Ve ben bittim! duyularım karmakarışık, sekiz gün oldu şuur gücüm kalmadı, gözlerim yaşla dolu. Hiçbir yerde keyfim yok, her yerde keyifliyim. Bir şey dilemiyor, bir şey istemiyorum. En iyisi, gitmem.
Yanında götüreceğin hiçbir şey kalmadı
Ellerindeki kader çizgilerinden başka
Ey, dinle, hayatın son sözü şudur ki sana
-Her mecnun yine bir çöl bulur kendine
Bilmem hangi âlemden bu toprağa düşeli;
Yataklara serildim, cam kırığı döşeli...
Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut,
Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım;
Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım.
Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde;
Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde.
Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum;
Kalmadı eşya ile aramda hiçbir uyum.
Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir!
Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık;
Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık.
İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta:
O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok'ta?
Olur ve olmaz her şey, yokluk da O'nun kulu;
Bu noktaya vardın mı, el tutuk, dil burkulu. Allahı hakikate soran kafa ne sakat?
Hakikat de ne; Hakkın muradıdır hakikat.
Balonunu kaçırmış, çocuk gibi ağla dur!
Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar;
Bana da hayat yeri "Bağlum" köyünde mezar...
(1982)
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
Ama atıldı yine de serüvenlere
Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya
Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.
Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
- ki onlar daima birer yalnızdılar
Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup
Gitmişti o kentten anımsamıyor artık
Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala
Sürüp gider mi