Kim kim namazda ayakta Kur'an okursa,okuduğunun her harfi mukabilinde ona yüz sevap vardır. Kim ki abdestli olarak fakat namazın haricinde okursa ona yirmi beş sevap vardır. Kim ki abdestsiz olarak kuran okursa ona on sevap vardır (ezberden)
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler:
"Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular."
"Onlar çok büyük tuzaklar kurdular."
"Dediler ki: 'Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Peygamberimizin insanları eğitirken dikkat ettiği en önemli konu onların mizaçlarına uygun yönlendirme yapmaktır. Kimse cesareti ile ön plana çıkan Hz. Ömer'den (ra) Hz. Ali (ra) gibi olmasını bekleyemez. Aklı ön planda olan Hz. Ali'den de (ra) hayâsı ile bilinen Hz. Osman (ra) gibi davranması beklenemez.
Devan sendedir, halbuki bilmezsin; derdin de sendedir, halbuki görmezsin. Sen kendini küçücük bir varlık zannedersin, halbuki koskoca cihan sende dürülmüştür.
...Derken, Yüce Allah'tan emir geldi: "(Önce) En yakın akrabalarını uyar."⁹⁹
...
Efendimiz(sav), sonunda kararını verdi ve bir gün en yakın akrabalarını evine çağırdı. Gelenler kırk kişiydi...
-Benim, size getirdiğim iyilik ve hayırları bir başkası akrabalarına getirmiş değildir. Bunlar, dünyada huzurlu yaşamanız,ahirette de mutlu olmanız içindir. Sizden istediğim tek şey var: "Allah bir ve tektir. Muhammed(sav) de O'nun Peygamberidir." demeniz.
Sakin ortamı bozan olmadı bu kez. Bir süre durdu. Konuşmadan dinleyenleri tek tek dikkatlice tatlı bakışlarıyla bir kez daha süzdü. Ardından:
-Bu konuda bana kim yardımcı olmak ister, diye sordu.
Çetin bir soruydu bu. Tüm zihinlerde yankılandı birden. Ortalığı derin bir sessizlik bürüdü yine. Kimseden ses çıkmadı. Bütün başlar öne eğildi. Kimi dudak büktü, kimi alaylı bir tavır takındı. •Onca yaşlı arasından sadece Ali(ra) çekinmeden ayağa kalktı.• Çocuksu, ama yiğit sesiyle ortalığı çınlattı:
•-Ben varım, ey Allah'ın Resûlü! Ben! Yardımcın ve dostun ben olacağım. Bundan böyle dostların benim dostum, düşmanların benim düşmanlarımdır!•
Henüz dokuz-on yaşındaydı, ama yürekliydi. İmanı da cesaretine cesaret katmıştı. Doğruyu söylemekten, doğrunun yanında yer almaktan çekinmeyen bir yiğit olmuştu. Toplantıda bulunan yaşlı ve söz sahibi yakınları bir tek söz edemediler bu asil haykırışa.
..."
•|Hz. Ali (ra) anlatıyor :
"Bir gece Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evimize gelip beni ve kızı Fatıma'yı kaldırıp :
"Haydi namaz (teheccüd) kılmıyor musunuz..? buyurdu...
Ben de :
"Ey Allah'ın Rasûlu, canlarımız Allah'ın elindedir...
Eğer bizim kalkmamızı dilerse kaldırır..!"
dedim...
Ben böyle söyleyince dönüp gitti ve bana hiçbir karşılık vermedi...
Sonra onun giderken dizlerini döverek ve Kehf, 18/54. ayeti okuyarak,
"İnsan tartışmaya ne kadar da düşkün böyle..!" dediğini duydum..."
senin dünyandan elde ettiğinle pek fazla se- vinme! Dünyanda elinden kaçanın arkasından da gam yeme! Senin sevincin Allah'ın huzuruna gönderdiğin, üzüntün de geride bıraktığından olsun. Meşguliyetin âhiretin için, him- metin de ölümünden sonrakinde olsun!"
Dikkat spoiler içerir.
İlk halife Hz. Ebubekir'in hayatını detayları ile anlatan güzel bir eser. Daha cahiliye dönemindeyken bile putlara tapmayan, içki içmeyen bir insan olan Hz. Ebubekir İslam ile karşılaşınca ona ilk inanan hür erkek yetişkin oluyor. Bu yüzden çok eziyet çekiyor. Dayak yiyor. Bilal Habeşi gibi pek çok köleyi parayla Azad edip işkence görmesini engelliyor. Peygamberimiz ile hicret edeceği zamanı, kızı Hz. Ayşe'den bile saklıyor. Peygamberimiz vefat edince Müslümanların dağılmasını engelliyor, Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde Bin Cerrah'ı aday gösterip insanların onları seçmesini isterken bir anda halife oluyor. Peygamberimiz vefatı sonrasında özellikle Yemen, Umman, Bahreyn gibi yerlerde mürtedler çoğalıyor. Zekat vermek istemeyen, cahiliye dönemi alışkanlıklarına geçmek isteyenlere karşı Riddet savaşlarını başlatıyor. Esvedül Ans, Müseyleme, Tuleyha, Secah ki bu Müseyleme ile evlenmiştir gibi sahte Peygamberler ile olan mücadeleleri, çoğu insanın bu mürtedlere rağmen dinini terk etmemesi anlatılıyor. Irak ve Şam seferleri, Yermük harbi gibi konulara yer veriliyor. Burada Halid Bin Velid ve Amr Bin As'ın gayretleri, Ebu Ubeyde Bin Cerrah'ın yerini ona vermesi, Bizanslıların yenilmesi, Ebubekir'in meşverete önem vermesi, her komutanı gönderirken ona nasihatlerde bulunması, tavsiyelerinin genelde çıkması anlatılıyor. Ölümüne yakın Hz. Ömer'i yine meşveret sonrasında aday göstermesi, ona vasiyetini açıklaması anlatılıyor. Hz. Ali ve Talha Bin Zübeyir'in de sanılanın aksine ona biat etmesi anlatılıyor. Bu dönemi merak edenlerin mutlaka okuması gereken kitaplardan biri.
İbni Abbas'ın (ra) "Bir gece Ali b. Ebi Talib'in yanındaydım. Gecenin başından sabaha kadar besmelenin "be" harfinin açıklamasını yaptı. Kendimi koca bir denizin yanında küçücük bir gölet gibi hissettim." demesi de sözümüzü güçlendirir. İşte bu yüzden Resûl-i Zişan sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır" ve "Muhakkak ki ilmin öyle gizli ve mahfuz bir kısmı vardır ki onu sadece Allah'ı bilen alimler bilebilirler. Onlar konuştukları zaman da kendilerini yalnız Hak'tan gafil olanlar inkar eder" buyurmuştur.