Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir başlangıç yapayım diyorum. Hani derler ya "hayatıma temiz bi sayfa açacağım". Hıh işte ben de diyorum. Bazen öyle bir güç, güven, azim, mutluluk, huzur geliyor ki içim kıpır kıpır oluyor. Zorlasam bu enerjiyle çok güzel şeyler yapabilirim. Birçok zor durumda olan insana, çocuğa, yaşlıya, kendime yardım edebilirim.Ama çok değil biraz sonra içim öyle bir kasvet, hüzün, ümitsizlik ve daha pek çok karanlık duygu ile öyle bir kaplanıyor ki dünya başıma yıkılıyor. Sanki az önceki ben, ben değilmişim, o güzel enerjiyle dolmamış, o güzel hayalleri kurmamışım. Sanki o anı yaşamamışım gibi.Anlayacağınız bu gel-git'lerle başım dertte. Ben nasıl mutlu olacağım içim bu kadar karanlıkken? Bir öyleyim bir böyle!?
384 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın bütün kitaplarını severek okudum. Bu kitabında da İstanbul'u, burada ki yerlileri ve sonradan gelen insanların yapısını yaşantısını ele almış .Azınlıkların uğradıkları haksızlıklar ,buraya sonradan gelen insanların şehrin atmosferinde kaybolmuş kişilikleri psokolojik bir yaklaşımla anlatılıyor .Herkesin bu kitabı okuması lazım .Kafalardaki önyargılardan kurtulmak ,insanları etnik köken ayrımı yapmadan sevebilmeleri için .Belki de ben yazar gibi düşündüğüm için beğenerek okudum. Dünyanın her yerinde azınlıklara karşı bir asimilasyon hareketi yaşanıyor .Hele bu çağda insanlık dramıdır. Bir ülkede ne kadar çok etnik köken varsa o kadar zenginlik vardır .Her yıkımla katliamla zenginliklerimiz yok edildi .Bir sofra düşün çeşit çeşit yemek olması mı iştah açar, yoksa tek çeşit yemek mi ? Bir orman düşün rengarenk çiçek, böcek, kuşlar, ağaçlar mı insana yaşama şevki verir, yoksa tek bir çiçek mi? Aret Vartanyan inşallah herkes tarafından okunur ülkemize huzur mutluluk gelir .İstanbul belki eski İstanbul olur, tek umudum bu tür yazarların çoğalması ve insanlarımızın da okuma alışkanlığı kazanabilmesi olacak.
Bir Nefes İstanbul
Bir Nefes İstanbulAret Vartanyan · Destek Yayınları · 2013212 okunma
Reklam
Okumayı seven insan mutlu biridir. Çünkü kainat bahçelerinden meyveler toplar, dünyanın türlü acayipliklerini seyreder, zaman ve mekanı aşar.
Herkesin geç kalma hakkı vardır... Ama bugün hayatın bize sunduğu sevgi, huzur, mutluluk, coşku ve başarıyı almaya geç kalmayalım. Düzen, inanç, paylaşımcılık, birken bin olma, bağlılık, eşitlik, binken bir olma. Ve ben, herkes gibi artık huzur birlik talep ediyorum. Günaydın 1k dostları.
Robinson Crusoe gibiyim. İstemeden bu dünya hayatına düştüm. Tek sorun gözleri henüz açılmamış bir yavru kedi gibi gözlerim kapalıydı. Toplumun yarattığı ilizyonlardan oluşmuş gözkapakları o kadar ağırdı ki hakikati görmek için insanın gözünü açabilmesi ne mümkün. Gölge oyunlarını anlamaya çalışarak. Gerçeğin arkasındaki gerçeğe ulaşmaya çalışıyordum. Ulaştığım gerçek ise beni mutsuz ediyordu. Adayı gördükçe korkuyor ve ürperiyordum. Tüm o kalabalıklar vahşi doğanın bir parçasıymış. Robinson olsa ne yapardı ? Mutluluk; sanıyorum ki herşeyi olduğu gibi kabullenip Islahı ile uğraşmak. Her insan kendi hayatının devrimcisi olmalı. Yaşamak için tek çare bu gibi görünüyor... Niye yaşamaya uğraşıyoruz suallerine ise girmeyeceğim... Sadece nefes alabildiğim her günün tadını çıkarmak istiyorum. Yorularak çalışarak alınteriyle... Fakat hakkımı alarak. Bütün gün bir tarlada çalışıp akşam huzur içinde uyumanın tadını şehirli insan nereden bilsin ? Betondan duvarlara hapis... Ha bir ada'da hapsolmuşsun ha bir şehirde. Ne fark var ? Vahşi Hayvanların tüm özelliklerini taşımıyor mu zaten insanoğlu ?
