Kitap ''iri bir firuze içinde yaşanmış, yaşanmaya devam ediyor.'' böyle düşünüyorum. Mümtaz yarım ve eksik bir insan, babasını kaybetmesiyle başlıyor roman, annesiyle Akdeniz'e gidiyor. Çocukluğunu yaşayamamış gurbeti, hasreti içinden atamamış bir adam olarak çıkıyor karşımıza. Teselliyi veyahut huzuru Nuran'da bulmak istiyor. Nuran ile tanışıyorlar birbirlerine sevdalanıyorlar, etrafın, arkadaşlarının, Nuran'ın eski eşi ve kızına rağmen kucaklıyorlar birbirlerini. Hesapsız ve aracısız bir sevda hikayesi. Okurken zorlamıyor çünkü dönemin cemiyeti, politikası, sosyal hayatı iyi bir işçilikle yazıyor yazar, sıkılmadan okutturuyor kendini. Esas mesele romanın adı Huzur ama huzursuz ediyor insanı, Mümtaz ve Nuran'ın kavuşmasını istemeyen kişilerce engellenmek isteniyor. Mümtaz'ın arkadaşı Suat, Nuran'a karşı aşk hissediyor aşktan ziyade takıntı da denebilir. Mümtaz ve Nuran'ın evlendikten sonra yaşayacağı evde istenmeyen hadiseler meydana geliyor. O kadar huzursuz edici meseleler oluyor ki kitabı yine de bitirmek istiyorsunuz çünkü kurtulmak istiyorsunuz peşinizi bırakmıyor. Yazarın da söylediği gibi ''benim son hocam bu romandır'' diyor. Yazar, okuyucunun bir müşahitle, onun içinden geçenlerle karşılaşmasını istiyordu. Okumanız dileğiyle.