FİL İLE FARENİN HİKAYESİ
KENDİ KALEMİMDEN. Ben fil. Milyonlarca filden sadece biri. Atalarımız olan Mamutlardan sonra bizler kaldık dünyada. Düşünün neredeyse arşa değecek belki başımız. Adımlarımla ve ağırlığımla gurur duymuyorum ama bu güç içimde fırtınalar koparıyor, dinginleşiyorum. Güzel bir gün bugün. Timur'dan beri ağaçlarla aramız iyi. 1402 yılından beri
geçen gün tanrı ile konuştum. ne düşündüğünüzü biliyorum. konuştuğun kişinin tanrı olduğunu nereden biliyorsun? açıklayacağım, ama şunu söyleyeyim, sorduğum bütün sorulara –yani hepsine- cevap vererek beni ikna etti. bütün sorularıma makul ve tatmin edici cevaplar verdi. sonunda, onun tanrıdan başka birisi olmadığını kabul etmek zor
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
Semih Doğan
Semih Doğan
; Bir türlü sıfat bulamadım seslenmeye :)Sevgili, kıymetli, kardeşim ya da buna benzer. Kafka da bu mektubu yazarken acaba kendisine , çocukluğuna , vicdanına ya da evlatlığına mı sesleniyor, yoksa babasına mı gerçekten diye okuduğum sayfaları en baştan tekrar tekrar gözden geçirdim. Çoğunlukla tanınıyor olmandan
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Öteki Yayınevi · 201641bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
SENİ BİR BEN ANLADIM SANIRIM BEN DE YANLIŞ ANLADIM.. Ben ona Behçet diyorum. Kendi karakterinden ötürü sanırım aramızda böyle bir yakınlık oluştu. Eminim hayatta olsaydı ve bir karşılaşma imkanımız bulunsaydı “Behçeeeeeet” dememden kesinlikle rahatsız olurdu. Bazı yazarları tanımıyoruz, tanıyamıyoruz. Ama nasıl? Genelde çoğu kişinin düştüğü hata
Acaba Nasıl?
Acaba Nasıl?Samuel Beckett · Ayrıntı Yayınları · 2001159 okunma
İkisi de gözlerini kaldırımdan ayırmaksızın yürüyor ve konuşuyorlar, arada bir eğilip yerden bir şey alıyor, bu arada yürüyüşlerinin hızını hiç kesmiyorlardı. Sigara yada puro izmariti topladıklarını düşündüm ve bir müddet yerden ne aldıklarına hiç dikkat etmedim. Sonra gördüm. Çamurlu, balgam dolu kaldırımda gördükleri portakal ve elma kabuğu parçalarını, üzüm çöplerini alıp yiyorlardı. Erik çekirdeklerini dişleriyle kırıyor, içlerini çıkarıyorlardı. Bezelye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, ne olduğu anlaşılmayacak denli kirlenip kararmış elma koçanlarını toplayıp ağızlarına atıyorlar, çiğneyip yutuyorlardı. Bunlar tanrının senesi 1902’de, 20 Ağustos gününün akşamı saat altıyla sekiz arasında dünyanın gördüğü en büyük en zengin ve en güçlü imparatorluğunun merkezinde yaşanıyordu.
93 syf.
·
Puan vermedi
Akide Şekeri
40 senedir tanırdım Esma Teyzeyi. Erzurumlu babayiğit çok da güzel bir kadındı. Senelerdir aynı mahallede yaşanmışlıklarımız vardı. Çocukluğumun, gençliğimin orta yaşımın teyzesi. Hiç sıradan yaşlı teyzeler gibi değildi . Ninem başım çok ağrıdığında dualar okur, başımdan tuz ve ekmek çevirerek beni ona gönderir dul kadın sevaptır duası kabul olur
Huzurevi
HuzureviNino Sadgobelashvili · Gece Kitaplığı · 20162 okunma
Reklam
201 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.