HAYATIN MUCİZELERİ
Bir Stefan Zweig öyküsü daha..
23 yaşındayken yayımladığı bu öykü tarihsel bir olay üzerine kurgulanmış dini bir öykü gibi.
16.yy da Anvers'de geçen yahudi bir kızla yolları kesişen Hristiyan bir ressamın gelişen dostluğunu okuyoruz. Yahudi kız ester çok küçükken Hristiyanların şiddet eyleminden Hristiyan bir asker tarafından kurtarılıp büyütülür. Fakat kız o kadar içine kapanık, hırçın ve inatçıdır ki.. Ayrıca kesinlikle dininden de dönmez. Bir gün Katolik kilisesine asılacak dini bir tablo için model arayan Hristiyan ressam bu kızı görür ve bunun yaratıcının bir mucizesi olduğunu düşünür. Kızın üvey babasıyla konuşur daha sonra kızı da ikna ederek resime başlar. Ressam kızın kucağına bir bebek verir ve bu şekilde meryem ananın tablosunu yapmaya başlar. Fakat kızın gittikçe ruh durumu değişir ve bu çocuğu sahiplenerek kendisinin olduğunu takıntı haline getirir. Ressam resmi bitirir ve bebeği gerçek annesine verir. Ester bunu kaldıramaz, fakat ressam yaptığı resmi gösterince kız kendini alamaz. Her gün bu tabloyu görmek için kiliseye gider. Bir gün ülkede Protestanlara karşı isyan çıkar ve bu kiliseyi yıkmaya giderler. Ester de orada tablonun önündedir onu korumak için isyancılara karşı çıkar fakat ölür.
Ertesi günü ressam olan biteni görmek için gelir. Kızın cesedini görünce 70 yıl iman ettiği Tanrıyı sorgular..
Resmi yapana kadar olan her şeyin tanrının mucizesi olarak düşünürken, bunun hayatın mucizesi olabileceğini düşünmeye başlar. Sorguladığı şey iyi kalpli, güzel insanlar, Tanrı için onları böyle anlamsız bir oyunda harcayacak kadar önemsiz olabilir miydi?