528 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2609 günde okudu
ülkemizde cumhuriyetin ilk yıllarındaki anlaşılabilirlik ve günümüz türkçesine yakınlık açısından bakıldığında çoğunluk tarafından en güzel meal kabul edilir. arapça bilmediğim için şahsen yorumda bulunamayıp güvenilir kabul ettiğim değerlere uyarak, ben de yıllardır en iyi meal olarak kabul etmiş bulunmaktayım. diğer mealleri kötülemek için
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kuran-ı Kerim Türkçe MealiElmalılı Muhammed Hamdi Yazır · Altın Post Yayıncılık · 20125bin okunma
Reklam
118 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“Hepimiz hüzün cemaatinin mensuplarıyız” Ah Neden Öldünüz” isimli deneme de yazarınHaydar Ergülen’den alıntıladığı bu cümle kitabın neredeyse heryerine sinmiş. Ve nedendir bilmiyorum kitapta hangi denemeyi okusam kafamda hep aynı cümle dönüp duruyor: “Hepimiz hüzün cemaatininmensuplarıyız”. İsmiyle müsemma bir kitap yitik hüzün; kimi zaman geniş çocukluk yıllarına dair bir hüzün kimi zaman roman yazarları ve şairlere dair,kimi zaman da yazıya, dergiciliğe dair bir hüzün… Ama bu hüzün kuru melankolik kof bir hüzün değil tabiri caizse “afili” bir hüzün. Postmodern dünyanın sunduğu başarı,huzur, mutluluk odaklı insan prototipinde yeri yok bu hüznün ne yazık ki ! İnsanlar hüzün değince ürküyorlar adeta artık ama o hüzün ki insana mayasını hatırlatıyor ve “sen insansın unutma” diyor. Yani aslında başarı ve mutluluk kadar hüzünde insanoğlun için. Unutmaya yüz tuttuğumuz hüznü hatırlattığı için “yitik hüzün” ü önemsiyorum. Ayrıca yazarın kısa özgeçmişindeki “yazı hayatı boyunca deneme türüne sadık kaldı” cümlesini de önemsiyorum ; zira sadakat yazarın her cümlesine sinmiş.Çok akıcı ve duru bir dil kullanan yazar kelimeleri yormadan yazdığı türü sevdirip diğer kitaplar için kapı aralıyor. Haydar Ergülen’le başladık Hilmi Yavuz’la bitirelim yazıyı:“hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız”…
Yitik Hüzün
Yitik HüzünAli Çolak · Zaman Kitapları · 201048 okunma
374 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Doktor Ben Stevenson eşi Susan ve oğulları, Thomas ve Joel ile Ohai' nun bu mütavazi;komşulukların, dostlukların huzur verdiği bu kasaba da birlik ve mutluluk içinde yaşıyorlardı... Doktor Stevenson' un işleri sakinlik ile devam ederken, Adli Tıp Bölümüne getirilen bir cesed ile tüm dünyası sarsılmaya başlamıştı. Bu cesed ne bir trafik kazası vakası ne de doğal yoldan ölmüş bir kişiye aitti... Ormanlık alanda bulunan ve vahşice öldürülmüş olan genç delikanlı, rüyalarını ziyarete başlamış bilinçaltına yerleşmişti... Hem komşusu hem arkadaşı olan dedektif Sam ile olayı çözmek için tüm bilgi ve yetkisini kullanmaya başlamıştı. Araştırmalar derinleştikçe ailesi için endişeleri artıyordu. Doktor Stevson, bulduğu delilleri gün yüzüne çıkardıkça tüm hayatını bir anda büyük bir tehlikenin eşiğine getirdiğini fark ediyordu. Eşi Susan ile yaşadığı gerginliklerde onu etkilemeye başlamıştı... Otopsi sonuçları ve DNA analizleri ile ortaya çıkan gerçekleri öğrendinde, yaşadığı hayatı hiç bir zaman eskisi gibi olmayacaktı... İnanılmaz bir vahşet ile kurgulanmış, tıbbı terimlere yer verilerek zenginleştirilmiş bir eser...Heyecan ile okudum...
Sadist
SadistJohn Burley · Panama Yayıncılık · 2015384 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İçimdeki bütün; endişe, korku, acı, keder, dert, hüzün, sevgi, mutluluk, umut, huzur... Bu duyguları, şimdi yaşıyormuşcasına, "yaşadım sanki bunları" dedirten nadide bi eser gözümde.. Okunmalı bu yüzyılda..
Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Ve Sen Kuş Olur GidersinTarık Tufan · Profil Yayınları · 20189bin okunma
Çok derin düşündükçe her şey anlamını yitiriyor, başka bir boyuttan bakıyorum sanki dünyaya. Daha az düşünüp maddi varlıklara daha çok bağlanmak mıdır mutluluk? Şayet değilse, günde on saat televizyon izleyenlerin huzur, mutluluk ve rahatına neden imreniyorum? Belki de doğrudur; cehalet mutluluktur. En iyisi çok fazla düşünmeyip kendimi bu dünyadan başka bir dünyaya ışınlayayım, kitapların dünyasına :)
Reklam
365 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap bilindiği üzere ilk psikolojik roman olarak öğretildi bizlere. Konusuna gelince; Mutluluk ve huzur için bir yalıya taşınan evli çift, dostarı ve aynı zamanda akrabalarının yanlarına gelmesiyle başlayan yasak aşk.
Eylül
EylülMehmet Rauf · İnkılap Kitabevi · 201739,6bin okunma
Sağlık, mutluluk, huzur ve en çok ihtiyacımız olan barışı getirmesi dileğiyle iyi seneler..
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.