BIRAKMIYORLAR
Yad elden yanıma çağırdım seni
Gelmek istiyorsun bırakmıyorlar
Rüyada, mektupta albümde seni
Bulmak istiyorsun bırakmıyorlar
Umutlar hayaldir acılar gerçek
İstanbul' un geçmişini; bir çocuk, bir ergen, bir genç, bir de yetişkinin gözünden okudum sanki. Hatta bir tarihçi bir sanat eleştirmeninin... Bunların hepsinin birbirini tanıması, farklı ruh halleri, inanılmaz gözlemleri, ve tek bir bedende birleşmiş harmanlanmış olması... Hepimizin hiç gelmeyecek misafirler için hergün geleceklermiş gibi hummalı hazırlıklar yapan akrabaları omuştur. Hatta kendimizinde yaptığı... Çocukluğumda İstanbulu her tarafı aynalı, acının kaderin hiç uğramadığı bir şehir olarak hayal ederdim. İstanbuldan gelen öğretmenlerime elit oarak bakardım. Taki lise son sınıfta tatil için geldiğim bu şehri görene kadar. O zaman şu soruyu sordum kendime: Madem kültürümüz aynı, madem aynı şeylere gülüyor, aynı şeylere ağlıyoruz, madem aynı güneşle ısınıyor aynı karla üşüyoruz, madem aynı kulağa aynı buruna aynı devlete aynı polise aynı gökyüzüne sahibiz. Peki neyi paylaşamıyoruz. Niye bu kavga niye dil, din, ırk üstünlüğü... Neden nerden gelip nereye gittiğimizi unuttuk. Neden bu kadar şeyi renklilik zenginlik olarak değilde kusur olarak görüyor ve dayatıyoruz.. Artık hiç gelmeyecek misafirler için değil daima yanı başımızda olanlar için o muhteşem yemek takımlarını kullanma zamanı gelmeli diyorum :) sevgi ve selamlar.
Gün içerisinde bir çok insanla iletişim kuruyoruz.Ama bu kurduğumuz iletişim ne derece sağlıklı? Dale Carnegie, bize iletişimin temel ilkelerini veriyor bu kitapta.Emin olun bu kitabı okuduktan sonra insanlara karşı tutumunuz bir hayli değişiyor.En basitinden örnek verecek olursak; hergün ekmek aldığınız fırıncıya bir gün dahi olsa,neden nasıl olduğunu,işlerinin ne durumda olduğunu sormadınız şimdiye kadar? Hadi bu bize çok ağır geldi diyelim.Peki neden bir günaydını esirgedik?Cebimizden mi gidiyor?Belirli bir sayısı mı var günaydınlarımızın?
İlk evladım Köksal 1969 yılında
ikinci evladım Serdar 1971
üçüncü yavrum Hakan 1973
dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti.
13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda.
Tek endişeleri bizden sonra ne olacak.
Evet maalesef çok acı bir gerçek.
Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Hergün geçtiğin yollara biraz dikkatli bakınca ağaçların, kuşların ,bulutların ve daha birçok şeyin gülümseyerek sana baktığını görebilirsin.Dahası da var. Hepsi en çok ihtiyacın olan sözleri söylüyor sana.
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular?
Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor...
Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için
büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim.
Ben bu konumumu kime borçluyum?
Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi?
Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
OKUMAK İSTEYEN OKUSUN.!
Asker ve polislerin de terör saldırılarında hayatlarını kaybettiğine dikkat çeken albay, zorlu hayat şartlarına dikkat çekerek hümanistce gözüken bu sloganın aslında teröristlerin işine yaradığını söyleyek şunları yazdı...
İşte eskisozluk.com'da paylaşılan o yazı:
"Sivillerin öldürülmesine karşıyız!
Sokaktaki
Türkiye canlı bombaların hain saldırıları sonucu onlarca sivil kayıp verdikten sonra sosyal medyada başlatılan "Sivillerin öldürülmesine karşıyız" sloganına emekli albaydan müthiş bir cevap geldi.
Sosyal medyada hızla yayılan "Sivillerin öldürülmesine karşıyız" sloganına emekli albaydan müthiş bir cevap geldi. Asker ve