" Hz. Osman halife olduktan hemen sonra camiye gidip minbere çıktı. Üç basamaklı olan minberin ikinci basamağına oturmak Hz. Ebu Bekir'in adetiydi. Ondan sonra gelen Hz. Ömer ise saygıdan üçüncü basamakta durmayı tercih etmişti. Hz. Osman da gelip doğrudan minbere yani Allah'ın Elçisi'nin oturduğu yere çıkınca adamın biri şöyle dedi: 'Senden önceki halifelerden üstün olmak sevdasına mı düştün, ya Osman?' Bunun üzerine Hz. Osman: 'Eğer üçüncü basamakta dursaydım Ömer'e benzediğim düşünülürdü. İkinci basamağa çıksaydım, Ebu Bekir'e benzetilebilirdim. Minberin üstü ise Allah'ın Resulü'nün yeri. Kimse beni O'na benzetme hatasına düşmez.' dedi. "
Sayfa 156 - Timaş Yayınları
" Hz. Hamza son zamanlarda savaşa zırhsız giderdi. Kılıçların önüne atardı kendini. Ona dediler ki: 'Ey Hamza, 'kendinizi tehlikeye atmayın' ayetini okumadın mı? Niye böyle yapıyorsun? Gençlikte zırhsız gitmezdin. Şimdi yaşlandın, belin büküldü, hiçbir şeye aldırmıyorsun.' Hz. Hamza: 'Gençken ölümü bu dünyaya veda etmek sanırdım. Fakat şimdi şükürler olsun ki Allah'ın Elçisi uyandırdı beni. Karşısına ölüm tehlikesi çıkan kişi 'kendinizi tehlikeye atmayın' emrine yapışır ama ölümün bir kapı açtığını gören kimseye yarışın emri verilir' diye cevap verdi. "
Sayfa 146 - Timaş Yayınları
Reklam
HASBIHAL Sevgili Türk Edebiyatı okuyucuları, Bildiğiniz gibi, 2007 yılı UNESCO tarafından bütün dünyada doğumunun 800. yılı dolayısıyla "Mevlânâ Yılı" olarak ilan edildi. Büyük sufi, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede sempozyumlar, sergiler, konserlerle anılıyor. Bu arada önemli yayınlar da yapıldı. Biz de Türk Edebiyatı olarak
Sayfa 1 - Türk Edebiyatı Dergisi ☪ Sayı 408 (2007 Ekim)Kitabı okudu
Ağaçlara su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür. Adalet, bir nimeti yerine koymaktır. Hz. Mevlana (Mesnevî'den)
Ümitsizlik tarafına gitme, ümitler vardır. Karanlık tarafa gitme, güneşler vardır. Hz. Mevlana (Mesnevî'den)
Önsöz
Şüphesiz ki, İbn Arabî ve Mevlânâ tasavvuf tarihinin iki mümtaz sîmâsıdır. Her ikisi de 7h/13m. yüzyılda yaşamış ve biri (İbn Arabî) Şam'da, diğeri (Mevlânâ) ise Konya'da vefat etmiştir. İbn Arabî tasavvufî düşünce boyutunda bir timsâl iken, Mevlânâ ilâhî aşkı yaşama ve terennüm etmede bir zirve olarak kabul edilir. Bu iki büyük sûfînin bırakmış
Sayfa 11 - insan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fakir bedevi ve karisi hikayesi
Kadınlar akıllı insanlara ve gönül erlerine baskın çıkar, onları alt ederler. Ama cahil insanlar karşısında aciz kalırlar. Çünkü cahillerin içinde hayvanca bir saldırganlık vardır. Şefkat ve incelik insani vasıflardır. Şiddet ve şehvet hayvani özelliklerdir. Kadın, sadece bir sevgili değil aynı zamanda Allah'ın nurudur. Bir bakıma o yaratılmış bir mahluk değil, bir yaratıcıdır. Hz Muhammed (S.A.V.)
Sayfa 39 - AlkımKitabı okudu
90 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.