"O bizi dünyanın kötü şekilde hayal kırıklığına uğrattığı, normalde bizi ayakta tutan duygularımızın yanılsamalarına yenilip içine düştüğümüz karanlıkları çok iyi anlayan bir arkadaşa ihtiyacımız olduğu zamanlarda yönelebileceğimiz, onları dağıtacak az sayıdaki filozoftan biridir."
Bundan tam 205 yıl önce bugün dünyaya gelen Søren
Üç kitap hariç Wattpad'den çıkan bütün kitapların baskısı duracak, üç kitabı söyle deseler ilk söyleyeceğim kitap bu olur. Paralel Odalar Teorisi, günümüz gençliğinin iki ayrı uç noktasında duran karakteri tek bir çatı altında yaşatıp bize keyifli bir öykü sunuyor. Yaklaşık dört yüz sayfa boyunca içe dönük ve dizi-film meraklısı Nihan ile dışarıda
‘’sizin için geldim, sayfalarımı çevirin.’’ Diyordu yazar İtalyan yayıncıya yazdığı mektubunda. Sayfalarını çevirdiğim her vakit yoldaşım olan ve varlığını hala benliğimde sürdürmeye devam eden şu kitabın incelemesine evrenselliğine değinerek başlamak istiyorum. ‘’ tüm halklar tarafından okunur mu bilmiyorum, ama ben hepsi için yazdım,’’ diye de
Oidipus Kolonos'ta, Yunanların dini anlayışlarını en iyi yansıtan tragedyadır. Burada doğalla doğaüstünün, insanlarla tanrıların yer aldığı iki ayrı dünya sıklıkla iç içe girer, bazen de birleşir.
Livaneli sevdiğim yazarlardan biridir. Hayata bakış açımız pek aynı olmasa da yazdıklarını okumayı seviyorum. Kendimi bulduğum, özümü hissettiğim hikayeleri kaleme alıyor. Meryem'in hikayesi de onlardan biri. Annesi kendisini dünyaya getirirken vefat eden, hayatı tek başına anlamaya çalışan, kendi kendini korumayı öğrenen güzel Meryem. İçime
Bir mumdu şairin ruhu. Bir ruh terlemesiydi şiir. Mumun gövdesini saran erimeydi kelimeler. Şiir değil hikayeydi menzil. Şiir gibi kesik değil, nesir gibi yalın değil. Yanan mumun üşümesi gibi şiir, titreyen alevin yalımları gibi hayal ve mumun dibinde biriken bakiye gibi varlık tortusuydu hikayeler. Ateşe dair hikayeyi ateşi yakanamı yoksa muma