Oturduğu koltuk, yattığı yatak, yemek yediği çatal kaşık, başını koyduğu yastık ona ait değildi. Kokular yabancıydı, dokular yabancıydı, hisler yabancıydı.
("Lasciate ogni speranza voi ch'entrate")
"Ey buradan içeri girenler, her türlü ümidi geride bırakın" . Cehennem ümidin olmadığı yerdir. Hiçbir ümidin kalmaması, hayatta cehennemi yaşamaya denktir.
Gelecekteki tarihçilerin bizim için ne diyeceklerini düşünüyorum bazen. Günümüz insanı konusunda bir tümce söylemek yetecektir onlara: Zina ediyordu ve gazete okuyordu. Bu güçlü tanımdan sonra konu biter, diyebilirim
Bir çok din toplumunda ahlakın şekillenmesi dinsel bir dogmanın “gerçekliği” , bir ideolojinin dünyaya sunduğu ahlaki zemin üzerinden kurgulandığından toplumun üyeleri vermiş oldukları kararlarda, bulunmuş oldukları eylemlerde mutlaka bir tanrıyı ve yahut bir korku figürünü kendilerine kılavuz edinirler. Durum böyle olduğundan insanın kendi