Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Samanlarla dolu bir kafesin içinde günlerce aç kalarak bedenini sergileyen bir açlık sanatçısını anlatıyor.
Kafka bu hikayesinde ne yaparsanız yapın bazı insanlar tarafından anlaşılmayacagınız gerçegini ele almakta.Mesela açlık sanatçısını izlemeye gelenlerin,onun şov yaptıgını düşünmesi ancak açlık sanatçısının aslında şov yapmaması yalnızca midesi almadıgı için yemek yemesi ama insanların ona inanmaması hatta sirk görevlileri bile sırf ona iyilik olsun diye gizliden gizliye ona yemek bırakıyordu.Çünkü çogu insan kendilerinden farklı olan insanları anlayamazlar.
Kafkanın degindigi bir diger konu ise üstünlük kavramı.Çogunluk çogunluktan olmayan birini gördügü zaman onu aşalık görür ve kendini de üstün sayar.Ama üstünlük kavramı yalnızca aynı şartlarda ve aynı konularda oldugu zaman geçerli olabilir eger sizin şartlarınız farklı ise kişiliginiz ya da herhangi bir özeliginiz çogunuktan farklı ise bu sizin aşagılık veya üstün oldugunuz anlamına degil yalnızca farklı oldugunuz anlamına gelir.
Güzel kısa keyifli bir kitaptı birbirinden bagımsız 4 hikayeden oluşuyor ayrıca.
Bir kupa kahvenin bitimine bitirilebilecek en güzel kitaplardan birisi diyebilirim...
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Gündüz, Kayserili bir Tarih profesörü.
Roman bir yandan Levent ile Hasmik'in aşk hikayesini anlatırken, diğer yandan ve ağırlıklı olarak Ermenilerin 1.Cihan Harbi sırasında ettikleri ihaneti anlatıyor. Bu romanda Ermeni meselesini öğrenmekle birlikte, Osmanlı Ermenilerini de bir parça tanıma imkanı buluyoruz. Bu sene okuduğum en güzel tarihi roman diyebilirim.
Yeditepe Yayınları'ndan çıkan kitap, 208 sayfa.
Hayatımda okuduğum en iyi hikâyelerden birini okudum.
7 öykü'den oluşan bu kitabın ilk yayımlandığı tarih 1942 senesidir. Sadık Hidayet II. Dünya Savaşı'nın getirmiş olduğu kötü etkilerden dolayı birçok görüşü değişmiş ve kendi iç dünyasına çekilerek içindeki münzevi hayatı daha da derinleştirmiştir. İntiharın dünyadan bir kaçış olduğunu düşünerek mutluluğun imkânsız olduğunu bu kitaptaki
·
Puan vermedi
Yazarımız babasından kendine kalan mirası yani Parkinson ile mücadelesini anlatıyor kitabımızda.
Babası Kozlu Maden ocağında yıllarca çalışmış, üç kez grizuda kalmış ve sonunda emekli olmuştu.. Ama onu şimdi de Parkinson ile mücdele bekliyordu.. Madenden dolayı ciğerleride rahatsızdı ve sonunda babası bu hastalıklara yenik düştü..
Babasının ölümünden 6 yıl sonra Parkinson yazarımızı da bulmuş..
Ve kitabımız bu hstalık ile mücadelesini anlatırken Parkinson hakkında, nedeni, belirtileri, teşhisi, tedavisi ve tecrübe ettiği, yardımcı, faydalı bilgileride (Beslenme, Egzersiz vb.) bizimle paylaşıyor..
Kitabı ben severek okudum ve yazarımızın azmine hayran kaldım..
Tirkiya Lêkolînê Jî Biniyê (İncelemenin Türkçesi de alttadır.)
Ev pirtûk li wêjeya kurdî ya nûjen da romana yekemîne. Ji ber vê yekê pêşiya lêkolînê hewceye kû meriv vî bîne berçav.
Naveroka pirtûkê; Li ser debara kurmanca, pisporiya kurmanca kû ser koçeriyê, zilma axa, şêx, beg û melleya, kurtebir jî şoreşa oktobir ê pêk tê. Lê ev roman meriv dikare bêje wekî xwejînenîgarî (otobiyografî) jî bê hesibandin.
Zimanê pirtûk ê zehf giran hat serîda lê belê hêdî hêdî pênas dibî hwd. hevok sade, diyalogên derbas dibe hêsanin. Min serî de jî got dema kû pêşiya lêkolînê hewceye taybetiya pirtûkê jî bînî berçav. Anegorê demê xwe pirtûkek zehf pîroze.
Destê te sax be mamostê hêja xwedê te bi rehma xwe şad bike.
