Sartre patlak gözlü, pek de yakışıklı sayılamayacak bir adamdı. Bu nedenle Sartre çağdaşı varoluşçu Albert Camus'un, onun insan özgürlüğü kavrayışını. "Heyhat, belli bir yaştan sonra her insan taşıdığı yüzün sorumluluğunu almalıdır," diyerek genişletmesine alınmış olabilir. İşin komiği, Camus de fazlasıyla Humphrey Bogart'a benzerdi.
Sayfa 112Kitabı okudu
272 syf.
·
Puan vermedi
Büyük Uyku
Büyük Uyku
Raymond Chandler
Raymond Chandler
1939 yılında yazılan Büyük Uyku, 9 kitaplık Philip Marlowe serisinin ilk kitabıdır. Noir türün en önemli temsilcilerinden biri kuşkusuz Chandler. Yaşadığı dönem için efsaneleşmiş bir noir anlatıcısı. Sadece edebiyatta değil dönemin Hollywood'unda da adından söz ettirmiş bir isim. Polisiyenin, özellikle noir edebiyatın unutulmaz karakterlerinden biri olan Philip Marlowe'u edebiyat dünyasına kazandırmış birisi. Ağzı sigaralı, fötr şapkalı, uzun paltolu serseri dedektif tiplemesinin babası diyebiliriz. Aşağı yukarı aynı dönemde eser veren Agatha Christie'nin eserleri Chandler'ın eserlerinin yanında Pollyanna gibi kalır. Kitapta, özel dedektif olarak çalışan Philip Marlowe'un zengin General Sternwood'dan iş teklifi alması sonrası yaşananları okuyoruz. Şantaj mevzusu gibi görünen olaya generalin kızlarının da karışmasıyla karmaşık bir olaylar zinciri okuru beklemektedir. Chandler aynı zamanda bir dedektifin nasıl olması gerektiğini de dile getirmektedir. Bu dedektif tiplemesi genel hatlarıyla Doyle'ın Sherlock Holmes'unun zıttıdır. 1946 yılında siyah beyaz dönemin efsane filmlerinden birisi olarak karşımıza çıkar kitap. Başrolünde Humphrey Bogart'ın rol aldığı filmde Ses ve Öfke isimli kitabıyla ünlü William Faulkner'ı senarist olarak görüyoruz.
Büyük Uyku
Büyük UykuRaymond Chandler · Alfa Yayınları · 2022114 okunma
Reklam
Aklı sıra alay eder yerli filmlerle. Hepsinin tutumu o. Hele aydınlar, üst düzeydekiler. Yerli filme tepeden bakmakla onurlanıyorlar. Sinema dendi mi kafalarında Batı'nın parlak sinema adları... Sen başka türlü müsün ? Duvarlarında bir yerli film afişi var mı ? Afiş mi?.. Afiş ya... Masanda bile Humphrey Bogart... Yabancı filmleri senin kadar tutkuyla izleyen kim var?
Sayfa 20 - AyrıntıKitabı okudu
Casablanca (1942)
"Kazablanka'nın şöhreti, tek sahnesi bile orada çekilmemiş olan 1942 yapımı Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman filminden gelir. Bir filmin adının bir şehrin öz bilgisinden daha çok bilinmesi açısından belki de tek örnek Kazablanka'dır. "
Çok Gezenti
Çok Gezenti
s.218
Sessiz Filmlerin Oyunculara Mirası
Eğer yönetmen için filmin özü bu ise, aktör için de öyledir. Büyük aktörler bunu bilir. Humphrey Bogart, şu öyküyü anlatmış: Casablanca'yı çekerken, S.Z. (Cuddles) Sakall ya da başka biri, Bogart'ın yanına gelip şöyle der: "Marseillaise'yi çalmamızı istiyorlar. Naziler burada, Marseillaise'yi çalmamız hiç iyi olmaz. Ne yapacağız?" Humphrey Bogart yalnızca başıyla müzisyenlere işaret verir; orkestraya kesilir ve "da-da-da!" müzik başlar. Bu sahne çalışmasını bu kadar güzel kılanın ne olduğunu soran birine, Bogart şöyle demiş: "Bir gün beni çağırdılar, yönetmen Michael Curtiz, "şuradaki balkonda dur, ben 'Başla!" dediğimde başını salla" dedi. Bogart da öyle yaptı. İşte büyük oyunculuk budur. Neden? Daha başka ne yapılabilirdi ki? İzleyiciler, onun bu kadar duygusal bir sahnede duygularını göstermeyişine bayıldılar.
boy kompleksi
Kazablanka filminin yıldızı Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart arasındaki boy farkı filmde görülebilir düzeydedir. Rol arkadaşından daha kısa olan Bogart, Bergman'la yan yana olunan sahnelerde kutuların ve yastıkların üzerine çıkmıştı. Bogart'ın boyu 1,73 , Bergman'ın boyu 1,75 metredir.
Reklam
65 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.