Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Söylenti'nin yaygaracı sesi..
Açın kulaklarınızı, zaten kim tıkayabilir duyma kanalını yüksek sesli Söylenti konuşmaya başlayınca? Rüzgarı kendime ulak atı yapıp, bu dünya küresinin üstünde meydana gelen olayları, doğudan, takatsiz batıya kadar, her yerde anlatır dururum ben. Dillerimden iftira hiç eksik olmaz; her lisanda dile getiririm bunları, doldururum insanların kulağını yalan haberlerle."
Sayfa 102 - YKYKitabı okudu
“Doğarak girdiğimiz savaş alanından ölümle çıkarız, Yarış alanının sonuna geldiğinde arabayı daha iyi kullanmayı öğrenmek neye yarar ?’’*
Reklam
“Mutluluğun ardından duyulan doyumsuz susuzluk, İnsan kalbinde hiçbir zaman dinmedi.”
“Mutluluğumuzu kendi kalbimizde bulabiliyorken, Neden başkalarının görüşleri üzerine inşa etmeliyiz ?”
Platon'a şöyle sormak gerekiyor: Timaios'ta yazdığı gibi ister 'büyük ile küçük'ten ister maddeden pay alınabilir olsun, madem yer pay almayı olanaklı kılıyor; niçin idealarla sayılar 'bir yerde' değil?). Ayrıca yer, madde ya da biçim olsa [her nesne] kendi [doğal] yerine nasıl gidebilir? Çünkü devinimi; yukarısı, aşağısı olmayan nesnenin 'yer' olması olanaksız. Dolayısıyla yeri bu tür şeyler içinde aramak gerekiyor. İmdi yer nesnenin kendi içinde olsa (çünkü şekil ya da madde olsa maddenin içinde olur) 'yer', bir yerin içinde olur. Nitekim hem 'biçim' hem de 'belirsiz olan' [madde] nesneyle birlikte değişir, devinir; bunlar her zaman aynı yerde değil, nesnenin olduğu yerdedir, dolayısıyla yerin bir yeri olacaktır. Ayrıca havadan su oluştuğu zaman yer yokolmuş demektir, çünkü oluşan cisim aynı yerde olamaz. Öyleyse ne tür bir yokolma olacak? Demek ki nelerden ötürü 'yer' diye bir şeyin olması zorunlu, yine nelerden ötürü onun tözünün ne olduğu konusunda çıkmaza giriliyor; bunları söylemiş olduk.
Reklam
Sorular, sorular, sorular..
Bir ömrü baştan sona yaşamadan cevap veremeyeceğim bir sürü soru dolaşıyor içimde her sabah, öğlen ve gece. Doğru yerde miyim, doğru insanlarla mıyım, doğru şeyi mi yapıyorum, her şey daha farklı olabilir mi?
1966'da Ötüken'de yayımlanan "Bozdoğanla Sarı Yılan" aslında 25 yıl önce yazılmış ve o tarihte Bozkurt dergisinde çıkmıştır; fakat dergi, bu sayıda kapatılmıştır. Ötüken dergisinde yeniden yayımlanan hikâyenin sonunda "15 Haziran 1941, Maltepe" kaydı vardır. "Bozdoğanla Sarı Yılan" sembolik bir hikâyedir.
Beni Unutma..
Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma Çünkü ben her gece o saatlerde Seni yaşar ve seni düşünürüm Hayal içinde perişan yürürüm Sen de karanlığın sustuğu yerde Beni unutma
Sayfa 28 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Endişe içinde bu gezegendeki her bir yerde umutsuzca huzuru ararız ama ne yaparsak yapalım bu çılgınlık derecesindeki yapma durumunda bulundukça hiçbir şey bize huzur farkındalığını getirmez. Bunun sebebi çok uzun zaman önce huzurun yapma eylemi değil bir duygu olduğunu unutmuş olduğumuzdandır.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.