Türkçe(Tirkî)
Bu kitap modern Kürt edebiyatının ilk romanıdır. Bu yüzden incelemeden önce bunu göz önüne getirmek gerek.
Kitabın içeriği; Kurmancların geçimi, koçerlik üzerine ustalıkları, Ağa, şeyh, bey ve imamların zulmü ve kısaca Ekim devrimini(Bolşevik Devrimi) barındırır. Ayrıca bu roman otobiyografi olarak da değerlendirilebilir.
Kitabın dili başlarda ağır gelse de yavaş yavaş aşina oluyorsun bunun haricinde cümleler sade ve geçen diyaloglar basit. Başta da belirttiğim gibi incelemeden önce kitabın özelliğini de göz önünde bulundurmak gerek. Zamanına göre çok iyi bir kitap.
Arnolphe, yaşlı bir adam henüz dört yaşında iken yoksul bir ayleden Agnes adında bir kız çocuğunu satın alır.
Onu olabildiğince eyğtimsiz ve cahil bırakır.
İki hizmetli güzetiminde yanlız bir evde yetiştirir.
On altı yaşına geldiğinde onunla evlenmek ister, Arnolphe güre zeki, eğtimli, alımlı; kadınlar kocalarına boynuz takan aşalık kadınlar olarak nitelendirir. Bu yüzden Agnes'si cahil yetiştirir. Agnes eğtimsiz yetiştirilmesine rağmen Arnolphe'yi hep şaşırtır bilgisiyle. Sonunda genç bir adama aşık olur ve Arnolphe denen yaşlı adamın tüm kütü planlarına rağmen kendisine yazdığı kaderi degişir bu değişim geçmişten gelen gerçek hayatından yol açar...
hayin planların sonu hüsranla biter!
keyifli ve akıcı okumak isteyenler eklesin.
·
Puan vermedi
Şiirsel bir seyahatname diyebiliriz kitap için. Şehirlere ve şiire ilgisi olanlar için farklı ve keyifli bir deneyim olacaktır. Kitapta ismi geçen şehirler/şiirler içindekiler kısmında şöyle sıralanmış:
Odense —Danimarka, Cenne — Mali, Catania — İtalya, Glenora — Kanada, Kirman — İran, Stykkishölmur — İzlanda, Tuzer — Tunus, Turfan—Çin, Atka — Alaska, Pisagua — Şili, Murmansk — Rusya, Banjarmasin — Endonezya, Btretat — Fransa, Cerveteri — İtalya, Ittoggortoomüt — Grönland, Algarve — Portekiz, Kilkenny — İrlanda, Shaoxing - Çin, Svalbard — Norveç, İrkutsk — Rusya, Cuenca - İspanya, Györ — Macaristan, Meirionnydd — Galler, Hyvinkââ - Finlandiya, el-Hufuf — Suudi Arabistan Peel - Hollanda, Hive — Özbekistan, Hüsavik — İzlanda, Varanasi — Hindistan, Cerro de Pasco — Peru, Kesang - Kuzey Kore, Genk — Belçika, Gifu — Japonya, Kişangarh — Hindistan, Cochabamba - Bolivya, Petropavlovsk-Kamçatski — Rusya, Inishmaan - İrlanda, el-Hudeyde — Yemen, Korcula — Hırvatistan, Gardaya - Cezayir, Kissidougou — Gine, Inhambane — Mozambik, Belöm — Brezilya, Norilsk — Rusya, Şibirgan - Afganistan, Dire Dava - Etiyopya, Kiskunfeleghâza — Macaristan, Kremençug — Ukrayna Hisanohama - Japonya, Cortaillod — İsviçre, Çolbaysan - Moğolistan, Gloucester — Massachusetts, ABD, Galle — Sri Lanka Kavm Umbu - Mısır, Yllasjarvi — Finlandiya, San Pedro de Atacama - Şili, Tobermory — İskoçya, Kotor — Karadağ, Rio Gallegos — Arjantin, Gangtok — Sıkkım,
(Şehir isimlerinde ufak yanlışlıklar olmuşsa affola)
Kitap,iki bölümden oluşuyor:Birinci kısımda ana karakter Cemal yaşadığı mahalleyi ve çevresindeki insanları tanıtıyor ve bu çevresindeki insanların ruhsal ve fiziksel görünüşlerini derinlemesine anlatır.Tabi bunların en başından Sabiha geliyor.Kitap ilk başlarda sıkıcı gelsede sonradan akıcı olmaya başlıyor ama dili tabi o kadar akıcı değil. İkinci bölümde işte Cemal babasının tayini yüzünden Sinop’a giderler ve altı sene sonra okul için tekrar döner bu dönüşten sonra hadiseler meydan gelmeye başlar. Sahnenin dışındakiler olarak İstanbul’da milli mücadele için gizlice bir takım destek verirler bu her ne kadar işlenmeye çalışılsada Cemal’in bi gayreti dikkatimi çekmedi.İ
hsanın daha ön planda hareket ettiğini düşünüyorum zaten öylede.Sabiha olan aşkı ve içinde yaşadığı karmaşa karakteri değişik bir hale sokmuş.Evet onlar sahnenin dışında kalmışlardı.Sabiha,gerçekten ilgimi çekmişti gizemliliğiyle kitap gerçekten değişik ve güzeldi.
