye kitabıydı. Gayet akıcı, anlaşılır ve sade bir kitap. Sadece Mustafa Kutlu'nun kendine has bir anlatış tarzı var, ona da bir kere okuduktan sonra alışıyorsunuz.
Hesap Günü
Hesap GünüMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20151,745 okunma
Gülümsemek isteyenlere :)
Bu defa önceden hazırladığım bir kitabı verdim. İçine küçük bir kâğıt koymuş, “Hep seni düşünüyorum” diye yazmıştım. Kitabı geri getirdiğinde baktım benim verdiğim kâğıda, o cümlenin altına “Ben de seni” diye yazmış. Bu iki kelime boğulmakta olan ruhuma bir hayat öpücüğü kondurmuştu sanki. Baktım küpe çiçeği tomurcuklarını patlatıvermiş. Saka kuşu sevinçle sıçrayıp ötüyor. Ulan kuş sen hep böyle öter miydin be. Fırlayıp dükkânı dört dönmeye başladım. Rafların, tezgâhın tozunu aldım; her yanları silip pırıl pırıl yaptım. Çiçeğe su, kuşa yem verdim. Dükkânın önüne çıktım. Baktım ta uzakta karşı kaldırımın köşesinde, bankanın önünde bir boyacı çocuk. Bağırdım, elimle kolumla çağırdım. Ağzım sevinç ile kulaklarıma varıyor; gören de cennetten haber almış sanacak. Boyacı geldi. Dışarı bir tabure atıp oturdum. Boya ulan dedim, beni her zaman bu tavda bulamazsın. Kerata ne bilsin elli kuruş yerine yüz elli kuruş vereceğimi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.