Sabahları bakıyorum üstüme
Her şeyim olduğu gibi duruyor.
Parmaklarım işte sayısı belli
Ellerim ayaklarım işte
İki gözüm işte yanı başımda
Anılarım işte, tutkularım işte
Bir esenlik anlamı sarıyor içimi
Bir yaşa çekiyorum ayıp oluyor
Kör olası huyum işte.
Ay ışığını tam aldığı için parlayan ıslak tepemde bir şişe kırıldı. Belki kırılma sesinden hoşlanıldığı için, belki de duygusal bir patlama anı yaşandığı için. Belki de sadece boyutum ve şeklimle alakalıdır her şey. Fiziki bir görüşe sahip değilim, yalnızca anımsıyorum. Yanacak bir canım yok fakat bunun değiştirdiği bir durum da yok. Neden ben?
“Hayattan o kadar bizârım (usanmışım) ki... Mefkûrem, emellerim, saadetim, her şeyim… bir çift mavi göze bağlanmıştı. Ben bugün saadeti ondan bekliyordum, halbuki o beni fırlattı, attı. Hem nereye? Elem deryasına!”