"bilmek istiyorsun, değil mi, küçük adam, nasıl biri olduğunu?"
kitaba yorum yapmayı nasıl beceririm bilmiyorum..
okurken sanki biri sizi bazen yargılıyormuş, kendinizi görmenizi gerektiğinizi söylüyormuş gibi hissediyorsunuz.
kitaptaki küçük adam bizler oluyoruz.
bir çok şeyden korktuğumuzu söylüyor, kendimizi aşalık bir insan olarak gördüğümüzden bahsediyor ki haklı bir çok insanın problemi de bu ve bizi bize anlatıyor kitap kısacası.
okumanızı öneriyorum çünkü bazı şeyler kafanıza yer ediniyor ve bunlar ilerleyen zamanlarda kendinize ayna karşısına geçip söylemenizi sağlıyor. cesaret veriyor, mutluluk veriyor ve çok da kendinize değer vermenizi sağlıyor.
" En iyi niyetlerle kendine ulaşmak isteyince, her zaman yalnız küçük, zalim, kıskanç, açgözlü, hırsız adam ortaya çıkıyor. Senin kendi derinliğin derin olmasaydı, sana bu uzun konuşmayı yazmazdım, küçük adam."
hepimiz birer küçük adamız ama bu büyük şeyler başaramıyacağımız anlamına gelmez. düşüncelerimiz küçük olsa da bir çok kişi için senin için kendin için büyük şeyler bunlar çünkü seni sen yapan şeylerdir düşüncelerin ve bunlar ile adım atman daha sonrasın ki yaşantını belirler.
-büyük adamlar da bir zamanlar küçük adamdı.
"Hayatımıza sevgi, çalışma ve bilgi egemen olmalıdır çünkü bunlar yaşamımızın tükenmez kaynaklarıdır."
derinliğiniz boş olmasın bu derinlikte kaybolmanızı sağlayan şeyler olursa küçük bir adam değil herkes ve kendimiz için birer büyük adam oluruz.
OPUS - ORKUN UÇAR -2022
Orkun Uçar'ın bu çalışması 2000'ler başı Ölümsüz Öyküler Kulübü "Xasiork" döneminde çıkardığı Kızıl Vaiz'deki gibi öyküleri tek öykü bağlantılı toplu sunulan bir bilim-kurgu romanı. Bir kısa öykü içinde 3 adet uzun öykü, hatta bir yazarla ilgili olan üçüncü öyküde, yazar karakterinin yazdığı öykülerle bir katman daha
Şiirin İlk Atlası
#MetinAltıok
#ŞiirinİlkAtlası
#KırmızıKediYayınları
Şunu hemen belirteyim ki birey açısından, insanın kendine yabancılaşmasının en etkin panzehiri, elden geldiğince üretken olmanın yanı sıra ‘okumak’ tır. Aslına bakarsanız okumak da bir çeşit duygu ve düşünce üretimidir.”
Japon edebiyatı benim için gerçekten çok başka bir yerde. Kültürlerinin özgünlüğünden mi yoksa edebiyata bakışlarındaki farktan mı bilinmez, Japon edebiyatından bir eser okuduğumda hep aynı hissi yaşıyorum. Çok gerçek duygular ama sanki karakterlere camdan bir duvar ardından bakabiliyorum. Kurgu olağan yada olağanüstü olsun fark etmez olaylar bana
-BA- WE JÎ DİFİRÎNE GELO?
Wekî ez di her lêkolîna xwe de behsa nivîskarê pirtûkê dikim ez ê di vê lêkolînê de jî behs bikim. Lê bi awayekî din; min lêkolîn li ser pirtûka Bextiyar Elî ku bi navê "Hinara Dawîya Dinyayê" kiribû lê bi giştî jî min ne li ser pirtûkê kiribû min li ser jîyana Bextîyar Elî kiribû. Îcar ez divêm di vê lêkolînê de jî ne hewceye ez dîsa
Apê min Cemşîd Xan ku hertim bê ew li ber xwe dibirBextiyar Elî · Avesta Basın Yayın · 201287 okunma