“Hoşçakal dostum, hoşçakal.
Aşkım, kalbimdesin.
Ayrılmamız da bir kader.
Çok geçmeden bir araya gelecek olmamız da.
Hoşçkal: el sıkışmaya gücüm yok.
Üzülmek, kaş çatmak yok.
Şu anda ölmek yeni bir şey değil.
Çünkü yaşamak da yeni değil..."
Batı ufkundaki bulut yığınları alçalan güneşe ulaştı ve çepeçevre gök pembeye dönerken gökyüzünün tepesi aynı ılık renkle parlıyordu. Ruth "Hoşçakal Tatlı Gün" şarkısını söylerken, pembe aydınlık tüm çevrelerindeydi ve üzerlerine boşanıyordu. Ruth onun kolunun koruyuculuğuna yaslanarak yumuşak bir sesle şarkı söylüyordu, elleri onun ellerinde, yürekleri birbirinin ellerindeydi.
HOŞÇAKAL
Ayın hareketlerindendir gel-gitlerin ...
Gök gürültün, sağanak yağışların,
Zelzelen, yer çekimin ve hatta tüm çekimin...
Sana karşılık aflarım zeytin gözlerine kelepçeli oldukça,
Tutsak zaaflarım, açılmamış karanfil kokulu zarflarda...
Hoşçakalı telaffuz ederken aslından yansıma güneş, özbeöz geceye durmuştu.
Yarıma cezalı ay