Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
bir dervişin sözü
"kişi, masumların canını alan her hain kurşundan kendine bir yara almadıkça insan olamaz."
Sayfa 116
Reklam
Irkçılık Haramdır Batıldır
Irkçılığın yegâne freni, İslâm’dır. İslam asabiyetçiliği (ırkçılığı) kesin olarak yasaklamıştır. İslâm’da ırkçılığın hükmü nedir? Irkçılıkla ilgili ayet ve hadisler. İslâm’da ırkçılık hakkında ayet ve hadisler. IRKÇILIKLA İLGİLİ AYETLER Allah katında en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından
Asrı saadet döneminden günümüze kadar Șam, Kudüs, Kahire, Bağdad ve İstanbul gibi farklı din mensuplarının birlikte yaşadığı şehirlerde, başka din ve kültürlerin tarihinde eşine rastlanmayacak bir hoşgörü ortamı oluşmuştur. Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs, tarihi süreç içerisinde birlikte yaşama tecrübesinden nasibini almıştır. Özellikle Endülüs, Müslümanların bu tecrübeyi en yüksek seviyede yaşadığı yerlerden biridir.
Kemal Sayar'dan
Bütün ahlaksızlıkların kaynağında komşunun ıstırabının meşrulaştırılması yatar. Bana sorulmamış olsa da, benden yardım dilenmemiş olsa da ötekinden, komşumdan sorumluyum. Komşunun yüzü beni ahlaka çağırır ve ahlak, incindiğim yerde başlar. Onun açlığı ve yoksunluğu beni de incittiğinde başlar. Kutlu sozü hatırlayalım: "Komşusu açken tok yatan
Sayfa 84
Reklam
Mehmet Akif Ersoy :
" Ağlarım ağlatamam,hissederim söyleyemem Dili yok kalbimin,bundan ne kadar bizarım "
Mutlu zaman anlamına gelen asr-ı saadet, fert ve toplum ölçeğinde bir gerçek olarak yaşanmış, hemen tüm yönleriyle İslam toplumunun geleceğine ışık tutmuş ve örneklik teşkil etmiştir.
Aynı karında büyüdüğümüzü bilmiyordum, çok sonraları öğrendim bunu. Her ne varsa yeryüzünde birbiriyle komşu olduğunu, sonra. Denizin karaya, yaprağın ağaca, yıldızların gökyüzüne, balıkların ırmağa komşuluğunun aramızdaki komşuluğun yanında lafı mı olur? "Allah'a ve âhiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin" (Buhari, Edeb, 3) buyruğunu duyup da seni nasil rencide edebilirim! Hem yaralamamakla bitmiyor iş, şifa olmakla da sorumluyum yaralarına.
Reklam
Ensar ile muhacirler arasındaki kardeşliğin çok dikkat çeken ve ne zaman hatırlansa kıymetinden bir şey eksilmediği görülen hatıraları vardır. Peygambcrimizin Medine'de ilk ikamet ettiği mahal olan Kuba Mescidini, sonra da Medine'nin en önemli binası ve en kıymetli mekânı olan Mescidu'n-Nebi'yi de ensar ve muhacirler müştereken inşa ettiler. Ensar veya muhacirlerden herhangi biri için ikamet mekânı olacak bir ev bina edileceğinde de aynı yardımlaşmayı birbirlerinden esirgemediler. Hurma bahçelerinde birlikte çalıştılar; Medine pazarını birlikte kurdular. Hz. Ömer'in anlattığına göre, kendisi ile en-sardan kardeş edindiği sahabi, zamanı bile paylaşmakta idiler. Hurma bahçesinde bir gün kendisi bir gün kardeşi çalışır; bahçede çalışmayan o gün Hz. Peygamber'in yanına giderdi. Akşam olunca bir araya gelirler, Resûl-i Ekrem'in yanında bulunan diğer kardeşine, o gün inen bir sûre veya ayet varsa onu bildirir ve başkaca öğrendiklerini nakleder, böylece her biri, o gün öğretilen bilgiden mahrum kalmamış olurdu. İmam Buhari, bu gerçeklikten hareketle meşhur eseri "es-Sahih"de "İlmi Nöbetleşe Öğrenme =et-tenâvubu fi'l-ilm" konusunu müstakil bir başlık hâline getirmiştir
" Bazen umudun şafağı bir ümitsizlik gecesinin sonunda doğar."
Buhârî’nin el-Câmi'u’s-sahîh’inde, “müminlerin birbiriyle dayanışması ve yardımlaşması (teâvün)” anlamındaki başlık altında zikredilen bir hadis-i şerifte, Peygamber efendimizin, “Müminler topluluğu, tuğlaları birbirini sımsıkı tutan binaya benzer” buyurduğu, ardından bu birlik ve dayanışmanın gücünü göstermek üzere parmaklarını birbirine kenetlediği ifade edilir. Aynı yerdeki başka bir rivayette adamın birinin ihtiyacını arz etmesi üzerine Resülullah’ın yanındakilere dönerek, “Ona yardımcı olursanız ecrinizi alırsınız; Allah, dilediği şeyi peygamberinin diliyle söyleterek gerçekleştirir” (Buhârî, Edeb, 36) dediği bildirilir. Hadis mecmualarında ana-babaya saygı, sıla-i rahim, yetimleri, yoksulları, yolcuları, kimsesizleri himaye, komşu hakları, sadaka, infak ve ihsan, birlik ve kardeşlik, ziyaretleşme, hediyeleşme, ziyafet verme, misafirperverlik gibi faziletlere dair hadisler genel olarak yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik eden ifadelerle doludur. Bunu en güzel dile getiren hadislerin birinde, “Müminler birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve himaye etmekte, bir organ hasta olduğunda diğerleri de acı çekip uykusuz kalan bir bedenin organları gibidir” buyurulmuştur. İslam kaynaklarında, bir arada yaşamanın başlıca ahlaki temellerini ve bunların önemini veciz bir üslupla dile getirmesi bakımından bu hadise büyük önem verildiği ve sıklıkla zikredildiği görülür.
Selçuklular zamanındaki İslam coğrafyası ile Anadolu Selçukluları zamanı, birlikte yaşama tecrübesi için önemli dönemlerdir. Osmanlı dönemi ise bu tecrübenin evrensel planda yaşandığı bir süreçtir.
İslâm milliyetçiliği olmalı
"Hani milliyetin, İslam idi... Kavmiyet ne? Sarılıp, sımsıkı dursaydın ya milliyetine.. Arabın Türke, Lazın Çerkeze Yahut Kürde; Acemin Çinli’ye rüçhanı mı varmış? Nerde? Müslümanlıkta "Anasır mı olurmuş? Ne gezer, Fikr-i kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber." (Mehmet Akif Ersoy) Arapların “asabiyet” adını verdikleri, aynı soydan
107 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.